Tekrar barışılan ilişki ve sonrası
Merhaba.Sevgilimle ayrılıp 2 hafta sonra tekrar barıştığımızı söylemiştim. Son zamanlarda birbirimize hiç iyi davranmadık. 4-5 aya kadar kavga ettik.İlgisi azaldıkça hırçınlaşıyordum.Kavga ederdik ama sonra cok cabalardi her seyi yapardi..
Çünkü bana çok yoğun ilgi veriyordu sonra iş yoğunluğundan veya aldatma olayını kendi içinde halletmeye çalıştığından dolayı kötü olduğunu enerjisinin bu kadar olduğunu.söylemişti. Benim onu aldatma olayım oldu ilişkinin başında.Çokta pişmanım.Hatamı telafi etmek için elimden geleni yaptım.Yine olsa ne isterse yaparım.1 sene boyunca beni affettiğini,yanımda olacağını söyledi.Suçluluk duygusundan o çıkardı beni.
O yardım etti.Aldattığım süreçte ona iltifatlar etmiyordum.Kavgalardan sonra güzel sözler söylememeye başlamıştım ve bundan dolayı tetiklendiğini beni affedemediğini söyledi.Yerle bir oldum.Dünyam başıma yıkıldı.Çok kavga ettiğimiz için(ki kaygılı bağlanmaya sahibim)onu bezdirdim.Ayrılma diyordu ayrılıyordum o düzeltsin diye.Tabikide yanlış bir yol izledim.İlk başlarda benim için çok çabaladı.Son zamanlarda artık benden soğumuş ve beni sevmiyor gibiydi. Eskiden Kötü olduğumda telefonu iyi olana kadar kapatmazken o zamanlar kapatmaya başlamıştı.Ya da çok kıskanç bir insan olmasına rağmen sen başka biriyle olsan ben çok mutlu olurum demişti.Sen evlensen ben başkasını bulurum demişti bir seferde.Bunlar benim içimde alev gibi yanıyor.Hiç beklemediğim insandan gelmişti bu sözler.
Ayrılığımızın yüzde sekseninin benim aldatmam olduğunu söyledi.Ben sonra onu tekrar aradım ve ağladım çabalayacagim dedim her şeyi yapacağım ben seni cok seviyorum dedim.Kabul etti..Ama bir akşam görüntülü konuşurken onun aldığı papatyalı tokayı kırdım.(yine ilgisizdi ve benim aldatmam yüzünden olduğunu düşünüp suçluluğum tavan yaptı)Kırdığım parçayla kolumu çizdim.Hala izi duruyor.Benim çabaladığım zamanlarda hala umursamaz davranmaya devam ediyordu.Onu aradım.Bana hep böyle değersiz mi hissettireceksin dedim.Tam olarak hatırlamıyorum ama benim üzülmemem için bitmesi gerektiğini söyledi.O gün dünyam başıma yıkıldı.Hayatımda hiç bu kadar kötü hissettiğimi hatırlamıyorum. Annem yazmış ve beni engellemesi gerektiğini onu zaten hiç istemediğini söylemiş.
Engelledi beni.Annem 2 gün sonra engeli bünyemin kaldırmadığını söylemiş ama kaldırmamış. 2 hafta sonra aradı.Barıştık. Kendime daha kötü bir şey yapacağımdan korktuğunu söyledi.Şuan onunla ilişki yaşıyoruz ama ben arada konuşurken onun yaptıklarını söyleyip ona nasıl güvenebileceğim konusunda ağlıyorum.Mesela neden benim o kadar üzüldüğümü bildiğin halde engeli kaldırmadın neden diyorum.Gurur ve hata yaptigini soyluyor.Neden gurur yaptigini hatirlamadigini söylüyor.Beni önemsemediği sevmediği çıkarımına varıp daha da hırpalıyorum kendimi.Oda beni toparlamaya çalışıyor.Suçluluk ve ayrılık duygusu bedenime yansıyor.Her yerim yanıyor.Nefesim daralıyor.İlaçta kullanmama rağmen.Evet yeni bir sayfa açtık ama ben çok kırgınım.Arada söyleyip ağlamam ilişkiyi zedeler mi?Psikolojik destek alamıyorum.Çok pahalı.Ücretsiz yerlerde dolu hep.Ben onu çok seviyorum ama her gün çok yoğun duygular yaşıyorum neden bilmiyorum nasıl baş edeceğimi bilmiyorum ne olur yardım edin.Ben her gün ağlıyorum.
Bu soru 8 Temmuz 2025 12:01 tarihinde Psikolog Betül Canbel tarafından cevaplandı.
