Romantik İlişkiler

Sürecimi nasıl yönetebilirim

Gizli Kullanıcı25 Temmuz 2025 19:29

Psk Betül Canbel Merhaba ben 2 sene öncesine kadar kendi halinde yaşamaya çalışan biriydim. Kaygı bozukluğum var mide bulantısı kusma stresli ayrılık her türlü duygu durumunda öğürme yaşıyorum. 10 yıllık ilişkimde aldatıldım onunla ayrılırken bile yalvarır gibiydim. Çünkü hayatta tek tutunduğum dal gibiydi. Sınavı kazanamadım işe girdim kusuyorum öğürüyorum diye çalışamadım derken ayrılalı 3 sene geçmişti. Sakin bir hayatım vardı evdeydim ama kendi halimde bir geleceğim vardı. Bu süreçte beni yakın arkadaşımın ortak arkadaşları birini söyledi ve ben de mesleği güzeldi hobileri vardı eski ilişkisinden kıyafet yüzünden ayrılmışlardı. Bu kişi muhafazakar biriydi. Bana söylendiğinde mutlu olacaksam kıyafetin önemi yok diye düşünmüştüm. Bu kişiyle tanıştım 1 ay devam ettim güzel gidiyordu her şey daha sonra ortak bir şehirde buluştuk çok güzel vakit geçirdik. Ben onu tanıyınca kıyafetlerim konusunda fedakarlık yapmak istedim onu gerçekten çok beğendim. Ortak arkadaşlarımızın her şeyden haberi vardı çok göz önünde yaşanıyordu bu ilişki. Bundan rahatsızdım. Daha sonra ben onun yaşadığı yere gittim 4 gün kaldım herkes buna çok şaşırdı konuşmalar başladı arkamdan bana hemen birinin peşinden giden insan muamelesi yapıldı. Oysa ben gerçek duygular yaşıyordum. Göz önünde yaşandığı için herkes kendi dedikodusunun peşindeydi resmen. Bunların farkındaydım. Daha sonra dönmeden 1 gün önce telefonunda mesajların en başına sabitli eski ilişkisinden kalan mesajları gördüm. Resimler her şey duruyordu.

