Sürekli kötü bir şey olacakmış gibi beklemek, düşünmek ve korku içinde yaşamak
Sürekli endişe yaşıyorum sanki hemen kötü bir haber gelecekmiş gibi hissediyorum içim sürekli korku ve endişe içinde anı yaşayamıyorum böyle kötü bir şey düşündüğüm de korktugumda mideme vuruyor midem bulanıyor ve suurumu bilincimi kaybedecekmis gibi oluyorum midem bulandiğı zaman suurumu kaybedecek gibi oluyorum nefesim kesiliyor diyorum ki tamam ben şimdi ölecem çok korkuyorum öyle olduğumda nasıl başa çıkacağımi da bilmiyorum 2 çocuğum var hayatımdan bir şey anlamıyorum çocuklarıma yetemiyorum mesela mağazadan bir şey alacam yada marketten diyorum ki zaten ölecez ne gerek var alıyorum ediyorum nasıl yapacağım bilmiyorum psikiyatri ye gidecek maddi durumim da yok böyle haberleri bile izlediğimde içim korku doluyor çok değişik ve tuhaf Bir Duygu icimi sarıyor ve bu beni çok rahatsız ediyor kendi kendime diyorum acaba ben nasıl ölecem çok yasarmiyim vb şeyler sorguluyorum kendime nasıl baş edecem bu duyguyla bilmiyorum sabah hiç yataktan kalkmak istemiyorum o günde midem bulanır aynı duygu içimi sarar diye yardım edin bana nasıl yenebilirim ben nasıl baş edebilirim midem ağrır bulanır korkusuyla yemek bile yemek istemiyorum yemek te yapmak istemiyorum yemek yerken ölüm aklıma geliyor bir değişik oluyorum her yemek yediğimde aklıma geliyor gece saat 12 olunca psikolojikmen uykum gelmese de uyumak istiyorum tekrardan kötü olurum diye falan
Bu soru 1 Mayıs 2025 14:20 tarihinde Psikolog Aysel Kacak tarafından cevaplandı.
- Paylaş:
Sevgili danışanım,
Öncelikle Merhabalar.Anlattıklarınızı okurken, sanki içinizde fırtınalar kopuyormuş gibi hissettim; öyle bir duygu ki, insanın hem bedeni hem de ruhu aynı anda alarm veriyor gibi… Bahsettiğiniz yoğun korku, sürekli bir endişe hali ve “her an kötü bir şey olacakmış” düşüncesi yalnızca zihninizi değil, bedeninizi de etkiliyor ve bu durumun sizi ne kadar yorduğunu tahmin etmek zor değil. Özellikle mide bulantısı, nefes darlığı, bayılacakmış gibi hissetme gibi belirtiler, yoğun kaygı yaşayan birçok kişinin tarif ettiği çok tanıdık bir tablo.
Bu hislerinizin tamamen gerçek dışı olmadığını söylemek önemli. Bedeninizin bu tepkileri, beyninizin tehlike algısına verdiği doğal bir karşılık. Beyin, tehdit algıladığında (bu tehdit fiziksel değil, duygusal da olabilir), “kaç ya da savaş” tepkisini başlatır. Bu da mideyi, nefesi, kalp atışlarını etkiler. Yani sizin yaşadığınız bu belirtiler, aslında bedeninizin “şu an bir şeyler yolunda değil” demesinin bir yolu. Bu sizi zayıf, dayanıksız biri yapmaz; aksine, bedeniniz sizi korumaya çalışıyor.
Günlük yaşamınızda anlattığınız gibi küçük şeyleri bile yaparken (“marketten bir şey almak”, “çocuklara yemek hazırlamak”) zihninizin hemen “zaten öleceğiz, ne anlamı var” gibi düşüncelere yönelmesi, depresif düşünce döngülerinin ve yoğun anksiyetenin bir parçası olabilir. Hayat enerjisinin azalması, geleceğe dair umut duygusunun yavaş yavaş kaybolması da bu tabloyu destekliyor olabilir. Sabahları uyanmak istememeniz ya da gece kötü bir şey olacak korkusuyla erkenden uyumaya çalışmanız gibi davranışlar da beyninizin ve bedeninizin sürekli alarmda olmasından kaynaklanıyor olabilir.
Tüm bu yaşadıklarınızın içinde “çocuklarıma yetemiyorum” düşüncesi ise en çok yer edinen ve sizi en çok yaralayan düşünce olabilir. Şunu duymanız çok önemli: Siz kötü bir ebeveyn değilsiniz. Şu anda ruhsal olarak çok fazla yük taşıdığınız bir süreçten geçiyorsunuz ve bu, sizin çocuklarınıza olan sevginizi, sorumluluğunuzu ya da iyi anne olma niyetinizi azaltmıyor. Bazen sadece tükenmiş oluyoruz ve yardım ihtiyacımız oluyor. Bu çok insani.
Yardım alma konusunda yaşadığınız maddi zorlukları da anlıyorum. Ancak yine de yalnız olmadığınızı bilmenizi isterim. Pek çok belediyenin sosyal destek merkezlerinde psikolojik danışmanlık hizmetleri bulunabiliyor. ALO 182 üzerinden devlet hastanelerinden psikiyatri randevusu alınabiliyor. Ayrıca bazı üniversitelerin psikoloji bölümleri, süpervizyon altında ücretsiz danışmanlık hizmeti veriyor. Küçük bir araştırmayla sizin yaşadığınız ilde böyle imkanlar olup olmadığını öğrenebilirsiniz.
O anları biraz daha yönetilebilir hale getirmek için birkaç küçük teknik de önerilebilir:
5-4-3-2-1 Egzersizi: Taslakta da yer alan bu egzersiz, anın farkındalığını artırmaya ve zihni “şu an buradayım” haline taşımaya yardımcı olur. Kaygı zihni geleceğe fırlatır—bu egzersiz ise sizi yeniden “şimdiye” döndürür.
Kendinize izin verin: Bir duyguyla savaşmak yerine onu fark etmek ve adlandırmak—örneğin “şu an korku hissediyorum, geçici bir duygu” demek—bazen en etkili yoldur. Zihninize bu hisle kalmanın da mümkün olduğunu hatırlatmak, duyguyu yönetmekte ilk adımdır.
Gevşeme nefesleri: Burnunuzdan 4’e kadar sayarak nefes alın, 4’e kadar sayarak tutun, sonra 4’e kadar sayarak verin. Bu tür kontrollü nefes, sinir sistemini yatıştırmaya destek olur. Günde birkaç kez tekrar etmek fayda sağlar.
Sevgili danışanım, bu duygu ve düşüncelerle tek başına baş etmeye çalışmak çok yorucu, bunu görüyorum. Ama şu anda bu süreci yazıya dökmeniz, yardım istemeniz, yaşadıklarınızı açıkça ifade etmeniz bile büyük bir adımdır. Bu yaşadıklarınızı küçümsemek, bastırmak yerine anlamaya çalışmak, kendi iç dünyanızı dinlemekle başlayan bir süreçtir. Lütfen kendinize karşı biraz daha nazik ve anlayışlı olun.
Bu süreçte yakınlarınızdan veya bir uzmandan destek almaktan lütfen çekinmeyin.
Cevabımın faydalı olmasını umuyor, sağlıklı günler diliyorum.
Değerlendirilmesini istediklerinizi yeni bir soru ile sorabilirsiniz.
Psikolog Aysel Kacak
Çok güzel ve açılacayi şekilde yazdığınız için teşekkür ederim 🥰