Yas sürecinde miyim yoksa takıntılı mıyım
Merhabalar ben yakın zamanda ilişkimi bitirdim zaten bitmesi gereken bir ilişkiydi evet canımı acıttı bitmesi iknar ettim geri dönmek istedim kabullenmek istemedim bi depresyon süreci de oldu ama şu an daha kabullenmiş durumdayım ya da değilim bilmiyorum onunla ilgili en ufak bir şey gördüğümde hatırladığımda içimde derin bir acı hissediyorum sanki o yara hiç kapanmayacak gibi hep çok canımı yakacak gibi bitmesi gerekiyordu bitmeseydi bana ayıp olacaktı bitirdiğim için pişman değilim ama pişman olup geri dönsün isterim ya da ne bileyim beni özlesin istiyorum çabalasın istiyorum ama tüm bunlara rağmen affetmeyecegimi de biliyorum ama canım bazen çok yanıyor ya ve geri döndü de gelip yazdi ben uzaklaştım sonra gelip bana yeni biriyle buluşacam dedi kıskanmam için söyledi galiba o an umrumda olmadı ama sonrası aklımdan hiç çıkmadı hep onu düşündüm acaba doğru muydu diye o hayatına devam ediyor ama ben takılı kalmış gibiyim asla tekrar beraber olmak istemiyorum ama istemiyor oluşum da canımı çok yakıyor ya bu durum normal midir iyileşme yas sürecinin neresindeyim ben
Bu soru 11 Haziran 2025 11:16 tarihinde Psikolog Betül Canbel tarafından cevaplandı.
- Paylaş:
Merhaba Sevgili Danışan,
Sana bu cevabı yazarken içindeki karmaşayı, içsel gelgitlerini ve yüreğinde taşıdığın derin acıyı anlıyorum. Yazdıkların, bitmiş bir ilişki sonrası içinde yaşadığın o içsel çarpışmanın çok doğal ve insani bir yansıması. Çünkü bir ilişki yalnızca birinin hayatımızdan çıkması değildir; aynı zamanda onunla kurduğumuz hayallerin, beklentilerin, özlemlerin, “olabilirdi”lerin ve “keşke”lerin de geride kalmasıdır. Senin şu anda yaşadığın şey, tam olarak bu içsel vedanın sancılı bir sürecidir.
Öncelikle şunu çok net bir şekilde söylemeliyim ki: “Ben bitmesini istedim, karar verdim, affetmeyeceğim ama yine de canım yanıyor” cümlelerinin hepsi bir arada var olabilir. Bunlar çelişki değil, insan olmanın doğal parçalarıdır. Bir şeyin doğru olduğunu bilmek, onun canını acıtmayacağı anlamına gelmez. Bir şeyi artık istememek, onun yasını tutmayacağın anlamına da gelmez. Senin sürecin, aslında çok sağlıklı işliyor. Çünkü bastırmak yerine hissediyorsun, inkâr etmek yerine tanımlamaya çalışıyorsun ve en önemlisi kendine şu soruyu soruyorsun: “Bu yaşadığım yas mı, yoksa takıntı mı?” Bu soru, içsel farkındalığının ve iyileşme isteğinin göstergesi.
Bir ilişkiden sonra yaşanan yas süreci, tıpkı bir kayıp sonrası yaşanan yas gibi işler. Aşamaları vardır: inkâr, öfke, pazarlık, depresyon ve kabullenme. Senin cümlelerinde bu aşamaların neredeyse tamamı bir arada görünüyor. Önce bitmesini kabullenememek, sonra özlemek ama affetmeyeceğini bilmek, onun hayatına devam ettiğini görmekle gelen içsel bir huzursuzluk, duygusal tetiklenmeler... Bunların hepsi normaldir. Çünkü ilişki bittikten sonra kişi sadece bir partnerini değil, kendindeki bir parçayı da kaybetmiş gibi hisseder. O parçayı yeniden oluşturmak zaman alır. “Beni özlesin istiyorum, geri dönsün istiyorum ama affetmeyeceğimi biliyorum” dediğin yer tam da yas sürecinin pazarlık ve kabullenme arası bir aşamasını işaret ediyor.
Burada seni en çok yoran şeylerden biri de şu olabilir: Onun hayatına çoktan devam etmiş gibi görünmesi. “Ben neden hâlâ buradayım, neden bu kadar düşünüyorum?” diye kendine soruyor olabilirsin. Bu çok anlaşılır. Çünkü çoğu zaman terk eden ya da kararı veren kişi bile içten içe “o da biraz acı çeksin” diye düşünür. Bu bir tür denge arayışıdır. Ama gerçek şu ki, herkes yasını farklı yollarla tutar. Kimisi çok çabuk başkasına yönelir, kimisi içe döner, kimisi de dışarıdan hiç acı çekmiyor gibi görünür. Fakat bu, onun senden daha güçlü olduğu anlamına gelmez. Sadece farklı savunma mekanizmaları kullanıyor olabilir.