O gün yüzleştim eve dönmeden konuştum. Gözlerindeki pişmanlığı gördüm alışkanlıktı senden hoşlanmıştım dedi. Özür diledi ağladı. Ailesinden bahsetti. Aslında gerçekten iyi kalpli ama üzgün pişman bir insan vardı karşımda belki de ikna edilmek istedim bilmiyorum o gün 1 saat balkonda oturdum konuşmadım yalnız kalıp düşündüm sonunda konuştum onunla sarıldık unuttuysan eğer içinde bir şey kalmadıysa çabalayacaksan devam edelim dedim işte bu adımımla kendimi çok büyük yanlışa sürükledim. Daha sonra kıyafetlerimden fedakarlık etmeye devam ettim eski ilişkideki kişiyle birlikteliğim olmuştu bunu ona en başımdan söylemiştim. Ben bu kadar dürüst olurken şimdi düşünüyorum da bana yapılan şeyler çok ağırmış. Herkes evime döndüğümde büyük şaşkınlık geçirdiler nasıl böyle bir durumu affettiğimi anlamadılar oysa ben affetmedim ki çabayla unutmaya hazırdım onun o kalbindeki iyiliğe inandım. İlişki devam ettikçe bana bara gitme demişti benden saklayıp kendi gitmişti. Eski ilişkisinden kalan telefonunda fotoğraflar vardı yanımda bunları açtı. Ben görünce bunların bir anlamı yok dedi gitti sildi geri geldi. Ortak bizi tanıştıran arkadaşlarımız biz artık karışmayız demişlerdi ama arkamızdan konuşmaları ihmal etmiyorlardı. Ben her yanına gittiğimde mutlaka konuşuyorlardı. Hele benim en yakın arkadaşım dediğim insan beni onlara çekiştiriyordu sözde yanımda olup. Resmen benim dedikodumu yapıyordu. Onlarınkini de bana yapıyordu. Bu ikiliği görünce herkesten çok soğumuştum. Biz karışmayız diyen insanlar sürekli bizimle hep eleştirip hem vakit geçiriyordu. O kadar iki yüzlülük vardı ki ortamda samimiyet denen şey asla yoktu. En son biz bu ortak arkadaşlarla bir gün plan yaptık. Onlar gelmeden ben bir kaç gün erkek arkadaşımda kaldım. Onun telefonunda hala eskiye dair videolar notlar şiirler duruyordu. Bunları görünce iyice kötü oldum. Kız arkadaş konusundan hoşlanmadığımı söyledim o çok sosyal ben sessiz sakin biriydim. O da bunun için çabalarım dedi ben de inanmıştım ertesi gün baktım bir arkadaşıyla konuşuyor ama mesaj siliyordu. Gözümün önünde yapıyordu bunu ben de yakaladım. Donma tepkisi gösterdim. Sustuk 1 saate yakın. Konuştum onunla sana nasıl güveneceğim dedim özür diledi. Aslında çoktan o evden ayrılmam lazımdı ama ayrılamıyordum. Ona çok bağlanmıştım. Daha sonra ertesi gün telefonunun notlar kısmında eski ilişkisine zamanında yazılmış notlar şiirler buldum. Bunlar terapide alınmış notlardı ders olsun diye sakladım dedi. Şiirler de edebi değeri var dedi. Ajandasından notlar çıktı bunları gördükçe kahroldum. Gün boyu ağladım. Gidemedim o evden. Akşam arkadaşlarımız geldi. Ertesi gün gezmeye çıktık ben 2 gün boyunca konuşamadım gülemedim. Herkes mutsuz oldu günleri kötü geçti. Aslında ayrılık kararını benim vermem gerekirdi herkes bunu bekliyordu benden. Ama eve dönünce o benden ayrıldı. Kalbimle mantığım arasında kaldım dedi. Benim de beklentim karşılanmıyor ama ben böyle davranmadım dedi. Oysa ona ben en başından dürüst olmuştum. O ise her seferinde uyarmama rağmen geçmişini gözüme sokuyordu. Kız arkadaş konusunda benim de beklentim karışlanmıyordu dedi. Ama o yalan söylüyordu. Gizleyip saklıyordu. Ayrıldık o sosyal ortamlarına döndü. Bense ona geri dönmedim. Bu süreçte beni gizliden aradı. Açtım konuşmadı. Profilime gizliden baktı. Bildirimi geldi. Hiç dönmedim. Bu süreçte ortak arkadaşlarımızla da görüşmedim. Benim sözde en yakın arkadaşım. Senin bence o dönem biriyle tanışmaya ihtiyacın vardı ben de diyordum