Sevgilimin eski ilişkisi çok rahatsız ediyor
bir şirkette işe başladım. sevgilim o dönemde benimle aynı ekipteydi. meğer işe başladığım sıralarda, bizim katta çalışan bir kızla gizli bir ilişkisi varmış.(ben dahil kimse bilmiyor tabi, bende aylar sonra ogrendim.) kimse bilmiyordu ama o kız sık sık sevgilimin evine gidip gelmiş, birlikte olmuşlar. sevgilim bana "sadece arkadaştık" dedi, her şeyi inkâr etti...
işe başladıktan yaklaşık bir ay sonra sevgilim bana duygularını açıkladı ve sevgili olduk. (bu arada bana acılmadan once o kızla ilişkisini tamamen bitirmiş.) ilişkimiz ilerledikçe içimde bazı şeyler tam oturmadı. dokuz ay sonra, tamamen tesadüfen, onların birlikte bir otele yaptığı rezervasyonu buldum. şok oldum. aslında düşündüğümden çok daha uzun süre – 4-5 ay kadar – birlikte olmuşlar. ama sevgilim hâlâ inkâr etmeye devam etti, hiçbir şey yaşanmadığını söyledi. gerçekleri sakladı.
ta ki bir gün işten ayrılıp başka bir şehre taşınana kadar… o zaman her şeyi anlattı. kızla birlikte olduklarını, takıldıkları süre zarfında sürekli görüştüklerini, bana başından beri yalan söylediğini ama artık bunu sürdüremediğini itiraf etti.
her ne kadar bunlar benimle tanışmadan önce yaşanmış olsa da, bu hikâyenin en acı kısmı şu: o kızı hâlâ her gün şirkette görüyorum. geçmişte kalması gereken bir şeyi her sabah yüzüme çarpan bir gerçek olarak yaşıyorum. bu da bazı yaraların kolay kolay kapanmasına izin vermiyor. yani biz sevgilimle hala birlikteyiz hala seviorum ama suanda uzaktan mesafe ilişkisi ve ben her o kızı gordugumde şirkette sevgilimle tartısıyorum bana onu unuttugunu falan soyluyor ama inanamıyorum o kadar uzun zamandır bana yalanlar soylediki. hiç bir şeye inanmıyorum. bana hiç bir şekilde fiziksel birlikteliğinin olmadıgını soylediği kızla, cok farklı boyutta ilişkileri varmıs gorunce midem bulanıyor ve kendimi kıyaslıyorum sürekli ama sürekli. yetersiz hissediyorum.
Bu soru 21 Temmuz 2025 17:31 tarihinde Psikolog İrem Gülsün Zengin tarafından cevaplandı.
- Paylaş:
Merhaba Sevgili Danışanım,
Anlattığın durum oldukça yıpratıcı ve karmaşık duygular içeriyor. Yaşadığın güven kaybı, kıyaslama, değersizlik hissi ve geçmişle bugünün birbirine karıştığı bir ilişki dinamiği içindesin. Bütün bu duygular çok geçerli. Bazen insanların geçmişi değil, o geçmişin bize nasıl anlatıldığı daha fazla acıtır. Partnerinin seninle ilişkiye başlamadan önce biriyle bir şeyler yaşamış olması ayrı bir konu; ama bunu senden uzun süre gizlemiş olması, sana başka bir hikâye sunması, seni kandırılmış ve yalnız bırakılmış hissettirmiş. Bu tür durumlarda insan gerçekleri öğrendiğinde sadece şok yaşamaz, aynı zamanda geriye dönüp her şeyi yeniden düşünür ve “Acaba ne zaman yalan söylenmeye başlandı?” diye sorgular. Bu zihinsel uğraş, ilişki içindeki duygusal güveni derinden sarsar.
Şu anda hala birlikte olmanız, bu ilişkiyi kolayca gözden çıkaramadığını ve duygularının güçlü olduğunu gösteriyor. Ama güven bir kez zedelendiğinde, bu sadece zamanla değil; partnerinin tutarlı, açık ve sorumluluk alan davranışlarıyla yeniden inşa edilebilir. Onun şu an dürüst davranmaya başlaması, geçmişteki yalanları tamamen silmiyor. Ancak iyileşmek için bir zemin oluşturabilir. Bu noktada onun sana karşı ne kadar sorumluluk aldığı, duygularını ne kadar gözettiği çok önemli. Seni gerçekten duyuyor mu, yoksa sadece suçlulukla seni yatıştırmaya mı çalışıyor, bunu ayırt etmeye çalışabilirsin.
