Psikoloji

Uzak mesafe ilişkim

Gizli Kullanıcı6 Mayıs 2025 08:44

(Betül Canbel) Bazen "Benim mi beklentim çok yüksek?" diye kendimi suçluyorum. Ama geçmişte yaşananlar, bir geleceğimiz olması durumunda yaşanacak zorluklar sonucunda çektiğim sıkıntılara değecek bir hayat istememe sebep oluyor. Karakter olarak çok kırılgan, çok duygusalım; çok da güçlü bir karakter değilim. Kendimi böyle tanımlayıp Mustafa ile bir gelecek kurma adımı atmam durumunda, çok daha güçlü olmalıyım ve duygularımı kontrol edebilmem gerekiyor. Ailem çok da gönülden onay vereceğini sanmıyorum. Ablamın durumu, bizim tanışma şeklimiz, birbirimizi çok az görmemiz... Beni bile, Mustafa’yı çok sevmeme rağmen, korkutuyorken; ailem haklı olarak karşı durmak isteyecek. Ben içimdeki şüpheleri, korkuları aileme yansıtırsam, onları ikna etmem belki de imkansız olacak. Sorduğunuz sorulara cevap verecek olursam: 1. Mustafa ile mutlu olabilecek miyim? Mustafa ile mutlu olurum. Evlilik zor, evet, ama Mustafa ile birbirimizin yanında olup bunu aşacağımızı düşünüyorum. Ama tek sorumluluk evliliğin zorluğu değil. Mustafa ile mutlu olmak yetmiyor; Mustafa'nın 29 yıldır yaşadığı hayatta olabilir miyim, bilmiyorum. Kendi ailemden kilometrelerce uzağa gidip onun ailesiyle yakın olmak, beni büyüten, emek veren aileme haksızlıkmış gibi geliyor. Ne kadar iyi olsalar bile, ailemi bırakmış olmamın yükünü hissediyorum. Buradaki arkadaşlarımı, akrabalarımı, sevdiklerimi bırakıp Mustafa’nın sevdikleriyle tanışmak yine yük gibi. Ayrıca, evlilik borçlarının hepsini biz yükleneceğiz. Bize destek olacak pek kimse yok. Bu borçlar evlendikten sonra ödenecek. Nasıl ödenecek? Ben hayatımda hiç zorluk görmedim, maddi olarak sıkışmadım. Peki ya ödemekte zorlanırsak? Para bizim huzurumuzu bozarsa? Babasını kaybetti. Mustafa, bir elinin her zaman annesinin üstünde olmasını istiyor, haklı olarak. Ya annesi ve benim aramdaki dengeyi ayarlayamazsa? 2. Eğer ayrılırsak, bunu sağlıklı bir şekilde başarabilir miyim? İçimde her zaman, vermediğimiz çabanın pişmanlığı olacağına eminim. İleride başka biriyle evlenirsem, Mustafa’nın anlayacağı, destek olacağı bir konuda yalnız kalırsam, "Mustafa olsa nasıl bir hayatım olurdu?" diye düşüneceğim. Mustafa benim ilk aşkım, çocukluğum. Onu unutmam mümkün mü? Belki kalbimdeki derin bağ azalır ama insan, herkes karşındayken yanında duran tek kişiyi unutabilir mi? 3. Gerçekten bu ilişkiyi sürdürebilmek için neye ihtiyacım var? Bu sorunun cevabını bilmiyorum.

Bu soru 6 Mayıs 2025 11:46 tarihinde Psikolog Betül Canbel tarafından cevaplandı.

  • Cevaplandı

  • Paylaş:

Merhaba sevgili danışan,


Yazdıkların, bir ilişkiden çok daha fazlasını anlatıyor. Bu satırların her biri, senin hem sevgiye hem de hayata dair taşıdığın derin sorumluluk duygusunu, içsel çatışmalarını, aileye bağlılığını, korkularını ve değer verdiğin şeyler uğruna gösterdiğin çabayı yansıtıyor. Sadece bir kişiye âşık olmanın değil, aynı zamanda o kişiyle bir hayat kurmaya çalışmanın ne kadar çok katmanı olduğunu ortaya koyuyorsun. “Mustafa’yı çok seviyorum ama…” ile başlayan her cümle, senin sadece duygularınla değil, mantığınla, değerlerinle, hayat tecrübelerinle ve geleceğe dair kaygılarınla da hareket ettiğini gösteriyor. Ve tüm bu karışıklık içinde, “Benim mi beklentim çok yüksek?” diye kendini sorgulaman, aslında bir yerlerde hissettiğin yalnızlıktan, yük hissettiğin seçimlerden ve hayatın sana bıraktığı ikilemlerden kaynaklanıyor olabilir.