sana sen olur diyordun diye olayı çok basitleştirir sanki benim öylesine aranıyormuşum gibisine getirmeye çalıştı. Çünkü kendi ilişkisinde yalanlar dolanlarla karşısındakini suçlayıp kendini aklayıp olayı kapatmıştı ve etraftaki hiç kimse bunu bilmiyordu benden başka evlendiği kişi dahil. olay kapanıp bunlar evlenince tabi bana her şeyi söylemeye hak gördü kendinde. Beni aklı sıra denemeye çalışıyordu benim sende hiç sırrım yok diyerek. Diğer arkadaşlarımızın arkasından konuştu şimdi onlarla buluşmaya gidiyor. Ben en yakınım diyerek yanımda nasıl bir insan barındırdım anlamıyorum. Onun hatalarını hep örtüyorsun diyor bana. Oysa ben yaşadığım her şeyin farkındayım. Onunla paylaşıyorum içimde duygusal şeyler kaldı diye. Sen kıyafet konusunda böyle değilsin ona niye böyleymiş gibi davranıyorsun ki dedi açık açık. Ben ona din anlamında değil fedakarlık anlamında baktım deyince bana kendini olmadığın kalıba sokma bence diyerek beni yargılamaya çalışıyordu. Olayı anlamak yerine sanki duygularım üzerinden beni yargılar gibi davranıyordu. O kişi şarkılar paylaşıyordu. Ben de onun platformuna girip bakıyordum. Sonra ben de o duygusallık içine düşüp şarkılar paylaşmaya başladım. Paylaşınca o da karşılık verdi ama bunu herkese görünen bir yerden değil kendi listesine ekleyerek yapıyordu bense kendi İnstagram hikayeme ekliyordum. Ben onlara girip bakmasam görmezdim. Ama girip baktığım için belki de öylesine paylaşıyordum dese ben ortada öylece takıntılı gibi kalacaktım. Çünkü paylaştıkça görüntülenmesi artıyordu. Olayı başlatan bir nevi ben oldum gibi bir şey oldu. O kadar hata üzerine 1 sene sonra neden böyle bir şey yaptığımı ben de anlamamıştım. Çok yalnızdım paylaşacak kimsem yoktu duygularımı. İçimde kalan şeyler vardı ona karşı. Ben de paylaşımlarına karşılık verince ortak arkadaşlarımız belli ki bunları ona gönderdi. Aralarında muhabbet oldu. Sonra ben kıyafetlerime döndüğüme dair resim attım bunu görünce oraya alaylı şarkı ekledi. Bende duygusal bir şarkı ekledim sevdiğimi ama çok yanlış bir şeyin peşinden gittiğime dair. Sonra ben ona profil resmimi kapatınca o da bunu görünce gerçekten bitirdiğimi anladı ve duygusal bir sürü bitmesin temalı şarkılar ekledi ve ben hiçbir şey paylaşmadım sonrasında resmimi de açmadım. Arkadaşıma gittim. Bunları onunla da paylaşmadım. İçimde kalan şeyleri anlattım. Hatalarını örtüyorsun dedi. Yalnız kalmışım aranıyormuşum vari yorumlar yapmaya başladı. Tabi bunları üstü kapalı yaptı. Benim de çevremde öyle kimse yok ki dedi. Sanki ben birini arıyormuşum gibi. Beni üst üste böyle yermeye başladı. Anlamıyordum aşırı samimiyetsizdi tavırları. Açığımı arıyordu resmen. Sürekli ağzımdan laf almaya çalışıyordu. Üzerimdeki kıyafetleri beğenip hemen şipariş verdi sanki beni kendi için kullanıyordu. Ben onun için hediye almıştım giderken çalışmadığım halde o ise kendini farklı gösteren insanları hiç sevmem sırf hava için marka alanları dedi. Halbuki bir önceki hediyeme bunun kumaşı iyi değil diye alttan altta laf soktuğunu anladığım için bilerek böyle bir hediye almıştım. Ben neden büyün bunaldı kendimi ona açıklama sürekli ben kötü biri değilim demek için zaman harcadığımı anlamaya çalışıyordum. Ben ne kadar da kendimi anlatmaya çalışsam o beni görmek istediği gibi veya içinde kıskançlığını kendine bile itiraf edemiyordu anlamıyordum. Sürekli beni eleştirecek bir nokta arıyordu resmen. Ailem üzerinden arkadaşlarım üzerinden ben onunla dertleşiyordum zannederken o resmen beni