Şirkette o kişiyi her gün görmenin sende yarattığı etki çok anlaşılır. Bu, yaşananların sürekli tetiklenmesine sebep oluyor ve iyileşme sürecini zorlaştırıyor. O kişiyi gördüğünde midenin bulanması, geçmişe dair görüntülerin aklına gelmesi çok doğal bir reaksiyon. Bu durum aynı zamanda seni istemsizce kıyaslamaya itiyor. Ancak kendini o kişiyle karşılaştırman, onunla senin aranda bir eksiklik ya da fazlalık olduğu anlamına gelmez
Bu ilişkinin sürdürülebilir olup olmadığını değerlendirirken sadece sevgiyi değil, ilişkinin diğer yapı taşlarını da düşünmek gerek. Güven, saygı, dürüstlük, duygusal sorumluluk gibi kavramlar bir ilişkiyi ayakta tutan temel unsurlar. Şu anda bu ilişkinin sana iyi gelip gelmediğini sorgulamak, senin için ne anlama geldiğini düşünmek önemli olabilir. Bu ilişki seni büyütüyor mu yoksa seni sürekli bir şeyleri telafi etmeye, anlamaya, kabullenmeye zorlayan bir yük mü haline geliyor? Kendi iç sesine kulak vermek, dışarıdan gelen yönlendirmelerden çok daha belirleyici olacaktır.
Böyle bir durumda iyileşmek için hem ilişkinin içindeki dinamiklere bakmak hem de kendinle kurduğun ilişkiyi güçlendirmek önemli. Partnerinden daha açık ve şeffaf davranmasını istemek hakkın. Geçmişte olanları kabul edip, bugün sana nasıl bir ilişki sunacağını netleştirmesini beklemek, ilişkide kendini güvende hissetmen için temel ihtiyaçlardan biri. Diğer yandan, bireysel olarak senin de bu olayların sende nasıl bir etki yarattığını anlaman, kendini suçlamadan ama yaşadıklarının sorumluluğunu alarak yoluna devam etmen, duygusal iyileşme açısından çok kıymetli olur.
Son olarak, şunu kendine hatırlatmanı isterim: Seviyor olmak, her şeyi sineye çekmek zorunda olduğun anlamına gelmez. Sevgi sadece orada var olmasıyla yetmez, sana iyi gelen, seni büyüten, seni olduğun gibi kabul eden bir hal aldığında gerçekten anlam kazanır. Şu anda yaşadığın bu süreçte kendine karşı nazik olman, duygularını bastırmak yerine onları anlamaya çalışman, iyileşmenin ilk adımı olabilir. Kendini eksik ya da yanlış hissetmeden, olduğu gibi kabul ederek ilerlemen çok kıymetli. Bu senin hakkın.
Sevgilerimle💜
Psikolog İrem Gülsün Zengin
cevabınız için çok teşekkür ederim, beni gerçekten çok iyi anladığınızı hissettim. yazdıklarınızın çoğunda kendimi buldum ve bazı noktalarda ilk kez duygularımı bu kadar net gördüm diyebilirim.özellikle “sorun geçmişte yaşanmış olması değil, sana nasıl anlatıldığı” kısmı çok etkileyiciydi. çünkü ben de hep bunu hissettiğim hâlde netleştiremiyordum. aynı şekilde “sevgi duymak her şeyi sineye çekmek demek değildir” cümlesi de benim için çok çarpıcıydı, beni içsel olarak çok rahatlattı.cevabınız hem empatik hem de yön göstericiydi. yargılamadan yaklaşmanız, beni anlamaya çalışmanız ve duygularımı normalleştirmeniz çok değerliydi.
