Başak Alasya

Psk. Başak Alasya

Türkiye, Bursa

Çocuk, Ergen ve Yetişkin Bireysel Psikoterapi Çift ve Aile Danışmanlığı Cinsel Terapi

5.0
(7 Yorum)

Uzman Hakkında

Merhabalar, ben Psikolog Başak Alasya Kaya. Bolu Abant İzzet Baysal Üniversitesi Psikoloji bölümünden şeref öğrencisi olarak mezun oldum. Eğitim hayatım boyunca klinik ve adli stajlarımı tamamlarken, özel bir kreşte çalışma fırsatı buldum. Almış olduğum eğitimlerle birlikte çocuk, ergen ve yetişkin psikoterapilerinde kendimi geliştirdim. Çift, cinsel, evlilik ve boşanma danışmanlığı; aile ve kurumsal danışmanlık hizmetleri veriyorum. Psikoterapinin kişinin kendi zihninde çıkmış olduğu uzun bir yolculuk olduğuna inanıyor ve bu yolculukta hem kendimize hem birbirimize rehber olabileceğimiz düşüncesiyle mesleğimi icra ediyorum. Sağlıklı anlar diliyorum.

Eğitim

  • Bolu Abant İzzet Baysal Üniversitesi - Lisans

Uzmanlık Alanları

Travma ve TSSB
Obsesif Kompulsif Bozukluk
Çocuk ve Ergen Psikolojisi
Duygudurum Bozuklukları
Evlilik ve Evlilik Öncesi Konular
Sınav Kaygısı
Kardeş Kıskançlığı
Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite
Çift Terapisi
Aile ve Çift Terapisi
Cinsel Terapi

Çalışma Ekolleri

  • Bilişsel Davranışçı Terapi

Cevaplar (17)

Merhabalar, Öncelikle sorduğunuz bu soru için çok teşekkür ederim size. Birçok insanın kendine bu soruyu sormasını ve bulduğu her yanıtta yeni bir yol çizip denemekten hiç vazgeçmemesini o kadar kalpten bir şekilde isterdim ki anlatamam. Sebebi çok basit aslında; insan sevilmeye muhtaç en çok da kendisi tarafından. Şimdi birkaç soruyla çocukluk dönemimize bir uğrayalım istiyorum. Nasıl bir çocukluk geçirdiniz? Ebeveynlerinizi nasıl tanımlardınız? Ben bu soruların cevaplarını duyamıyor olsam da siz verdiğiniz her cevabı bir kağıda yazabilir ve buradan kendinize bir yol haritası çıkarabilirsiniz. Ebeveynleriniz tarafından sevildiğinizi düşünüyor musunuz? Evetse sizi ne şekilde severlerdi, sevgi dilleri neydi? Hayırsa ne olsaydı ne yapsalardı kendinizi sevilmiş hissederdiniz? Çocukluk döneminde özellikle ebeveynleriniz tarafından eleştirildiğinizi düşünüyor musunuz? Ya da ebeveynleriniz bir başkaları tarafından eleştiriye ya da zorbalığa maruz kaldılar mı siz de bu duruma şahitlik ettiniz mi?Aslında daha binlerce soru sorabilirim ama bu sorularla şu farkındalığa sahip olmamızı istiyorum: şimdiki bana olan tavrım çocukluğumda ki anne babamın bana olan tavrıyla neredeyse aynıdır. Bana nasıl davranılırsa ben de kendime öyle davranırım. Bana neler dedilerse ben de kendime onu söylerim. Çünkü bunu öğrenirim. Çünkü bana böylesi güvenli gelir, alışkın olduğum acı vermez ki bana ya da ben bu acının kaynağının o olduğunu göremem. Dolayısıyla çocukluk dönemindeki rolleri ve davranışları gözden geçirdiğinizde kendinizi neden sevmediğinizi düşündüğünüzü görebilirsiniz. Peki gelelim bu durumu nasıl düzelteceğimize. Kaygıyla da, depresyonla da herhangi bir psikolojik problemle mücadele ederken bizim en etkili silahımız daima kişinin kendini kabul etmesi ve sevmesidir. Kişi kendini seviyorsa iyi olmak için isteklidir. İstekliyse de zaten iyileşir dolayısıyla bu oldukça kıymetli bizim için. İlk aşama kişinin kendini kabul etmesidir. Sessiz bir yapım var ben de diğerleri gibi şen şakrak olmak istiyorum demişsiniz. Diğerlerini öncelikle bir açalım. Kendimizi karşılaştırdığımız insanlar var. Peki biz bu kıyaslamayı neye göre yapıyoruz? Onların şen şakrak olmasını nasıl değerlendiriyoruz? Ya da şen şakrak olmak size göre ne demek? O kadar derin ve ayrıntılı bir süreç ki bu kendinizi karşılaştırma süreci derinlerine indiğinizde aslında şen şakraklığı değil bambaşka bir özellik ya da davranışı imreniyor olabileceğinizi görebilirsiniz, bu çok detaylı bir süreç. Kendinizi yetersiz görmek, başarısız olduğunuzu düşünmek için kanıtlarınız var mı? İnsan ne olunca başarılı olur? Genel kültürünüzün eksik olduğunu ifade etmişsiniz. Belki de ilgi alanınız bu değildir. Belki de kendinizi hiç olmaması gereken bir yerde aradığınız için bir türlü karşılaşamıyorsunuzdur. Şimdiye kadar olan bütün tabuları bir kenara bırakın ve şimdiki beni aramak için yola çıkın. Şimdiye kadar hiç yapmadığınız şeyleri yapmayı deneyin. Eğer başarısız olduğunuzu düşünürseniz kendinize şunu sorun: ne olsaydı başarılı olacaktım ki? Ben başarmak mı istiyorum mutlu olmak mı? Beni ben halimle kabul etmem mümkün mü? Belki de sadece kendimi kabul etmem kendimi sevmem için yeterli olacak. Bu yolculukta size en çok anlayış diliyorum. İnsan kendini sevmeli ama çok da anlayışlı olmalı. En doğru yerde kendinizi bulmanızı diliyorum, sevgilerle. .. Psk. Başak Alasya Kaya

Devamını Oku...