yargılıyordu. Sürekli demek ki sıkıntılı sensin demeye getirecek şeyler buluyordu. Üstelik zamanında o insanın bana neler yaptığını biliyordu. Bunları affediyorsan o zaman sen bence sıkıntılısın gibi bir konuya getiriyordu. Ortak arkadaşlarımızla görüşmediğim için sürekli ben sıkıntılıymışım gibi davranılıyordu. Oysa ben onları gördükçe yaşadıklarımdan dolayı tetikleniyordum resmen. Ortak arkadaşlarımız hakkında konuştu eleştirdi bu hafta sonu da onlarla buluşacaklar. Tabi o bunu bilmediği için ama benim sürekli şarkı paylaştığımı gördükleri için burada kötü ara bozan hala ne istiyor o bitirdi şimdi sen peşinden koşuyorsun tavrına girdiler. O kişi terapi almıştı. Çok güzel kılıfına uyduruyordu her şeyi. Benim hayatım bu diyordu ama sürekli yalan söylüyordu. Konu kendi sınırları olunca ölesiye savunuyordu ama ben olunca yalanla gizliyordu bunları. Onun mesleği iyidi arkadaş ortamı sosyalliği vardı. Kendini çok güzel ifade ediyordu. Ben kaygılarım yüzünden çalışamıyordum asosyal kalmıştım hayatta güvendiğim tek arkadaşım da bana resmen ikili oynuyordu. Onların yanına gidince beni eleştiriyordu. Sesini çıkarıyordu. Onlara Güler yüzlü davranıp bana gelince de onları eleştiriyordu. Ben ona dertleşiyordum o ise bana basitleştirip sanki ben her önüme gelen birini arıyormuşum muamelesi yapıyordu. Bu konu öyle yerlere gidiyordu ki ben ona içimi döküyordum o ise basitleştirilmiş şekilde dönüşler yapıyordu ya ben bunu böyle söylemedim ki aslında diye sonradan geliyordu aklıma. Ben kıyafet konusunda fedakarlık yaparken karşımdaki insan da kendi hayatından ödünler vermiş gibi gösterip alttan alta yalan söylüyordu. Aldığı terapiyi kendi lehine kullanıyordu resmen. Ben de kendi çapımda öyle bir araştırma yapıyordum ki onun oyunlarına gelmemek için kendimi eğitiyordum resmen. O kendini olduğu gibi kabul ettirip benim ona fedakar biri olmamı bekliyordu. Ama bunu stratejik şekilde yapıyordu. Ağlayarak ayrıldı benden inşallah pişman olmayız dedi bana. Arkasında öyle büyük bir enkaz bıraktı ki ne gidebildim ne kalabildim. Şimdi nefret edip unutmayı istiyor ama ben kötü biri değilim. Ortak arkadaşları her yaptığımı nefret etmek üzerine anlatıyor ona. Bak kıyafet paylaştı hem seni takip ediyor hem de böyle davranıyor demek ki yaşattıklarının öcünü almaya çalışıyor gibi. O da misilleme yapıyordu resmen bana. Kendi sosyal ortamlarına dönerek. Ben içimde bir savaş veriyorum. İnsanlar kendi kapasitelerine göre yorumluyorlar. Ortak arkadaşlarla görüşmediğim için ara bozucu insan konumuna sokuyorlar hemen altından bir şey çıkarmaya çalışıyorlar. Ben yaşadıklarımı atlatamıyorum. Konu kendi hataları olunca herkes kendini öyle bir haklı çıkarıyor ki ama konu ben olunca herkes yargılıyor. O kişi de gizliden gizliye dönmemi bekliyor. Çünkü dönen ben olursam belli ki her şeyi kabul eden o kişiyi aklayan konuma düşeceğim. Bu şarkı sözü paylaşma olayından sonra anladım ki. Herkes böyle düşünüyor. O bitirdi sen şimdi neyin peşine düştün der gibiler. Hayatlarında her şeyi doğru yapmışlar beni eleştirmeye başlamışlar şimdi de. Onların her şeylerinde yanında oldum ben. Sırlarını asla başkasına söylemedim arkalarından konuşmadım. Ama şu an bambaşka yüzleriyle karşılaşıyorum. Bu yaşadıklarımdan sonra ne fedakarlık yapasım var ne de dönesim ama ben bu içimdeki ateşle nasıl yaşayacağım bilmiyorum. Fedakarlık yapmadığım için zamanında çok hoşlandım yükseldim. Tanışmak istedim hatalarını affettim şimdi yalnız kaldım yine aranıyorum diye