Strese somatik tepki
Bunca zamandır neye emek verdiysem arkadaşlık ilişki hepsi çöpe gitti. Hiçbir zaman karşılığını alamadım. Dünya bana bir şey borçlu değil evet ama yürüyen ilişkilere bakıyorum hep karşılıklı sevgi emekle oluyor. Belki toprağım burası değildir yanlıştır buraya ait değildir diyorum ama etrafımda kimse kalmadı nereye ait olduğumu da çözemiyorum. Karşımdaki insan da sürekli sen doğru kişi misin diye sorguluyor fark ediyorum. Çünkü o da bir önceki ilişkisinde kendini olduğu gibi göstermemiş kız ayrılmış ondan. Benimle olan ilişkisinde de hep benim dediğim olacak bana uyacaksın tahtındaydı hiçbir şeyinden ödün vermiyordu ama bu sefer ben daha fazla seven taraf olduğumu da biliyorum uyumlanan yürütmeye çalışan çabalayan benmişim gibi hissediyorum.
Bana da kendini olduğu gibi yansıtmıyor kız arkadaş konularında ona çok karışıyorum ama o da güvenimi sarsacak şeyler yapıyor daha sonra bana bunlar benim beklentimi karşılamıyor diyerek ayrıldı. Oysa ben kıyafetlerimden bile ödün vermiştim benim rahatsız olduğum konularda kendisi adım bile atmıyor. O hayatını düzene koymuş üzülmüyor diyemem ama yokluğumu anlaması 1 sene sürdü bu süreçte hep kendi kafasını dağıttı bir süre izledim her şey onun için yolundaydı ne zaman ki baktı yanında gerçekten biri eksik aklına o zaman geldim. Benimle olan anılarını hatırlamaya başladı. Ama ben ona tüm yolları kapattım. Tabi iş böyle olunca o da kendine başka uygun insanlar aramaya başladı beğenilerinden vs anlıyorum bunu. Acaba aşk ilişkiler üzerine çok mu düşünüyorum analiz ediyorum bilmiyorum ama insan hissetmez mi.
Benim içimde öyle bir yangın var ki ne kimseyi gözüm görüyor ne de başka bir hayat düşünüyorum sadece yaşadıklarımı hak etmediğimi biliyorum ne kadar seviyor olsam da bana bunları yaşatan birine sırf yokluğumu anladı diye dönmek istemiyorum kalbime gömüp önüme bakıyorum belki bir sonraki adımımı bilmiyorum ama en azından kendime dürüstüm. O ise sen olmazsan başkası mantığında gibi hissediyorum. Zaten sen de beklentilerim karşılanmıyor bari biraz aranıp olmadı sana dönerim kafasında bence sevgi kesin ve nettir benim gözümde çok nostaljik gelebilir ama bir insan seviyorsa o sevginin dinamiği bir şekilde oluşur kendiliğinden hayırlısı böyleymiş diyip bana dönmez veya sırf bazı fedakarlıkları yapan kişiyim diye değil kalpten gerçekten istediği için döner. O sevgiyi hissedemiyorum. Çünkü ben kafamda kurduğum senaryoda bile dönse o gerçekten kalbinde ruhunda olduğumu hissetsem yine de bazı fedakarlıkları alırım gibi geliyor. O ise ona uygun olduğum veya yalnız kaldığı için belirsiz ve boşluğa tahammülü olmadığı için dönüyor öyle hissediyorum lütfen yardımcı olun
Bu soru 25 Haziran 2025 15:45 tarihinde Psikolog Betül Canbel tarafından cevaplandı.
