Takıntılı olmaktan nasıl kurtulurum
Bir kıza takıntılıyım ve istemiyorum o kızı bizden olmayacağına adım kadar eminim değişkenlik gösteriyor sanırım beni manipüle ediyor bu manipüleden nasıl kurtulurum. Aslında kızı seviyorum ama ne istediğini kendiside bilmiyor. Ayrılıyorum ama belli bir süre sonra yeniden barışıyoruz ne nasıl ilerliyor anlamıyorum bu ilişki tam olarak Ekim ayında 7sene yi doldurmuş olacak bu ilişkide kendimi nasıl koruyabilirim desteğinize ihtiyacım var iyi günler
Bu soru 22 Mayıs 2025 12:37 tarihinde Psikolog Betül Canbel tarafından cevaplandı.
- Paylaş:
Merhaba Sevgili Danışan,
Sorunu büyük bir dikkatle okudum. Yazdıkların, yalnızca bir ilişkide yaşanan gelgitlerden değil; aynı zamanda senin iç dünyandaki dalgalanmalardan da izler taşıyor. Birini hem seviyor olmak hem de onunla olmanın sana zarar verdiğini hissetmek, bir insanın en büyük iç çatışmalarından biridir. Hele ki bu ilişki yıllar süren bir geçmişe sahipse, duyguların daha da derinleşmiş, ayrılmak daha zor hâle gelmiş olabilir. Ancak şunu da fark ediyorsun: Bu bağ seni tüketiyor, zihinsel enerjini yoruyor, hatta zaman zaman kendinden şüphe etmene neden oluyor. Ve bu noktada farkındalıkla “nasıl kurtulurum” diye sorman, çok değerli bir içsel uyanışın işaretidir.
Bir ilişki içinde sürekli tekrar eden ayrılıp barışma döngüsü, genellikle bağlanma stilinizle ilgilidir. Özellikle ilişkisel takıntılar, kaygılı bağlanma stiline sahip bireylerde sık görülür. Karşındaki kişinin tutarsız davranışları, sana sevgi verip sonra geri çekilmesi, seni hem duygusal olarak bağlı tutar hem de zihninde “beni gerçekten seviyor mu, yoksa kullanıyor mu?” sorusunu sürekli tekrar ettirir. Bu, bir noktadan sonra “manipüle ediliyorum” duygusuna evrilir. Burada haklısın, çünkü manipülasyon her zaman karşı tarafın kötü niyetli olmasıyla ilgili değildir; bazen kişi kendi ne istediğini bilmediği için, seni de duygusal bir çalkantıya sürükler. Özellikle karşındaki kişi sınırlarını net çizemiyorsa, seni sürekli “belirsizlikte” tutuyorsa, bu duygusal olarak seni bağımlı hâle getirir.
Takıntılı düşünceler genellikle bir duygunun işlenememiş, çözümlenmemiş hâlidir. Yani senin zihninde sürekli bu kişiyi düşünmen, “neden olmuyor, neden bu kadar istiyorum?” diye sorgulaman, aslında kalbinin hâlâ çözülmemiş bir duygunun içinde kalmasındandır. Takıntılı düşünce yapısında zihin bir cevaba değil, duygusal bir rahatlamaya ulaşmaya çalışır. Ama bu cevabı karşı taraf veremez, bu rahatlamayı sadece sen kendi içsel dönüşümünle sağlayabilirsin.
Bu noktada kendini koruyabilmen için bazı içsel adımları atman gerekiyor. Öncelikle, kendine şunu sorman önemli: Bu ilişkide bana iyi gelen ne var? Bana zarar veren ne var? Bu iki sorunun cevabını bir kağıda yazmanı öneririm. Çünkü düşünmekten çok yazmak, zihinsel karmaşayı somutlaştırır ve seni daha objektif yapar. Genellikle bu tür ilişkilerde, bir kişinin seni nasıl hissettirdiği değil, onunla ilgili zihninde yarattığın “potansiyel”e tutunuruz. Yani onu değil, onun olabileceği kişiyi seversin. Gerçekten yaşadığın ilişki seni destekliyor mu, yoksa sadece alışkanlık mı? Bu sorulara dürüstçe cevap vermek, takıntı döngüsünden çıkmanın ilk adımıdır.