yorumlanıyor. Çünkü ben şu an kıyafetlerime geri dönünce onun yaşattıkları geride kaldığı için göze batan ben oluyorum. Çünkü o muhafazakar doğru yolda devam ediyor. Güzelce ayrıldı. Ama ben peşini bırakmıyorum olayına döndü. Resmen bu şekilde yorumluyorlar beni. Çünkü o kendi yolunu seçti. Sen rahat durmuyorsun kafasında herkes. Çalışmıyorsun ama evlilik düşünüyorsun kimseyle anlaşamıyorsun. Böyle alttan alta laf sokuyorlar. Ama konu kendi hatalarına gelince bilip sustuğum zamanında ona çok yardımcı olup her şeyinde yanında olduğum şeyleri bir anda unutup kendini aklama rolü oynuyorlar. Zamanında hiçbir arkadaşı yanında yoktu büyük olaylarında ben vardım. Şimdi o arkadaşlarıyla can ciğer ben kötü insan oldum. Doğum günümde hesap ödemişti sevgilim en yakın arkadaşımda teşekkür etmeden gitmiş. Bana erkek arkadaşım neden arkadaşın teşekkür etmedi dedi. Bak benim arkadaşım etti parasını bile gönderdi dedi. Sonra ben doğum günü benim olduğu için kendimi kötü suçlu hissettim arkadaşıma bir teklif mi etsek teşekkür edip dedim o da ondan para istediğimi anladı belki de anlamak istedi. Hemen herkese duyurdu beni dinlemeden. O tarafa yetiştirdi bunu. Bir anda ben suçlu oldum dinlemedi beni bile rezil oldum herkese. Erkek arkadaşım bunun sadece şaka olduğunu söyledi olay bana kaldı resmen. Sonra arkadaşıma durumu anlattım gitti erkek arkadaşıma para gönderdi. Olayları öyle bir noktaya geldi ki ben ne yapacağımı şaşırdım erkek arkadaşım da bana biz seninle anlaşamıyoruz demek ki damgası vurdu. Resmen benim için travmaydı . Asla bu noktaya geleceğini düşünmedim. Amacım kimsenin bu konuları konuşmadan teşekkür edilip bitirilmesiydi. Işte böyle böyle olaylardan sonra herkes beni sorunlu ilan etmeye başladı. Sonra arkadaşımla konuşup hallettim. O da o kişiye cimri damgası vurdu. Ben de sesimi çıkaramadım. Bu olay öyle ağrıma gitti ki resmen bu açığımı bekleniyormuş gibiydi. O da teşekkür etmeden gittim evet haksızım bile demedi. Diğer taraf beni kötü konuma soktun bunu anlatarak dedi. Kimse sen aslında iyi bir şey yapmaya çalışırken yanlış anlaşıldın demek istemdi demedi bile. Çünkü bir suçlu olmalıydı. Herkes bir ara bozucu bir suçlu arıyordu. Ama benim en yakın arkadaşım dediğim insan bana konuşup konuşup kimse bunalrı duymadığı için ve ben de kimseye bunları anlatmadığım için aklanmış pozisyonda. Zaten birileri sizi destekliyorsa bu hayatta hep iyisinizdir. Beni desteklemeyi geçtim. Hep bir günah keçisi yaptılar. Ben hep haklıyım demiyorum hiç karışmamam lazımdı. Ya da o şarkıları paylaşmamak ayrıldıktan sonra peşine düşmemek ilişkide bu hataları görüp devam etmemem lazımdı. Haklıyken haksız duruma düştüm. Sürekli eleştirip mutsuz görünüp kalan taraf olduğum için hep yanlış anlaşıldım. Severek fedakar olarak bir yere ait hissederim sandım belki de. Şimdi burada yalnız başımayım. Herkesin kendince haklı sebepleri var. Bende şimdi anlıyorum hayatı. Değiştirmediğim şeylerin yasını tutuyorum. Onu takip etmeyi bırakmak istiyorum ama seven tarafım onu başkasıyla görünce ne yapacak bilmşyorum. İşe girmek istiyorum kaygılarımla nasıl olacak bilmiyorum. Aklı başında kimse yok anlatıp akıl alayım. Lütfen yardımcı olun bu çıkmazda yalnız başıma kaldım. O kişi sevgisini gösteriyor. Şarkılarda. Belki de ben onu çok yanlış zamanında tanıdım ısrarla affettim. Kötü biri değil. Sadece ben çok affettiğim için şimdi herkes ee hani sevmiştin moduna girdi kıyafetime geri dönünce. Ben de insanım çok yorgunum. Lütfen bana yardımcı olun

