Sevilmeyecek biri olan ben miydim yoksa sevmeyi bilmeyen onlar mıydı?
Geçenlerde bi yazı gördüm kendinizi odak yapmak için başınıza birsey geldigini ve herkesin sizinle ilgilendigini hayal ettiniz mi ? Sürekli yapıyorum hatta fiilen bile yapıyordum hayali bırak bayılmak vs numarası olsun yani küçükken bakıyorum sevgi vermeyi bilmeyen öğretmen ebeveyn herkesle karşı karşıya kaldım bunu nasıl halledebilirim nasıl iyilestirebilirim kendimi o öyleydi bu böyleydi demekle toparlanmiyor bana gerçekçi bir ilaç bir tavsiye lazım lütfen yardım edin kendimi kurtarmak istiyorum nerden başlamam lazım kendimi nasıl sevgi depolarımi doldurabilirim
Bu soru 22 Kasım 2024 08:10 tarihinde Psikolog Şevval Aydın tarafından cevaplandı.
- Paylaş:
Merhabalar. Çocukluğumuzda alamadığımız sevginin yoksunluğunu yetişkin yaşamımızda doyurmaya çalışırız. Oysa çocukken anne-babamızın koşulsuz sevgisine ihtiyacımız vardı. Koşulsuz sevgi yalnızca ebeveynlerimizden alabileceğimiz bir sevgi. Her koşulda sevildiğimizi bilmemiz gerekirdi; başarısız da olduğumuzda yaramazlık da yaptığımızda sevildiğimizi bildiğimiz koşula bağlı olmayan bir sevgi her çocuğun hakkıdır. Yetişkin yaşamımızda buralar eksik kaldığında kendimizi sevilmeyen, ilgilenilmeyen biri gibi hissedebiliriz. Yeterince sevilmemiş çocukluğumuz bizimle konuşur. Ancak bu çocuğu kabullenerek şefkatle başını okşayarak onu iyileştirebiliriz. Daha huzurlu olduğunuz bir hayat yaşamanız mümkün, tüm sevgisiz ebeveynlere, kişiliğimizin temellerinin atıldığı dönemlerde karşımıza çıkan zorba öğretmenlere rağmen iyileşebilirsiniz.
Sevgili danışan insanlar başlarına bir şey geldiğini, hastalandıklarını, ya da sevdiği insanların başına bir şey geldiği senaryoları, kendi cenazelerini, cenazesinde kimlerin ne kadar ağlayacağını dahi düşünür, zihninde canlandırır. Bu anormal bir davranış değildir. Zaman zaman aklımıza gelmesi ancak sonrasında geçiyor olması gerekli. Ancak sürekli bu düşüncelerle meşgul olmanız hatta sahte bayılmalar gibi yollara başvurmanız bir sorundur. Bu davranışlardan sonra iyi hissetmediğinizin farkındasınız, yani yaptığınız davranış size kısa süreli rahatlama sağlasa da uzun vadede kendinizi kandırıyormuş gibi düşünmeniz çok olası.
Diğer insanlardan ilgi almak için zayıf bir durumda olmanıza gerek yok. Çocukluğunuzda yalnızca hastalandığınızda size şefkatle yaklaşılmış, hastalandığınızda okula gitmediğiniz ve bu öğretmenlerle karşılaşmadığınız için o günü huzurlu geçirmiş olabilirsiniz. Ancak şu anda var olan halinizin sevilmeye layık olduğunu kabul etmelisiniz. Bunun için “yaşamınız nerede daha değerliyse orada olun” sevildiğinizi hissettiğiniz ortamlarda, size iyi gelen insanlarla daha sık vakit geçirin. İyi taraflarınıza odaklanın. Neleri iyi yaparsınız, nelerde başarılısınız? sevilmeye ihtiyacı olan çocuk halinizi yetişkin halinizle korumaya çalışın, onunla konuşun. Ona bugünlere gelene kadar neleri atlattığınızı, onu çok iyi anladığınızı ve hiçbir şeyin onun suçu olmadığını söyleyin. Dilerseniz çocukluğunuza bir mektup yazabilirsiniz. Onu nasıl iyileştirmeye çalıştığınızı, hangi zorluklarla uğraştığınızı, insanların sizinle ilgilenmesi için seçtiğiniz yollardan bahsedin. Sonrasında bunun farkında olduğunuzu ve değiştirmek için uğraştığınızı belirtin, buraya bu soruyu iletmeniz dahi bir adım, attığınız her adımla gurur duyun.
Çocukluğunuzda alamadığınız sevgiyi yetişkin yaşamda ararken çocuksu yanınız ortaya çıkabilir. İnsanlardan gelen sevgi ve ilgiyi yetersiz bulabilirsiniz, onlar sizi yeterince sevse dahi bunu hissedemeyebilirsiniz. Bu hissin sizinle ilgili olan taraflarının farkına varın, insanları istemsizce suçlamaya meyilli olabilirsiniz. Sevgi gördüğünüz ilişkiler arıyor olabilirsiniz ancak ya onu bulduğunuzda tanıyamazsanız ?
Sevgili danışan tek başımıza halledemeyeceğimiz sorunlar vardır, değiştirmek istediğimiz davranışlarımızı neden değiştiremediğimizi, nasıl daha farklı düşünüp hissedebileceğimizi öğrenmenin yolu terapiden geçer. Bir uzman desteğiyle ilerlemek başa çıkmanızı kolaylaştıracaktır.
sevgiler.