• Anasayfa
  • Sorular
  • sizce yaşadığım çocuklukta edindiğim yanlış kalıp mı?
Romantik İlişkiler

sizce yaşadığım çocuklukta edindiğim yanlış kalıp mı?

Gizli Kullanıcı3 Ekim 2025 16:17

merhaba betül hocam ben uzun zamandır sanaldan biriyle konuştum ve hiç buluşmadık. benden 6 yaş küçük. 22 ben 28 im. ama göstermem bende minyonum. hayatımda uzun süredir ne iş ne ilişki hakkındaki şeyler yolunda gitmiyor. düzgün bir iş bulamıyorum sosyal çevrem yok. ilişkimde yok haliyle. özgüvensiz olduğuum düşünmüyorum bu konularda sadece fırsat bulamıyorum malesef evdeyim hep. kafam göre iş bbulsam ya servis uymuyor ya ikametgahım. sanaldaki çocukla da zaten olmaz biliyorum ama arada bana yazması hoşuma gidiyor heyecan verici alan o çünkü hayatımda ama o da yok. ki olsa da bişey değişmez olurumuz hiççç yok çünkü. ama yinede yazması beni sevindiriyor. bu aralar onu stalklıyorum instagramdan takip ettiği sayıya çok taktım 1 haftadır 121 kişiyi takip ediyor ne eksiliyor ne artıyor önceden olsa yine hareketlilik vardı ama o da yok. olunca yani birini takip ettiğini görünce nedense bi rahatlama geliyor bana ama böyle sabit kalınca sanki terk etmiş orayı diye düşünüp kendi canımı sıkıyorum... küçükken babamla kurduğum bağı yansıtıyor sanırım o çocuk. çünkü küçükken babam bizi teyzemlere bıraktığında hep içimde acaba bizi burda mı bıraktı terk mi etti ben babamsız yaşayamam annemde de güvenmiyodum hiç zaten vs vs gibi kaygılı düşüncelerim vardı... görüşleriniz nelerdir ne yapmam lazım?

Bu soru 4 Ekim 2025 10:37 tarihinde Psikolog Betül Canbel tarafından cevaplandı.

  • Cevaplandı

  • Paylaş:

Merhaba sevgili danışan,


Yazdıkların aslında senin kendi iç dünyanı ne kadar iyi gözlemlediğini ve duygularını anlamlandırmaya çalıştığını gösteriyor. Bu, iyileşmenin en önemli adımıdır. Paylaştığın hikâyede birkaç kritik nokta var: sanal ilişkiden aldığın küçük bir “heyecan alanı”, onun sosyal medya hareketlerini takip ederek yaşadığın kaygı, ve çocuklukta babanla yaşadığın “bırakılma/terk edilme” duygusu. Bu üçü birlikte aslında senin bugünkü hislerinin temelini oluşturuyor olabilir.


Çocuklukta edindiğimiz bazı “ilişki şemaları” yetişkinlikte duygusal tepkilerimizi şekillendirir. Sen küçükken babanın sizi teyzene bırakıp gitmesi ve “bizi burada mı bırakıyor?” kaygısı, o yaşta senin zihninde “bırakılabilirim” inancını yerleştirmiş olabilir. Bu tür çocukluk deneyimleri, özellikle güven figürleriyle (anne-baba) ilişkili olduğunda, yetişkinlikteki bağlanma stilimizi belirler. Senin anlattığın duygu, “kaygılı bağlanma”ya çok benziyor. Bu bağlanma stiline sahip kişiler genellikle birine duygusal olarak yatırım yaptıklarında terk edilme korkusunu çok yoğun hissederler; karşı tarafın en küçük davranışındaki değişiklik (mesela sosyal medyada hareketlilik veya hareketsizlik) onlarda büyük kaygılar yaratabilir.


Sanaldaki genç adam aslında bu içsel şemanın tetiklendiği bir alan olmuş. Sen onunla “olamayacağını” biliyorsun, ama onun yazması sana küçük de olsa bir “güven alanı” sağlıyor. Bu, çocuklukta babanın varlığına duyduğun ihtiyaçla benzer bir his yaratıyor. Fakat o kişi mesaj atmayınca veya sosyal medyada sabit kalınca, zihnin “bak terk edildi” alarmını çalmaya başlıyor. Bu alarm, gerçekte bir terk edilme olmayabilir ama senin geçmişteki kaygının bugünkü yansıması olduğu için duygular çok gerçek hissediliyor.


Bu durumu değiştirmek için ilk adım, duygularının “anlamlı” olduğunu bilmek. Yani sen “mantıksız” ya da “abartan” biri değilsin. Çocuklukta beynimiz çok hızlı öğrenir ve “bağlanma haritaları” oluşturur. Şimdi bu haritaları güncelleme zamanı. Kendine şu cümleyi sık sık hatırlat: “Bu hislerim gerçek, ama şu anki durum geçmişteki gibi değil.” Böylece zihninin geçmiş ve bugünü ayırt etmesine yardım etmiş olursun.