- Paylaş:
Merhaba Sevgili Danışan,
Öncelikle yaşadığınız duygusal yoğunluk, ilişki içindeki kırılmalar ve suçlulukla harmanlanan bu süreçte destek aramanız çok kıymetli. Anlattığınız deneyim, yalnızca bir ilişkinin evrelerinden ibaret değil; aynı zamanda kendinizle, değerinizle ve güven duygusuyla verdiğiniz büyük bir sınav. Bu süreçte hem kendi hislerinizi taşımaya çalışıyor hem de partnerinizin duygularına, tavırlarına karşılık veriyorsunuz. Bu kadar yoğun duyguların arasında kaybolmuş gibi hissetmeniz, anlam veremediğiniz bedensel belirtiler yaşamanız ya da zihninizin sürekli aynı noktaları tekrar tekrar düşünmesi bu nedenle oldukça anlaşılabilir. Sizi anlamaya, yargılamadan yaklaşmaya çalışacağım. Çünkü burada her şeyden önce bir insan olarak acı çekiyorsunuz ve bu acıya profesyonelce, empatik bir yerden eşlik edilmesi çok önemli.
İlişkiniz boyunca sıkça yaşanan tartışmalar, aldatma sonrası oluşan güven zedelenmesi, sizin değişmeye, telafi etmeye çalışmanız, partnerinizin giderek soğuyan tutumları ve ayrılıklarla tekrar barışmalar… Bunların hepsi duygusal iniş çıkışlara neden olmuş. Bu duygusal salınımlar içinde kaygılı bağlanma stilinizin de tetiklendiğini görüyorum. Kaygılı bağlanan bireyler genellikle sevgiye çok fazla ihtiyaç duyar, karşı tarafın ilgisini bir “varlık-yokluk” gibi yaşar. Bu da ilişkideki olumsuzluklar karşısında yoğun duygular, terk edilme korkusu, kendini suçlama gibi tepkilere neden olur. Siz de partneriniz ilgisini çektiğinde rahatlayıp huzur buluyor, ancak ilgisi azaldığında aşırı stres, öfke ve suçluluk hissediyorsunuz. Bu döngü aslında sizin hem ilişkiye daha çok tutunmanıza hem de kendi sınırlarınızı ihlal etmenize neden olmuş olabilir.
İlişkinin başında yaşanan aldatma olayı çok kırıcı olsa da siz bunun farkına varmış, pişman olmuş ve bunu telafi etmek için ciddi çaba göstermişsiniz. Ancak partnerinizin, bu olaydan sonra yaşadığı güven kaybını sağlıklı şekilde işlememesi ve sizin bu konuda sürekli suçluluk duymanız, ilişkinin dengesini daha da bozmuş. Unutmayın, bir hata affedildiğinde onunla ilgili tekrar tekrar cezalandırılmak ya da her davranışın ona bağlanması hem sizi hem ilişkiyi yıpratır. Aldatma bir süreçtir ve onarımı da sadece pişmanlıkla değil, karşılıklı güven inşası ve açık iletişimle mümkündür. Ama sizde bu süreç bir “suçlu-suçsuz” ikiliğine dönüşmüş gibi görünüyor. Partneriniz zamanla ilgisini azalttığında, siz bu ilgisizlikle kendi değerinizi sorgulamaya başlamışsınız. Belki de “ben zaten hata yaptım, bana böyle davranması normal” diyerek yaşadığınız değersizlik hislerini haklılaştırmaya çalışmışsınız.
Bedeninizin de bu duygusal yükü kaldıramadığı çok açık. Kol kesmek, nefes darlığı yaşamak, ağlamakla günleri geçirmek… Bunlar aslında içsel acının dışa vurumudur. Bir yandan zihniniz “onunla olmayı sürdürmeliyim çünkü seviyorum” derken, diğer yandan “bu kadar acı içinde bir ilişki ne kadar sağlıklı olabilir?” sorusu zihninizin arka planında sürekli çalıyor. Bedeninizin verdiği bu tepkiler aslında sizi duyurmaya çalışan sessiz çığlıklardır. Bu kadar yoğun suçluluk, öfke, korku, terk edilme kaygısı ve değersizlik hissiyle baş etmeye çalışırken yalnız kalmanız da duygusal yükünüzü daha da ağırlaştırmış.
Partnerinizin sizi engellemesi, annenizle olan iletişimleri, sizi toparlamak yerine cezalandırmayı seçmesi, sizi sevmemesinden değil, belki de kendi yetersizlik duygularıyla baş edememesinden kaynaklanıyor olabilir. Ancak bu, sizi bu şekilde yalnız bırakmasını haklı çıkarmaz. Sağlıklı bir ilişkide, bireyler birbirine karşı duyarlı, açık, empatik ve yapıcı olmalıdır. Oysa sizin ilişkinizde tepkisel, kopuk, bağıran ve cezalandıran bir iletişim dili hâkim. Barıştıktan sonra dahi güven duygunuz yerine gelmemiş çünkü bu yaşadıklarınızı içinize atmak yerine onunla dürüstçe paylaştığınızda, karşınızda sizi duygusal olarak tutan bir duruş bulamıyorsunuz.
