Sevgilimle ilişkim günaydınlardan ibaret
Merhaba, yaklaşık 9 aydır bi ilişkinin içerisindeyim beni sevdiğini benim de onu sevdiğini biliyorum ilk kez bu kadar uzun ve ilk kez doğru düzgün bi ilişki içerisindeyim açıkcası. Ortada bi kavga yok sorunu ben dile getirmediğim sürece bi kavga çıkmaz zaten ben sorunu anlatmaya başlayınca da ben suçlu gibi gözkürüm evet benim de hatalarım var biliyorum ama hep de benim mi hatam olur. Şuan ki sorunumuz uzaklık mesafe var evet ama kalplerin uzaklaıgı gibi mesela doğru düzgün konuşmuyoruz gün içinde sohbet yok kimse bana vaktim yok bahanesiyle gelmesin. Ben naber yazıyorum iyi sen yazıyor bu ne yani erkek bana göre böyle davranmalı o böyle yapınca bende kendimi geri çekiyorum. Şuan sohbet iyi geceler ve günaydından ibaret. İlişki sonlanma evresinde belki de bilemiyorum artık. Bir de yazıyor ama hiçbir şey olmamış gibi mesela ben bunu sevmiyorum çünkü sorun halledilmesi oluyor. Bazen kendimi ifade edemiyorum başkalarına gelince en iyi öneri kendime gelince tık yok . Şimdiden teşekkürler
Bu soru 21 Temmuz 2025 17:08 tarihinde Psikolog İrem Gülsün Zengin tarafından cevaplandı.
- Paylaş:
Sevgili Danışanım,
İlişkinin süresi ve "ilk kez doğru düzgün" bir ilişki içinde olduğunu söylemen, bu ilişkiye yüklediğin anlamın büyük olduğunu gösteriyor. Bu yalnızca bir romantik yakınlık değil; aynı zamanda hayatında bir şeylerin ilk kez “düzenli” gittiğini hissettiren bir deneyim gibi. Bu tür deneyimlerde insanlar ilişkiye daha fazla tutunma, kusurlarını görmezden gelme ya da sorunları bastırma eğilimi gösterebilirler. Çünkü ilişkinin bitmesi yalnızca bir ayrılığı değil, aynı zamanda “ilk kez düzgün gittiğine inandığın şeyin bozulmasını” temsil eder. Bu da kaygı verici olabilir. Dolayısıyla bu ilişkide kalmak istemenin tek nedeni sevgi olmayabilir; o ilişkinin temsil ettiği şeyin kaybından duyulan korku da olabilir.
İletişimde yaşanan problemler, ilişkideki bağın gücünü doğrudan etkiler. Günlük sohbetlerin "günaydın" ve "iyi geceler" düzeyine düşmesi, bir ilişkiyi ayakta tutmak için yeterli değildir. Partnerinin sana “vaktim yok” demesi seni görünmez kılmış gibi hissettiriyor olabilir. Oysa sevgi, zamanla birlikte gösterilen bir şeydir. Burada şunu da göz önünde bulundurmak gerekir: Gerçekten mi zamanı yok, yoksa önceliklerinden biri sen değilsin? Bu farkı anlayabilmek, ilişkideki karşılıklı emek dengesini değerlendirmek açısından önemlidir. Senin hislerin çok anlaşılır: “Ben bir şeyler istiyorum, çabalıyorum ama karşılık alamıyorum.” Bu duygunun seni zamanla yorgun hissettirmesi çok doğal.
Sorunları dile getirdiğinde kendini “suçlu gibi” hissetmen de dikkat çekici. İlişkide karşılıklı olarak hataların paylaşılması, çözüm odaklı bir iletişim kurulması gerekir. Oysa sen konuşmaya başladığında ortam hemen “senin suçunmuş” gibi oluyor. Bu durum, çocuklukta ya da önceki ilişkilerde yaşanmış benzer örüntülerin bir tekrarı olabilir. Belki de duygularını ifade ettiğinde reddedilme ya da anlaşılmama hissine alışkınsın. Bu noktada kendine sormakta fayda var: "Ben konuşurken neden savunmada hissediyorum?" Bu duygunun kökenine inmek, hem ilişkini hem de kendi iç dünyanı anlamak açısından önemli olabilir.
İlişkinin geldiği noktada artık “kalplerin uzaklaştığını” hissediyorsun. Fiziksel mesafe, duygusal mesafenin bir bahanesi değildir. Gerçek bir duygusal bağ, uzaklığa rağmen sürdürülebilir. Ama burada senin yaşadığın, sadece kilometre değil; aynı zamanda duygusal olarak yalnız hissetmek. Bu yalnızlık, ilişkinin bitip bitmemesi sorusundan daha büyük: "Ben bu ilişkide gerçekten var mıyım?" sorusu daha belirleyici. Partnerin senin geri çekildiğini fark ediyor mu, yoksa senin içsel dünyanı görmezden mi geliyor? Eğer sadece sen çabalıyorsan, bu bir ilişkiden çok, tek taraflı bir bağlılık olabilir.
İfade ettiğin “ben bir şey yazıyorum, o hiçbir şey olmamış gibi devam ediyor” cümlesi çok değerli. Çünkü bu, ilişkinin yüzeysel düzeyde sürdüğünü, ancak duygusal olarak derinleşemediğini gösteriyor. Sorunların konuşulmadığı, çözüm arayışına girilmediği bir ilişkide kişi zamanla içe kapanır. Bu da senin “kendimi ifade edemiyorum” demene neden oluyor olabilir. Özellikle başkalarına karşı çok iyi öneriler sunabildiğini ama kendine sıra gelince “tıkandığını” söylemen, aslında içten içe ne yapman gerektiğini bildiğini ama duygusal yükten dolayı harekete geçemediğini düşündürüyor.
Bu noktada duygularını bastırmak yerine onları görünür kılmak önemli. Kendine karşı daha şefkatli olabilir misin? “Bunu hissetmemin bir nedeni var” diyerek o duyguları anlamaya çalışmak, belki de en çok ihtiyaç duyduğun şey şu an. Partnerinle açık, dürüst ve duygularını küçültmeden konuşabileceğin bir alan yaratmak mümkün mü? Eğer bu iletişim yine engelleniyor ya da seni suçlu hissettirecek şekilde ters tepiyorsa, bu ilişki senin ruhsal gelişimini desteklemekten çok seni tüketiyor olabilir.
Sonuç olarak, ilişki devam etsin ya da etmesin, senin önce kendi hislerine güvenmeyi öğrenmen önemli. Hissettiğin şey geçerli, anlamlı ve değerli. Partnerinin seni ne kadar sevdiği kadar, bu sevgiyi ne şekilde gösterdiği de önemli. Eğer bu ilişki senin öz saygını zedeliyorsa, bazen sevgi bile yeterli olmayabilir. Ve unutma: Bir ilişkinin seni büyütmesi gerekir. Eğer sen her geçen gün küçülüyor, susuyor ve geri çekiliyorsan; belki de artık o ilişki senin için doğru noktada değildir.
Sevgilerimle❤️
Psikolog İrem Gülsün Zengin
Teşekkürler 🥹🫶