Yorumlar
tsdftr13
öncelikle yazdıklarınız için çok teşekkür ederim. onun geçmişte şirketteki o kızla kurduğu cümleleri düşündükçe midem bulanıyor. bana “güzelim”, “aşkım” dediğinde bile aklıma o geliyor çünkü her gün gördüğüm bu kıza da zamanında benzer şeyleri hissetmiş ve hatta benimle yaşadığı birçok şeyi onunla fazlasıyla yaşamış. bana aralarında sevgi olmadığını söylüyor. beni gördükten sonra o ilişki biçiminin yanlış olduğunu fark ettiğini ve bu yüzden onunla iletişimi tamamen kestiğini söylüyor. buna inanıyorum çünkü ben işe başladığımda gerçekten aralarında bir iletişim yoktu, göz göze bile gelmiyorlardı. bu kısmına güveniyorum. şu an benim için her şeyi yapabilecek biri gibi, elinden geleni veriyor ama yine de ben o sevgiyi “karşılaştırılabilir” buluyorum ve her şey midemi bulandırıyor. kullandığı kelimeler, yaptığı en ufak jestler bile bana onunla yaşadıklarını hatırlatıyor. ruh hâlim günde onlarca kez değişiyor. ayrılsak mutsuz oluyorum, birlikte olsak tartışmalara ben sebep oluyorum çünkü bir şey önerdiğinde, “bunu onunla da yapmış mıydın?” diye içimden geçiyor ve kendimi geri çekiyorum. devam etmek istiyorum ama sürekli fiziksel ve duygusal olarak kendimi onunla kıyaslıyorum. önceki ilişkileriyle ilgili hiç böyle bir sorunum olmadı. ama bu kişi hâlâ karşımda, her gün görüyorum ve tanıyorum. buna dayanamıyorum. sırf bu yüzden iş değiştirmeyi bile düşünüyorum. ben 23 yaşındayım, erkek arkadaşım 25, o kız ise 30 yaşında. iş anlamında hiçbir ortak noktamız yok, konuşmuyoruz bile ama varlığı bile ağır geliyor.
22 Temmuz 2025 07:56Psk. İrem Gülsün Zengin
Bahsettiğin kıyaslar (örneğin onunla da aynı kelimeleri kullanmış mıdır, aynı planları yapmış mıdır?) seni aslında geçmişte yaşanmış bir şeye değil, o geçmişin bugünkü yankılarına bağlıyor. Kıyaslamak, senin için bir eksiklik göstergesi değil belirsizlikle baş etmeye çalışmanın bir yolu olabilir. Zihnin sana, “Beni bu kadar etkileyen ne oldu?” sorusunun cevabını buldurmaya çalışıyor olabilir. Bu noktada belki de kendine şu soruyu sorman işe yarayabilir: “Ben onun geçmişini değil, geçmişin bende yarattığı duyguları anlamaya çalışırsam neyle karşılaşırım?” Çünkü esas olarak seni yoran, onun ne yaşadığı değil, o yaşadıklarının sende nasıl izler bıraktığı. Ve bu izler, onun seni sevip sevmediğinden ziyade, senin güvenle bağlanıp bağlanamadığınla, içten içe kendini ne kadar yeterli gördüğünle ilgili olabilir. Partnerinin şu anda yanında oluşu, çabasını göstermesi, önceki ilişki biçiminin hatalı olduğunu fark etmesi… bunlar aslında önemli şeyler. Ama geçmişin bugüne gölgesi düştüğünde, bunları görmekte zorlanabilirsin. Bu zorlanmanın seni “sorun çıkaran taraf” gibi hissettirmesi de çok anlaşılır. Oysa burada sorun çıkarmak değil, içsel bir çatışmayla baş etmeye çalışmak var. Bazen geçmişin yüküyle ilişkide kalmak, ayrılıktan bile daha zor olur. Ama ayrılmak istememen, ilişkide kalmak için anlamlı nedenlerin olduğunu gösteriyor. Bu noktada belki de mesele, “kalmak mı gitmek mi” sorusundan önce, “kendi iç huzurumu yeniden nasıl kurabilirim” sorusunu merkeze almak olabilir. Son olarak: Karşılaştırmak, merak etmek, sorgulamak seni kötü biri yapmaz. Sevgi, bazen çok savunmasız bırakan bir şeydir. Kendine karşı daha yumuşak olabilir misin? Şu anki ruh hâlini yargılamak yerine, onun altında yatan ihtiyaçlara bakmaya çalışabilir misin? Çünkü bu ihtiyaçlar anlaşıldıkça, kıyaslar yerini biraz daha sakinliğe bırakabilir. Kendini bu ilişki içinde yeniden tanımlamak zaman alabilir ama bu süreç senin kendinle olan bağını da güçlendirebilir.
23 Temmuz 2025 14:34