İlişki içindeki bu duygusal iniş çıkışların yanı sıra, sizin kendilik değerinizle ilgili sıkıntılar yaşadığınız da görülüyor. Kaygılı bağlanma stiline sahip bireylerde sıklıkla görülen “yeterince iyi değilim, değerli değilim” düşünceleri, ilişkinin her krizinde daha da derinleşir. Partnerinizin ilgisini çekmek için kendinizi değiştirme, telafi etme, sınırlarınızı ihlal etme eğiliminde bulunmanız da bu inançların bir sonucu olabilir. Ama bilin ki değerli olmak için bir başkasına kendinizi kanıtlamanıza gerek yok. Bu değeri içinizde inşa etmediğiniz sürece, bir başkasının onayı ya da sevgisiyle kendinizi iyi hissetseniz de bu his geçici olur.
Bu noktada size bazı önerilerde bulunmak istiyorum. Öncelikle, duygularınızı bastırmayın. Ağlamanız, acı çekmeniz, kendinizi kötü hissetmeniz çok normal. Ancak bu duyguların sizi yönetmesine izin vermeyin. Her ağladığınızda, kendinize “Ben bu acının içindeyim çünkü bu ilişki beni zedeledi ama bu geçici” demeye çalışın. Duygular geçicidir, siz ise kalıcısınız. Bir duyguyu yaşamak onu onaylamak değildir ama bastırmak da onu yok etmez.
İkinci olarak, suçluluk duygusu ile sevgi duygusunu birbirinden ayırın. Partneriniz size “ben artık sevgimi böyle gösteriyorum” dediğinde, siz kendinizi değersiz hissediyorsanız bu sevgiden çok, bir cezanın sürdürülmesidir. Suçluluğunuz sizi değiştirmeye değil, kendinizi aşağılamaya götürüyorsa bu sürdürülebilir bir iyileşme değildir. Siz ne kadar geçmişte hata yapmış olsanız da, tekrar eden cezalandırılmayı hak etmiyorsunuz. Affedildiyse affedilmiştir. Affedilmediyse bu ilişki yeni bir zemine oturtulmamış demektir.
Üçüncü olarak, partnerinize karşı bu kırgınlıklarınızı tekrar tekrar dile getirmenizin ilişkiyi zedeleyip zedelemediği konusunda duyduğunuz kaygı da çok anlaşılır. Ancak duygular bastırıldığında daha fazla patlar. Siz eğer bu ilişkiyi sürdürmek istiyorsanız, partnerinizle güvenli ve dürüst bir iletişim kurabilmek zorundasınız. Ama her konuşmanız tartışmaya, her tartışma suçlamaya dönüşüyorsa bu ilişkinin zemini hala kırık demektir. Bu yüzden duygularınızı ifade etmenin yolu suçlama değil, duygunuzu sahiplenerek paylaşmak olmalıdır. “Sen bana bunu yaptın” yerine “Bunu yaşayınca kendimi değersiz hissettim ve güvenim sarsıldı” gibi ifadeler, hem sizi anlatır hem de karşı tarafı savunmaya geçirmeden duyulmanızı sağlar.
Son olarak, psikolojik destek alamadığınız için çaresiz hissettiğinizi belirtiyorsunuz. Bu konuda çeşitli üniversitelerin psikolojik danışmanlık merkezleri, belediyelerin ücretsiz psikososyal destek hatları ya da online gönüllü terapist ağları gibi seçenekleri araştırmanızı öneririm. Destek almanız, bu süreçte duygularınızı daha sağlıklı yönetmenize ve kendinize yeniden bağlanmanıza yardımcı olacaktır.
Unutmayın, yeniden sevebilmek, yeniden güvenebilmek ve yeniden umut edebilmek mümkündür. Ama bu, önce kendinizi sevmekle başlar. Kendinize acıyan değil, kendinize sahip çıkan bir yerden bakmayı öğrenirseniz, hem bu ilişkinin nereye evrileceğini daha sağlıklı değerlendirebilir hem de kendinize karşı daha şefkatli olabilirsiniz. Kendinize şu soruyu sormanızı isterim: “Ben bu ilişkide kendimi iyileştiriyor muyum, yoksa kaybediyor muyum?” Bu sorunun cevabı, sizin duygusal ihtiyaçlarınıza da ışık tutacaktır.
Umarım cevabım faydalı olmuştur. Değerlendirilmesini istediğiniz farklı bir soru veya aklınıza takılanları yeni bir soru oluşturarak bizlere iletebilirsiniz.
Sevgiler,
Psikolog Betül Canbel