Yetersizlik ve Sevilememek
Ben sevilmiyorum kimse beni sevmiyor benim suçum ne ben elimden geleni yapıyorum olmuyor ben birini çok sevdim çok inandım ama sonra o bana söz verdiği tarihte bir başkasıyla evlendi ben bunu haketmedim ben sonra kimseyi sevemedim kimseye güvenemedim şimdi ailem de baskı yapıyor evlen diye ama olmuyor annem bu yaşına kadar kendini sevdiremedin dedi içimi yaktı çünkü haklı kimse beni sevmedi
Bu soru 19 Haziran 2025 13:20 tarihinde Psikolog Betül Canbel tarafından cevaplandı.
- Paylaş:
Merhaba Sevgili Danışan,
Yazdıklarını dikkatle okudum. Kalbinin ne kadar kırık olduğunu, sevilmeye dair inancının ne kadar yıprandığını, kendini ifade ederken bile ne kadar yorgun olduğunu satır aralarından anlayabiliyorum. “Ben sevilmiyorum, kimse beni sevmedi” cümlesi öylesine bir serzeniş değil. İçinde yaşanmış hayal kırıklıklarını, değersizlik duygusunu ve kendini anlatamamanın yorgunluğunu taşıyor.
Öncelikle seni bu hale getiren şeyin ne olduğunu anlamaya çalışalım. Birine inanmışsın. Sevmişsin. Kalbini açmışsın. Bu güvenin, bu sevgin bir başka kadının düğün davetiyle gölgelenmiş. Bu, sadece bir ayrılık değil; aynı zamanda bir ihanettir. İnsan bazen biriyle değil, o kişide kurduğu “gelecek hayaliyle” birlikte yaşar. Ve o hayal bir anda yıkıldığında sadece sevdiğin kişiyi değil, kendine olan inancını da kaybedersin. Çünkü “Ben yanlış birini sevdim” demek, aslında içten içe “Ben neden bunu göremedim, neden seçilemedim, neden terk edildim?” demeye dönüşür. İşte bu noktada suç, hiç senin değilken bile kendini suçlu hissetmeye başlarsın. O gün bugündür ne güvenmek kolay gelir, ne kalbini açmak. Çünkü kalbin, bir daha aynı acıyı yaşamak istemediği için kendini korumaya almıştır.
Peki ya annenin cümlesi? “Bu yaşına kadar kendini sevdiremedin.” Bu cümle belki de senden çok onun çaresizliğini anlatıyor. Bazen aileler, özellikle anneler, sevgilerini göstermek yerine eleştirerek ifade ederler. “Sevdiremedin” demek, aslında “ben seni seviyorum ama nasıl göstereceğimi bilmiyorum” anlamına da gelebilir. Fakat bunu böyle duymak kolay mı? Asla. Çünkü sen zaten içten içe “sevilmiyorum” derken, dışarıdan gelen bu sözler, yara üzerine tuz gibi olur. Bir anne, çocuğunun kalbini korumakla yükümlüdür. Ne kadar iyi niyetli olursa olsun, bazı sözler yıkıcı olabilir. Bu cümle seni yakmış, çünkü zaten içinde taşıdığın acıyı dillendirmiş: “Kimse beni sevmiyor.” Bu, senin kendi içine dönüp “Ben neden yeterli değilim?” diye sormana neden olmuş.
Sana şunu hatırlatmak istiyorum: Sevilmemek, senin yetersiz olduğun anlamına gelmez. Sevilmek bir kabiliyet değildir. Yani bir insan sevgiye değer olup olmamayı “başarmaz”. Sevgi, koşulsuz bir ihtiyaçtır. Sen bu dünyaya geldiğin anda zaten sevilmeye değer biriydin. Ama belki bu değeri görmeyen, yansıtmayan insanlar hayatına girdi. Belki seni duymayı bilmeyen bir ailede büyüdün. Belki sevgiyi şarta bağlayan ilişkiler yaşadın. Ama bunların hiçbiri senin sevgiye layık olmadığını göstermez. Yalnızca şunu gösterir: Sana yeterince sevgi veremeyen insanlar oldu. Ve sen, o eksikliği kendinle açıklamaya çalıştın.