Bu soru 28 Temmuz 2025 09:18 tarihinde Psikolog Betül Canbel tarafından cevaplandı.

  • Cevaplandı

  • Paylaş:

Merhaba Sevgili Danışan,


Yazdıklarını dikkatle okudum. İçinde dönüp duran tüm sorular, bir türlü sonlanmayan kendiyle mücadele duygusu… İlişkilerin bitişi, hele ki çok emek verdiğiniz ve iç dünyanız üzerinde uzun süre iz bırakmışsa, ardında tarifsiz bir karmaşa bırakabiliyor. Bir tarafta ‘daha güzel olabilirdi’ hayali, bir yanda ‘ben daha fazlasını yapmalı mıydım’ sorgusu, diğer tarafta kaybolan kendiliğin. Sen hep ‘doğru neyse’ ona yakın durmaya çalışmışsın; çoğunlukla da kendi ihtiyaçlarını, hislerini arka plana atarak…


Duygularının bu kadar dalgalı ve yoğun olmasında hayal kırıklığının ve yaşananların getirdiği güvensizliğin de etkisi büyük olabilir. Hep affeden, anlamaya çalışan, eğilip bükülen sen olmuşsun. Ama galiba sizin de içinizdeki ‘Sınır koymalıydım!’ sesi artık daha güçlü çıkıyor gibi… Belki de bugüne kadar ‘iyi niyet’ ve ‘hoşgörü’ diye adlandırdığın şey, özde bazen ‘kendi sınırını koruyamama’ haline dönmüş olabilir mi? Bu hiç kolay değil elbette; çünkü birini gerçekten sevmişseniz, o sevgiyi korumak için kendinizden ödün vermek bazen kaçınılmaz gibi görünüyor. Ama bunun sonunda ortaya çıkan yorgunluk, değersizlik hissine değdi mi, bunu bilemezsin… Ta ki durup kendinize şu soruyu sorana kadar: “Kimin için, ne için, ne kadar fedakarlık ettim?”


Dikkatimi çeken bir diğer şey de şu; içinizdeki o yüksek adalet duygusu. Hâlâ geçmişte sevdiklerine verdiğin değerin içini dolduracak bir karşılık bekliyor gibisin. Belki bir “Teşekkür ederim, sen iyi davrandın”, belki de “Sana haksızlık ettik” cümlesiyle yükünüz hafifleyebilirdi. Ama çevrenden bu tür bir içten dönüş gelmemiş.


Bu süreçte neler yaşadın?


On yıl süren ve aldatmayla biten bir ilişkiden sonra yeni biriyle tanıştın.


Bu kişiyi gerçekten sevdin, ona dair hayaller kurdun. Ama o, geçmişinden tam anlamıyla kopmamıştı.


Karşındaki kişi dürüst değil, sınır tanımayan ve terapi geçmişini manipülasyona dönüştüren bir yapıya sahipti.


Tüm bu duygusal karmaşayı yaşarken, en güvendiğin arkadaşının seni yargılaması, arkandan konuşması seni yalnızlaştırdı.


İnsanların senin duygularını değil, davranışlarının görünür taraflarını yorumlaması seni daha da öfkelendirdi.