İkinci adım, zihninin bu “stalklama” döngüsüne girdiğini fark ettiğin anda alternatif bir davranış seçmek. Mesela o kişinin sosyal medya hareketlerine bakmak yerine, duygularını bir deftere yazabilirsin. “Şu anda kaygılı hissediyorum çünkü o hareket etmedi” gibi. Sonra da “bu kaygı bana neyi hatırlatıyor?” sorusunu sorabilirsin. Birkaç hafta boyunca bunu yaparsan, zihnin otomatik tepkisini çözmeye başlar.


Üçüncü adım, kendine “sağlıklı heyecan alanları” yaratmak. Şu anda senin hayatında iş, sosyal çevre ve ilişki alanları seni tatmin etmediği için küçük bir mesajlaşma bile zihninde çok büyük bir yer kaplıyor. Eğer başka alanlarda da seni doyuran, seni mutlu eden küçük aktiviteler olursa, bu tek kişiye yönelik duyguların yoğunluğu azalır. Örneğin evden küçük online kurslara katılmak, hobilerini canlandırmak, kısa süreli gönüllü çalışmalar yapmak hem kendini geliştirme hem de sosyal temas açısından sana iyi gelir.


Bilişsel-Davranışçı Terapi (BDT) perspektifinden baktığımızda ise senin otomatik düşüncelerin şu şekilde görünüyor: “O hareket etmiyor = beni terk etti / beni önemsemiyor.” Bu düşünce kaygı yaratıyor, kaygı da seni sosyal medya kontrolü gibi davranışlara itiyor. BDT’nin amacı, bu otomatik düşünceyi yakalayıp yeniden çerçevelemek. Örneğin “o hareket etmiyor = şu anda meşgul olabilir, bu benim değerimle ilgili değil” şeklinde alternatif bir düşünce üretmek. Bu yeni düşünceyi yazıp kaygı geldiğinde kendine hatırlatmak, beyninin yeni bir yol öğrenmesine yardım eder.


Bir diğer teknik “gerçeklik testi” yapmak. Yani kaygılandığın düşüncenin kanıtlarına bakmak: “Bu kişi gerçekten beni terk mi etti? Yoksa bu benim kaygım mı?” Eğer kanıt yoksa, zihnine “bu sadece bir düşünce, gerçek değil” demek. Zamanla bu pratik, kaygının gücünü azaltır.


Son olarak, duygularını bir terapistle paylaşma isteğin çok değerli. Maddi sebepler ya da gizlilik kaygısı nedeniyle bu şu an mümkün değilse, en azından online destek grupları veya güvenilir psikoloji platformlarından (örneğin kısa süreli bireysel danışmanlık sağlayan, ücretleri daha düşük olan klinikler) destek alabilirsin. Çünkü bu kaygı şemalarıyla tek başına mücadele etmek zor olabilir; profesyonel destek süreci kısaltır.


Özetle sevgili danışan, yaşadığın şey “yanlış” değil, “öğrenilmiş.” Bu öğrenilmiş şemayı fark etmek ve adım adım dönüştürmek mümkün. Çocuklukta öğrendiğin “bırakılabilirim” inancı, yetişkinliğinde “beni terk edecekler” kaygısına dönüşmüş. Ama bugün sen yetişkinsin ve bu inancı değiştirme gücüne sahipsin. Kendine şefkatli yaklaşarak, düşüncelerini yazıp gözlemleyerek ve alternatif davranışlar seçerek bu döngüyü kırabilirsin. Bu süreçte duygularının geçici olduğunu bilmek ve küçük küçük başarılar yaratmak sana iyi gelecektir.


Umarım cevabım faydalı olmuştur. Değerlendirilmesini istediğin farklı bir soru veya aklına takılanları sorabilirsin.


Sevgiler,

Psikolog Betül Canbel

💪 Psikoloğun Önerdiği Egzersizler

1
4-7-8 Nefes Tekniği
4-7-8 nefes tekniği, bedenin doğal gevşeme tepkisini harekete geçirerek stresi azaltan, uykuya geçiş...
Nefes Egzersizleri⏱️ 3 dakika
Psikoloğun Notu: Bu egzersizin size iyi geleceğini düşünüyoruz.
Egzersizi açmak için tıklayın →
2
Küçük Şükür Molası
Küçük şükür molası, gün içinde minnettar olduğunuz anlara bilinçli şekilde odaklanarak pozitif duygu...
Pozitif Psikoloji⏱️ 3 dakika
Psikoloğun Notu: Bu egzersizin size iyi geleceğini düşünüyoruz.
Egzersizi açmak için tıklayın →

Cevaplanmış benzer sorular