Şunu en başta söylemek gerekir: Hayatından birini seçmek sadece kalbinle verilecek bir karar değildir. Evet, aşk çok güçlü bir duygu. Ama senin de çok yerinde bir şekilde fark ettiğin gibi, “Mustafa ile mutlu olurum” demek, “Mustafa ile yaşadığım her şeyi göğüsleyebilirim” demekle aynı şey değil. Bu çok önemli bir ayrım. Sevgi bir bağ kurar ama o bağın içinde yaşamak için gereken şey, sadece hisler değil; aynı zamanda ortak hedefler, benzer yaşam tarzları, aileye dair ortak değerler, sorumluluk paylaşımı ve en önemlisi, birlikte zorluklarla başa çıkma kapasitesidir. Sen bu kapasitenin yalnızca kendinde olması gerektiğini hissediyorsun gibi. “Daha güçlü olmalıyım”, “Duygularımı kontrol etmeliyim”, “Bu ilişkiyi ben sürdürmeliyim” cümlelerinin alt metninde, sanki bu ilişkinin yükünü tek başına sırtlaman gerekiyormuş gibi bir inanç var. Oysa bir ilişki iki kişiyle yaşanır ve iki kişinin de duygusal, maddi ve manevi anlamda eşit düzeyde emek vermesi gerekir. Senin hissettiğin kırılganlık, güçsüzlük ya da karar verememe hali; bu yükün sana fazla geldiğini gösteriyor olabilir.


Kendini “çok duygusal, çok kırılgan ve çok güçlü olmayan biri” olarak tanımlıyorsun. Ama bu tanımın ardında çok güçlü bir içgörü, cesaret ve farkındalık var. Kendini olduğu gibi görmek, kabul etmek ve buna rağmen hayatta ne yapabileceğini sorgulamak, aslında sandığından çok daha güçlü biri olduğunu gösteriyor. Güç, sadece dayanıklı olmakla ilgili değildir; aynı zamanda duygularını anlayabilmek, korkularını inkâr etmeden onlarla yüzleşebilmek ve en önemlisi sevgiye rağmen mantıklı düşünmeyi sürdürebilmektir. Sen bu üçünü de yapıyorsun. Belki de mesele senin güçlü olup olmadığın değil, bu ilişkiyi ayakta tutmak için ne kadar daha güçlü olman gerektiğini düşünmen. Ve bu da haklı olarak seni korkutuyor.


Ailenin bu ilişkiye nasıl yaklaşacağına dair duyduğun endişe çok yerinde. Çünkü sen, ailenle olan bağını sadece sevgi değil, aynı zamanda sadakat üzerinden kurmuşsun. Onları bırakmak, özellikle tanımadıkları bir kişi için hayatındaki köklü bağlardan vazgeçmek, senin için bir haksızlık gibi geliyor. Bu sadece fiziki bir uzaklık değil, manevi bir ayrılık gibi hissediliyor. “Onlar bana yıllarca emek verdi, ben şimdi onların yanından ayrılıp başka bir hayat kurarsam vefasızlık etmiş olur muyum?” sorusu aslında senin bu ilişkiye değil, hayatına dair değer yargılarını da sorguladığını gösteriyor. Ama burada unutmaman gereken şey şu: Hayat bazen yeni kararlar almayı gerektirir. Bu kararlar, her zaman herkesin onayladığı kararlar olmayabilir. Önemli olan bu kararı verirken iç sesinle ne kadar barışık olduğundur. Şunu sormalısın kendine: “Ben bu kararı verdiğimde içimde bir huzur hissedecek miyim? Yoksa sadece mecbur kaldığım için mi bir yolu tercih ediyorum?” Eğer iç sesin sana huzur değil, korku fısıldıyorsa, belki de biraz daha düşünmen gerekiyordur.