Ne yapsan haksız çıkacak gibi hissettin, kendini anlatamadın, destek görmedin.


Şimdi hem eski ilişkinin yükünü hem sosyal çevrenin ikiyüzlülüğünü hem de kendi içinde biriken suçluluk, öfke, kırgınlığı taşıyorsun.


Tüm bunları bir arada taşımak çok ağır bir yük. O yüzden ilk olarak şunu söylemeliyim:

Senin yaşadığın duygular patolojik değil. İnsanî. Çok derin bir kırgınlık, hayal kırıklığı ve yalnızlık yaşıyorsun. Bu kadar fedakârlığa rağmen yalnız kalmak, hem sevdiğin kişiden hem arkadaş çevrenden tokat gibi eleştiriler almak seni haklı olarak yormuş.


İçinde hâlâ kalan duygular var, biliyorum. Ama sana duygusal olarak şunu sormak istiyorum:

“Sen bu ilişkiyi mi özlüyorsun, yoksa kendini çok verdiğin bir bağın anlamsız kalmasına mı üzülüyorsun?” Çünkü sana iyi gelen bir ilişki olmadı bu. Gizlilik, yalan, saklama, senden hoşgörü bekleyip sana hak tanımama, “özür dileme -tekrar etme” döngüsü bu ilişkinin temeliydi. Sen bu kişiyi affetmediğin için değil, onunla olan hayalini ayakta tutmak için çabaladın. Ama her yeni şarkı, her yeni paylaşım, içindeki duygusal çelişkiyi büyüttü. O yüzden şunu söyleyebilmelisin:

“Ben bu kişiyi değil, artık kendimi iyileştirmeyi seçiyorum.” Aksi hâlde, onun şarkılarına göre yaşar, senin hayatının müziğini susturursun.


İçini döktüğün, güvendiğin kişi, seni yargılayan, iki yüzlü davranan, seni başkalarına malzeme eden biri hâline gelmiş. En yakınında olanın sana bunu yapması daha çok yakar, bilirim. Ama kendine şunu hatırlat: Yakın olmak, iyi olmak demek değil. Seni anlayan değil, seni anlatan biri onun gibi davranır. O yüzden bu kişiden fiziksel mesafe kadar duygusal mesafe de koyman gerekiyor. Onun söyledikleri sana kendini sürekli savunma ihtiyacı hissettiriyor. Bu da özdeğerini aşındırıyor. Gerçek bir dost, sana “hata yaptın ama seni anlıyorum” diyebilendir. Seninse “sen de sıkıntılısın, zaten birini arıyordun” gibi aşağılayan cümleleri duymaya değil, sarılmaya ihtiyacın var.


Muhafazakâr biriyle ilişki yaşayıp kıyafetinle ilgili fedakârlık yaptın. Bu karar senin bireysel tercihindir. Ama başkalarının bunu “çelişki” olarak görmesi seni ilgilendirmez. İnsan sadece başkaları için değil, yaşadıklarından dolayı da değişir. Sen kıyafetine geri dönmüş olabilirsin ama bu, kimliğinden taviz verdiğin anlamına gelmez. Bu senin bedensel sınırın. Ve bu bedene dair karar da yalnızca sana aittir. Kimse kıyafetinden dolayı seni "çelişkili" ya da "sorunlu" biri olarak etiketleyemez. Bu etiketler onların dar düşünce çerçevesidir, senin gerçeğin değil.


Karşındaki kişi seninle aynı kanalda duygusal bir bağ kurmuyor. Senin duygularını “şarkıyla” yoklayan, sonra hemen uzaklaşan birini seviyorsun. Bu sadece açık uçlu bir ilişki yarası yaratır. Onu takip etmeyi bırakmak çok zor gelebilir ama kalbinin sessizleşmesi için bu şart. Çünkü sen ne kadar izlersen, o da o kadar seni manipüle eder. Kendine şunu hatırlat: “Beni göremeyen birine bakarak iyileşemem.” Bu cümleyi her aklına geldiğinde tekrar et. İlk gün zor, ikinci gün çok zor, üçüncü gün daha kolay… Ama zamanla gerçekten geçer.