Yazdıklarının içinde çok derin bir özsaygı mücadelesi var. “Elimden geleni yapıyorum ama olmuyor” demen aslında ilişki içinde hep çabalayan taraf olduğunu gösteriyor. Belki hep hoş görünmeye çalıştın, belki sürekli anlayışlı, fedakâr, sevecen bir partner olmaya uğraştın. Ve bir şeylerin sonunda şu soruyu sordun: “Peki ya beni kim sevecek?” Çünkü hep sen verdin ama hiç dolmadın. İşte bu yüzden artık içindeki sevgi, umut, güven tükendiğinde “Ben demek ki sevilmiyorum” sonucuna vardın.
Ama tekrar altını çizmek isterim: Bu bir sonuç değil, bir kırılma noktası. Çünkü bu düşünce seni iyileştirmiyor, tam tersine seni daha da yalnızlaştırıyor. Oysa sevgi, insanın önce kendinde kurduğu bağla başlar. Belki şu anda birini sevemiyorsun. Belki güvenemiyorsun. Ama bu, kalbinin çalışmadığını değil; sadece iyileşmek için zamana ihtiyacın olduğunu gösterir. Kalp yaraları zamanla değil, farkındalıkla iyileşir. Ve sen şu anda bunun için ilk adımı attın: “Ben neden sevilmiyorum?” diye sordun. Bu soru, acıtsa da seni duygusal olarak uyandıran, iyileşmeye zorlayan bir sorudur.
Kendine vereceğin ilk cevap şu olabilir: Ben sevilmediğim için değil, yanlış insanlardan sevgi beklediğim için kırıldım. Bu cümleyi içselleştirmeye başladığında, geçmişindeki o adamın ihaneti, annenin yanlış cümleleri ya da başkalarının ilgisizliği seni tanımlamaktan çıkmaya başlayacak. Onlar yalnızca sana sevgi veremeyen kişilerdi. Ama bu, senin sevilmeye değer biri olmadığın anlamına gelmez.
Peki şimdi ne yapabilirsin?
Önce bu acının içinde kalmana izin ver. Bastırmaya, yok saymaya çalışma. Kalbinin ağrıdığını kabul etmek, iyileşmenin ilk adımıdır.
Sonra küçük küçük kendini tanımaya başla. Ne zaman kendini sevdiğini hissediyorsun? Hangi anlarda iç sesin yumuşuyor? Bunları keşfetmeye başla.
Aynaya bak ve kendine şunu söyle: “Ben eksik değilim. Yanlış yerlerde arandım, ama ben sevgiyi hak eden biriyim.”
Eğer imkânın varsa bir uzmandan destek almak, bu duygusal kalıpların kökenini anlaman için çok kıymetli olabilir. Çünkü bazen sadece konuşmak bile insanın içindeki ağırlığı hafifletir.
Son olarak, ailene karşı bir koruma duvarı oluşturman gerekebilir. Bu, onları dışlamak değil. Sadece seni inciten sözlerden kendini korumak. Çünkü artık kalbini herkese açık bırakmanın vakti değil, onu yavaş yavaş onarman gereken bir dönemdesin.
Sevgili danışan, şu anda içinde çok derin bir yalnızlık taşıyor olabilirsin ama bu, sonsuza dek böyle kalmayacak. Kalbinin tekrar güveneceği, tekrar seveceği, tekrar sevileceği bir alan oluşacak. Ama önce sen kendine şunu söylemelisin: Ben sevilmeye değerim. Kimse bana bunu kanıtlamak zorunda değil. Ben kendime yeterim.
Unutma, bazen en büyük sevgi, en büyük sadakat; senin kendinle kurduğun ilişkide saklıdır. Umarım cevabım faydalı olmuştur. Değerlendirilmesini istediğin farklı bir soru veya aklına takılanları yeni bir soru oluşturarak bizlere iletebilirsin.
Sevgiler,
Psikolog Betül Canbel