Evlilikle ilgili ekonomik endişelerin çok gerçekçi ve çok insani. İlk kez maddi olarak sıkışabileceğin bir hayatın içine girmek, bugüne kadar alışık olmadığın bir şey. Bu da seni “Ben buna hazır mıyım?” sorusuna götürüyor. Dikkat et sevgili danışan, sen aslında “Mustafa’ya hazır mıyım?” değil, “Bu hayata, bu sorumluluğa, bu yalnızlığa, bu mücadeleye hazır mıyım?” diye soruyorsun. Çünkü ilişki yalnızca bir sevgi bağı değil, aynı zamanda bir yaşam modeli seçimi. Aşkın olduğu yerde mücadele kaçınılmazdır. Ama mücadele ederken yalnız kaldığını hissetmek, sevdiğin kişiyi bile sana uzaklaştırır. O yüzden kendine şu soruyu da sormalısın: “Ben bu mücadelede Mustafa’nın benim yanımda olacağına, bana destek olacağına, beni yalnız bırakmayacağına ne kadar inanıyorum?” Eğer bu soruya cevabın net değilse, bu ilişkiye dair belirsizliklerin sadece senin korkularından değil, Mustafa’nın davranış biçimlerinden de kaynaklanıyor olabilir.


“Eğer ayrılırsak sağlıklı bir şekilde başarabilir miyim?” soruna geldiğimizde ise cevap yine çok insani bir yerden geliyor: “Onu unutmam mümkün mü?” Elbette ki hayır. Unutmak hiçbir zaman hedef olmamalı. Onunla yaşadıkların, paylaştıkların, seni büyüten anılar olarak kalacak. İlk aşk her zaman kalpte bir iz bırakır. Ama iz bırakmak, senin ilerlemeni engellememeli. “İleride başka biriyle evlenirsem, bir konuda yalnız kalırsam, Mustafa olsa ne olurdu diye düşünürüm” demen, aslında bir yas sürecine hazırlanış gibi. Bu çok olgun bir farkındalık. Hiçbir sevgi, hatırlanmadan silinmez. Ama bazen insan, en çok sevdiği kişiyi bile ardında bırakmak zorunda kalabilir; çünkü hayat bazen sevginin yetmediği zorluklar çıkarır karşına.


Son olarak, “Gerçekten bu ilişkiyi sürdürebilmek için neye ihtiyacım var?” sorusuna “Bilmiyorum” demen, aslında bildiğin ama kendine itiraf edemediğin şeylerin bir yansıması olabilir. Belki de bu ilişkiyi sürdürebilmek için sadece sevgiden değil, sağlam bir temelden, gerçeklikten, destekten, huzurdan ve birlikte alınmış kararlardan beslenmeye ihtiyacın var. Belki de seni “Bilmiyorum” demeye iten şey, tüm bunların eksikliğini hissetmen.


Sevgili danışan, sen sevdiğini kaybetmek istemeyen ama kendi varlığını da göz ardı edemeyen çok değerli ve hassas bir insansın. Bu ikilemi yaşayan her insan gibi kararsızlıklarının ortasında bir yol arıyorsun. Sana önerim, artık bu yolu “ilişkiyi kurtarmak için mi, yoksa kendini kaybetmemek için mi seçtiğini” daha net sorgulaman. Birlikte yol almak isteyen iki kişi birbirine sadece sevgi değil, denge, çaba ve dürüstlükle de yaklaşmalı. Belki de bu noktada, Mustafa ile açık, net ve dürüst bir konuşma yapman gerekiyor. Gelecek hayallerinizi, ailenizi, ekonomik gerçeklerinizi, birlikte nasıl bir hayat yaşayacağınızı konuşmak, bu ilişkinin sürdürülebilir olup olmadığını gösterecektir. Unutma, bir şeyden vazgeçmek her zaman kaybetmek değildir. Bazen kendini korumak, en büyük kazançtır. Ve ne olursa olsun, sen sevgiye layık, kararlara güçle yaklaşan ve iç sesine kulak verebilen birisin.


Umarım cevabım faydalı olmuştur. Değerlendirilmesini istediğin farklı bir konu veya aklına takılanları sorabilirsin.


Sevgiler,

Psikolog Betül Canbel