Peki bu noktada, “ben takıntılı mıyım?” sorusuna nasıl yaklaşabiliriz? Bir duyguya “takıntı” demek için o düşüncenin hayatımızı sürekli meşgul etmesi, işlevselliğimizi bozması ve bizi sürekli aynı döngüye mahkûm etmesi gerekir. Senin yazdıklarında ise bunun yerine duygusal farkındalık, geçmişi sorgulama ve kendini anlama çabası var. Bu da takıntıdan ziyade çözüm arayan bir yas tepkisine işaret ediyor. Özellikle “onunla birlikte olmak istemiyorum ama istememek bile canımı yakıyor” demen, kalbinin hâlâ duygusal bir kopuşu tamamlayamadığını gösteriyor. Bu noktada önemli olan, acını bastırmadan, ama aynı zamanda seni aşağı çeken tekrar tekrar dönen düşüncelerle de kendini cezalandırmadan ilerleyebilmek.
Bazı kişiler ilişki bitse de “onun beni özlemesini, pişman olmasını, arayıp sormasını” ister. Bu istek sevgi değil, çoğu zaman içimizdeki değersizlik duygusunun dışa vurumudur. Senin içinde de o acı günlerden kalan, bir türlü onaylanamamış, sevilmeye değer olduğunu yeniden duymaya muhtaç bir taraf olabilir. O taraf şu an “beni unutmasın, benim için çabalasın” diyerek, aslında kendine “Ben değerliyim” demeni bekliyor olabilir. Çünkü en çok da kendimizden bekleriz bunu duymayı. Sana tavsiyem, bu duyguyu karşıdan değil, kendinden duymaya başlaman. “Ben bir ilişkiyi sürdürdüm, kalbimle var oldum, sonunda da hak ettiğim değeri görmediğim yerde durmadım. Bu benim için bir güçtür.” Bu cümle senin iç sesin olmalı.
İyileşme sürecinin bu aşamasında seni destekleyecek bazı adımlardan bahsetmek istiyorum:
Hissettiklerini yazdıkça, zihnindeki düğümler çözülmeye başlayacak. Her gün “bugün onu düşünmeden neler yaptım?” sorusunu sor kendine. Bu, odağını yeniden hayatına döndürür.
Bu acının bir süresi var ve ne kadar bastırırsan, o kadar uzar. Onunla ilgili bir şey gördüğünde canının yanması normal. Ama bu, hep böyle kalacağı anlamına gelmez. Zamanla içindeki bu acı hatıralar yerini daha nötr duygulara bırakacak.
Bitmesi gereken bir ilişkiyi bitirdiğin için pişman olmamak çok kıymetli bir farkındalık. Acıyı hissetmen pişmanlık değil, sadece geride bıraktığın “emek, zaman ve beklentilerin” yasını tutman. Bu, senin iç dünyanda bir yere kadar devam edecek. Ama geçici.
Kıyas yapma. Onun yeni bir ilişkiye başlaması, senin geride kaldığını göstermez. Bu sadece onun ilişkilere bakış tarzını gösterir. Senin duyguların daha derin ve bu yüzden daha uzun sürüyor olabilir. Ama bu bir zayıflık değil, duygusal zekâ göstergesi.
İç sesini yeniden düzenle. Kendi kendine “o artık hayatımda yok ama ben varım. Ben iyileşiyorum, büyüyorum, yeniden sevebilirim” gibi cümleler kur. Bu içsel diyalog, zamanla zihnindeki döngüleri kırar.
Unutma sevgili danışan, bu süreç bir yolculuk. Bir günde düzelmeyecek ama her gün biraz daha güçleneceksin. Şu an içindeki çelişkiler, yalnızca iyileşmenin birer durağı. Ne yaşadıysan kıymetliydi, ama artık geçmişte kaldı. Sen, yeniden kuracağın hayatın başındasın. Kalbinin acıyan yerleri zamanla kabuk bağlayacak. Sen, o kabukların altından daha da güçlü bir “kendin” olarak çıkacaksın.
Umarım cevabım faydalı olmuştur. Değerlendirilmesini istediğiniz farklı bir soru veya aklınıza takılanları yeni bir soru oluşturarak bizlere iletebilirsiniz.
Sevgiler,
Psikolog Betül Canbel