İş hayatına dair isteğin çok kıymetli. Ama “kaygılarımla nasıl olacak bilmiyorum” diyorsun.

Bu durumda sana küçük bir adım yapabilirsin: Önce kaygılarını yaz. “Ne olmasından korkuyorum?” Ardından onların karşısına “Gerçek mi, varsayım mı?” diye bir sütun daha aç. Bu liste sana hangi korkuların gerçek, hangilerinin zihinsel senaryo olduğunu gösterecek. Unutma: İşe girince tüm sorunların çözülmeyecek ama özgüvenin güçlenecek. Ekonomik bağımsızlık, sadece para değil, karar alma gücü demektir. İşe başlamak, hem sana yeni bir odak verir hem de kimsenin seni eleştirmesine açık kapı bırakmaz.


Şu anda başkalarının yazdığı bir hikâyenin içinde oynuyorsun. Oysa senin anlatacak bir hikâyen var: “Ben her şeye rağmen sevgiyle bağlı kaldım ama artık kendime dönüyorum.” İnsanlar seni eleştirdiklerinde bunu unutma: Eleştiri, anlamadıkları bir şeyi küçümseme çabasıdır. Ama sen ne yaşadığını biliyorsun. Sana kalan en büyük görev: Kendini haklı çıkarmaya değil, kendini iyileştirmeye çalışmak.


Umarım cevabım faydalı olmuştur. Değerlendirilmesini istediğin farklı bir soru veya aklına takılanları yeni bir soru oluşturarak bizlere iletebilirsin.


Sevgiler,

Psikolog Betül Canbel


alinti

Yazdıklarınız bana yeni bir kapı açtı. Sanırım ben bana öğretilen iyinin doğrunun peşinden giderken onlar şimdi böyle yaparsam ne der ya da yalnız kalırım kaygısıyla sürekli bir savrulma yaşamışım. Herkese göre en doğrusu ama kendime göre doğru neydi unutmuşum. Belki de bana göre net bir doğru yoktu. O insanlardan da süreç içinde çok şey öğrendim. Bazen doğrusunu yapsam bile bu yanlış yerlere gidebilirdi. Bu doğum günü meselesi gibi. Bazen olayların içinde çok fazla olmamak gerekirdi. Bu ilişkiyi özlüyorum evet ama yanlış gelen çok şey var. Öncelikle başlarsa tekrar kendimden ödün vereceğim. Kıyafet konusunda. O kişi başkasını unutmamıştı en başında ben geri durmalıydım sevdiğim için o bağlılıkla çoğu şeyi görmezden gelmiştim o kişi de benim başkasıyla birlikte olduğunu ona doğru gelmese bile kabul etmişti. Ben onun eski ilişkisinden sürekli bir yerlerden bir şeyler çıkmasına tepkiliydim. Beni sevdiğinden dolayı şüpheye düşüyordum. O da benim de kabul etmediğim ama bu şekilde tepki vermediğim durumlar var demişti. Sadece tek taraflı düşünmek istemiyorum. Ama burada yanlış olan benim baştan beri dürüst olmam onun ise olayları gizleyerek sonradan ortaya çıkarması. Gözle görünür temel sorun bu sanırım. Kafamda neden bittiğini tam oturamadığım için sürekli kendi içimde ona karşı bir hak verme veya kendimi savunma gerçekleştiriyorum. Bazen çok haklı bazen çok haksız buluyorum kendimi çünkü hepimizin için de eksik hatalı kısımlar var ona kızdığım şeyleri kendim yaşarken buluyorum. Hayat birbirini anlama üzerine kurulu sanırım. Yazdıklarınız için teşekkür ederim

Cevaplanmış benzer sorular