İkincisi, kendine duygusal bir alan açmalısın. Bu kişiyle duygusal bağını kesmeden önce, zihninde ve kalbinde ona ne kadar yer açtığını fark etmelisin. Gün içinde kaç kere aklına geliyor, mesaj atma isteğin kaç kez uyanıyor, sosyal medyada onu kontrol etme dürtüsü kaç kere oluyor? Bu dürtülerin farkında olmak, onları yönetebilmenin ilk adımıdır. Her geldiğinde kendine “şu an neden bu dürtü geldi?” diye sorman, zamanla düşüncelerinin esiri olmak yerine gözlemcisi olmanı sağlar.
Üçüncüsü, bu ilişkide senin sınırların nerede başlıyor, nerede ihlal ediliyor? Onun geri döndüğünde seni nasıl ikna ettiği, seni hangi cümlelerle kalmaya zorladığı ve senin neden “evet” dediğin çok önemli. Çünkü burada yalnızca onun davranışları değil, senin onun karşısında nasıl bir savunmasızlık gösterdiğin de bu döngüyü besliyor. Bazen geçmişte değer görmemiş bir çocuğun iç sesiyle “bir gün gerçekten beni sevecek” umuduna tutunuruz. Ve bu umut, gerçek sevgiden daha güçlü olur. Bu umudu fark etmek ve gerçekle yüzleşmek, takıntılı bağları çözmenin en güçlü yollarından biridir.
Ayrıca takıntılı ilişkilerde en sık gözlenen durumlardan biri de “duygusal açlık”tır. Eğer geçmişinde yeterince sevilmediğini, değerli görülmediğini, duygularının önemsenmediğini hissettiğin bir dönem varsa – özellikle çocuklukta – bir yetişkin olarak sevgiye olan ihtiyacın “gereğinden fazla” yoğunlaşabilir. Bu yoğunluk, seni daha fazla vermeye, daha fazla çabalamaya, daha fazla beklemeye iter. Böylece sevgiye değil, onun bir gün vereceği sevgiye bağımlı olursun. Oysa sağlıklı bir ilişkide sevgi karşılıklı ve dengelidir. Tek taraflı çaba, karşılıksız sabır ve belirsizlikte beklemek, sevgi değil duygusal fedakarlıktır.
Tüm bunlarla birlikte, sana önerim şu olur: Bu ilişkiyle ilgili şu an bir karar vermek zorunda değilsin. Ama bu ilişkiyi yeniden yapılandırmak, yeniden değerlendirmek zorundasın. Artık 7 yıl olmuş ve bu sürede oluşmuş alışkanlıklar, umutlar ve belki de pişmanlıklar var. Ancak geçmişe olan bağın geleceğini gölgeliyorsa, bu bağı artık “anlamlandırarak” çözmelisin. Bu da ancak duygusal netlikle olur.
Bu süreçte kendini desteklemenin en etkili yollarından biri bir uzmandan psikolojik destek almaktır. Çünkü bazı ilişkisel döngüler, bireysel çabayla çözülemeyecek kadar köklenmiş olabilir. Bir uzmanın objektif rehberliğiyle hem kendini daha iyi tanıyabilir, hem de bu ilişkinin seni nasıl şekillendirdiğini fark edebilirsin. Böylece “onun beni manipüle etmesinden nasıl kurtulurum?” değil, “ben neden manipüle edilmeye izin veriyorum?” sorusuna odaklanabilirsin. İşte bu da seni özgürleştirecek asıl sorudur.
Sevgili danışan, seni en çok zorlayan bağlar, sana en çok şeyi öğreten bağlar olabilir. Bu ilişki seni neye dönüştürüyor, hangi duygularını besliyor ve hangi taraflarını yok saymana sebep oluyor, bunları fark ettiğinde kendine vereceğin kararlar da daha sağlamlaşacak. Kendi iç sesini bastırmadan, ama o sese körü körüne de bağlanmadan, dengeyle hareket etmen mümkün. Lütfen unutma: Sevgi kendini yok sayarak değil, kendine saygı duyarak yaşanır.
İstersen bu süreçte duygularını daha derinlemesine ele almak için yeni bir soru oluşturabilir ve bu ilişkiyi daha yakından birlikte değerlendirebilirsin. Unutma, seni anlamak ve desteklemek için buradayız.
Umarım cevabım faydalı olmuştur. Değerlendirilmesini istediğin farklı bir soru veya aklına takılanları sorabilirsin.
Sevgiler,
Psikolog Betül Canbel