- Paylaş:
Merhaba Sevgili Danışan,
Yazdıkların, yaşadığın duygusal yoğunluğu, içindeki yangını ve yıllardır taşıdığın yükü oldukça derin bir şekilde hissettiriyor. Bu satırlar, yalnızca bir ilişkinin bitişini değil; aynı zamanda aidiyet arayışını, değersizlik hissini, yorgunluğu ve duygusal olarak görülmemenin bıraktığı izleri de taşıyor. Şu anda sadece bir ilişkiyi değil, aslında kendine olan inancını, çevreyle olan bağlarını, geçmişte verdiğin emeğin boşa gitmiş gibi görünmesini ve bunların bedenine bile yansıyan bir yıpranmayı yaşıyorsun. Bu noktada, yaşadığın her şeyi anlamlandırmak, yeniden toparlanmak ve yeniden güvenebilmek için içten bir desteğe ihtiyaç duyduğunu da görüyorum.
Öncelikle şunu bilmelisin ki hissettiklerin anormal değil. Özellikle stresin, duygusal tükenmişliğin ve ilişkilerde görülmemenin etkisi yalnızca zihinsel ya da duygusal düzeyde kalmaz. Zamanla bu yükler bedenine de yansır. Senin bahsettiğin gibi; “içinde bir yangın” var diyorsun, bu çok somatik bir ifadedir. Uyuyamamak, nefes alamamak gibi fizyolojik tepkiler olmasa da, içinde yaşanan duygusal yanmanın bedende karşılık bulduğunu gösterir. Psikolojik stresin bu tür bedensel ifadelere dönüşmesine somatizasyon diyoruz. Bu, insan zihninin başa çıkmakta zorlandığı durumlarda duyguyu bedenle dışa vurma biçimidir.
İlişkide, seninle olan kişinin kendisini olduğu gibi yansıtmadığını fark ediyorsun. Bu çok kıymetli bir gözlem. Çünkü ilişkilerde gerçek yakınlık, karşılıklı şeffaflıkla oluşur. Eğer biri duygularını, sınırlarını, eksik taraflarını saklıyorsa; sen o kişiye ne kadar açık olursan ol, o yakınlık bir noktada eksik kalır. Bu da seni bir tür “tek taraflı yük taşıma” durumuna iter. Zamanla senin çaban, karşıdan gelmeyen adımların yarattığı boşlukla birleşir ve senin emeğin ağırlaşır. Zihnin bu boşluğu doldurmak için analiz yapmaya başlar: “Acaba neden böyle davrandı?”, “Şimdi neden dönmeye çalışıyor?”, “Beni mi seviyor yoksa sadece boşluğunu mu dolduruyor?” gibi sorular zihninde döner durur. Bu tür analizler seni daha da yorabilir çünkü bir karşılığı olmayan davranışları anlamlandırmak, zihni sürekli alarm halinde tutar.
Strese karşı verdiğin bu yoğun tepkinin bedeninde yansımalarını görmek, duygusal yükün sana nasıl zarar verdiğini daha açık hale getirir. Belki iştahın azaldı ya da arttı, uykun bozuldu, enerjin düştü, baş ağrıları yaşıyorsun ya da sürekli yorgun hissediyorsun. Beden bu tür durumlarda şunu söyler: “Zihin dayanamadı, şimdi ben devredeyim.” İşte bu yüzden bu yaşadığın sadece “bir ayrılık” değil; aynı zamanda bir travma, bir ihmalin beden bulmuş hali.
Sen bu ilişkide, sırf sevilmek ve yürüsün diye kıyafetlerinden bile ödün verdiğini söylüyorsun. Bu, aslında ne kadar görünmek istediğini, kabul görmek için ne kadar esnediğini gösteriyor. Karşı tarafın bu esnekliğe karşılık olarak seni anlamaya, sana uyum göstermeye dair bir çaba sunmaması, doğal olarak sende hayal kırıklığı yaratıyor. Senin özenin, onun umursamazlığıyla çarpışıyor ve bu çarpışmanın etkisi bedenine kadar ulaşıyor.
Ancak burada çok önemli bir farkındalık göstermişsin: “Yokluğumu anladı diye geri dönmesini istemiyorum.” Bu, aslında senin değerinle ilgili içsel bir uyanışı gösteriyor. “Ben sırf boşluğu doldurmak için bir seçim değilim” diyebilmen, öz saygının sesidir. Bu ses senin en güçlü yönlerinden biri olabilir. Her ne kadar o kişiye karşı hâlâ duyguların olsa da, onun sevgisinin seni taşıyacak güçte olmadığını görüyorsun. İşte bu, iyileşmenin başladığı yer.
İçindeki yangını bastırmak yerine onunla kalmayı dene. Kendine şu soruyu sor: “Bu acı bana ne anlatıyor?” Belki yıllardır değersiz hissettiren ilişkilerin ortak paydası “fazla uyum sağlayan, fazla seven” taraf olmak. Bu, senin sevgi dilin haline gelmiş olabilir. Ama şunu unutma: Gerçek sevgi, uyum göstererek değil; kendi sınırlarını da koruyarak yaşanır. Duygularını bir deftere dökebilir, hatta ona yazılmış ama gönderilmeyecek bir mektup yazabilirsin. Bu, zihninin rahatlamasına yardımcı olur.
Stresin somatik yansımalarını hafifletmek için bedenine iyi bakman çok önemli. Yürüyüş, yoga, nefes egzersizleri, esneme çalışmaları gibi aktivitelerle bedenine bakım vermen, zihinsel stresini de azaltır. Günde 10 dakikalık nefes takibi ya da meditasyon uygulaması, zihninin o yoğun analiz döngüsünü kırar ve seni şimdiki ana getirir.
İlişkilerde hep senin çaba gösterdiğin, senin düşündüğün, senin uyum sağladığın durumlar varsa; burada bir dengesizlik vardır. Bu dengeyi fark etmek, sana “değer” algını yeniden yapılandırmak için fırsat sunar. Artık biri için değil, senin için iyi olanı yapmayı önceliklendir. “Ben ne hissediyorum, ben neye razı değilim?” gibi sorularla duygusal sınırlarını yeniden çiz.
Bu tarz duygusal travmaların iyileşmesi zaman alır. Acele etme. Zihnin bazen hâlâ ona dönmeyi düşünüyor olabilir. Bu düşünceler geldiğinde kendine kızma. Sadece şunu söyle: “Bu bir düşünce ve gelip geçecek.” Zihnindeki senaryoların hepsi gerçek değil; bir kısmı duygularının yönlendirmesiyle oluşuyor. Bu yüzden bu düşünceler geldiğinde onları fark edip tekrar merkezine dönmeyi öğrenmelisin.
Yaşadığın duygular, zihinsel analizler ve bedenine yansıyan stres oldukça derin ve kronik hale gelmiş görünüyor. Bu yüzden bir psikologla çalışmak, sana hem duygularını düzenleme hem de ilişkilerdeki rolünü yeniden yapılandırma konusunda büyük destek sağlar. Özellikle somatik semptomlarla baş etmede, duygu odaklı terapi ya da bilişsel davranışçı terapi (BDT) etkili yaklaşımlardır.
Unutma sevgili danışan, sen kimsenin boşluğunu doldurmak için dünyaya gelmedin. Sen, varlığınla değerli, sınırlarınla güçlü, sevgiyi yalnızca “vererek” değil, “alarak” da hak eden birisin. O kişi seni değil, belki yalnızlığını özledi. Ama sen artık yalnız olmanın, yanlış bir bağ içinde olmaktan daha sağlıklı olduğunu fark ettin. Bu, senin en büyük kazanımın.
Umarım cevabım faydalı olmuştur. Değerlendirilmesini istediğin farklı bir soru veya aklına takılanları yeni bir soru oluşturarak bizlere iletebilirsin.
Sevgiler,
Psikolog Betül Canbel
Anlaşıldığımı hissetmek müthiş bir his bana yargılanmadan dinlenmenin müthiş bir deneyim olduğunu gösterdiğiniz için teşekkür ederim ♥️