Merhaba,Öncelikle biten ilişkinizin üzerinden geçen zaman oldukça önemli. Eğer kısa bir süre önce bittiyse örneğin üç aydan daha az kadar bir süre içinde ayrıldıysanız ve unutamadığınızı düşünüyorsanız bu durum oldukça normal. Biten bir ilişki bir kişinin kaybı kadar acı verebilir. Ölen kişinin ardından kişiler nasıl yas tutar ve bir süre eskisi gibi hissedemezlerse ayrılıktan sonraki süreçte de bunları hissetmek doğaldır. Henüz var olan duygular yavaş yavaş ateşini söndürmekte ve her yaraya bastığında tekrar kanamaya başlıyor olması duyarsızlaşma yolculuğunuzun bir aşaması olarak kabul edilebilir. Biten bir ilişkideki duyguları insan neden unutmak ister? Size acı bile çektiriyor olsa ben yaşanmış hiçbir anın unutulmak istenmesini kabul edemiyorum açıkçası. Unutmak demek yok saymak, hiç var olmamış gibi düşünmek demek. İyi ama ne olursa olsun bu biten ilişki sizde bir şeyleri değiştirmedi mi? Keyifli veya keyifsiz fark etmeksizin bir dalga geldi ve benim kumsalımın eskisi gibi olması artık mümkün değil. Bana bir şeyler katacak, benden bir şeyler alacak. Çünkü en insani olanı en doğal olanı budur. Hayattaki herkesin birbirinde bir şekilde izi kalır, kalmalı. Bu dakikadan itibaren biten ilişkinize ayrılık değil yaşanmış bir deneyim olarak bakmayı denemek hakkında siz neler düşünürdünüz? İyisiyle kötüsüyle unutulmayı hak etmeyecek kadar değişim yaratmadı mı sizin kumsalınızda da?Ayrılığı kabullenmek ise ilişkinin bitme biçimiyle çeşitlenen bir süreç. Eğer kişiler zaten ayrılmaya karar vermiş ve bunu karşılıklı olarak birbirlerine açmışsalar burada bu ilişkiyi tatlı bir yerden bitirebilmek çok daha kolay. Fakat anladığım kadarıyla bu ilişkide araya giren diğer kişiler ve siz arasında bir seçim yapılmış ve burada aynı zamanda siz ilişkisi biten ve tercih edilmeyen rolündesiniz. Bu size nasıl hissettiriyor? Hala bu kadar canınızı acıtıyor olmasının sebebi belki de ilişkinin bitmiş olması değil böyle bir durumda kendini görmek olabilir mi? Çocukluk döneminde varsa kardeşleriniz ya da çevrenizdeki herhangi bir kişiyle karşılaştırıldınız ya da bu yüzden eleştiriye maruz kaldınız mı? Cevabınız evetse şu an hissettiklerinizle aynı duygular mıydı bir düşünelim mi? Zihin her zaman yeni bir duyguyla baş etmez bazen yeni bir olay eski bir duygunun dışarı çıkmasını sağlar. Belki de hiç canımızı yakmayacak bir olay sırd bu yüzden çok büyük acılar çektirir. Diliyorum ki en yakın zamanda anda kalabilin ve kumsalınızın en yeni halinin tadını çıkarın, sevgilerle. .. Psk. Başak Alasya Kaya

Devamını Oku...

Merhabalar umarım iyisinizdir. İlk olarak size yanıtıma bir soruyla başlamak istiyorum. Birbirinizi tanıyarak ve severek evlendiğiniz ve birlikte beş yıl gibi uzunca bir zamanı geçirdiğiniz eşinizle sizce ne zaman iletişim kurmayı bıraktınız, ne zamandan beri birbirinizi duymuyor ve görmüyorsunuz?Bu soruyu sordum çünkü eğer evliliklerde partnerlerden biri boşanmak istemiyor olmasına rağmen evden gitmek istiyorsa eşine bir şeyler anlatmak istiyordur. "Ben çok kırgınım, yaramı sen açtın ama yaramı saracak potansiyeli sende görmüyorum ", "Ortada beni çok üzen bir durum var ama bunu seninle bile konuşarak aşabileceğimi sanmıyorum. ", "Öyle üzgünüm ki ama bunu sana söylesem ya beni anlamazsın ya ben bunu söyleyemem ya da bizim birbirimizi anlayacak kadar kelimemiz kalmadı" demek istiyor olabilir örneğin. Ama demiyor ve gidiyor olması ilişkilerde çok büyük bir kara delik. Elbette ki her insanın yalnız kalmaya, özel alana, kendini dinlemeye ihtiyacı vardır fakat çok üzgün olduğun için gitmek, üzüntünü bu şekilde ifade etmek zorunda olmak anlaşılmaktan korkmayı ya da iletişim kurmaya dair endişe taşımayı gösteriyor olabilir. Eşinizin böyle bir şeyi yapmadığını söylemesi anladığım kadarıyla sizde kırılmış olan güven ilişkisinin tekrar kurulması noktasında faydalı olmamış. Peki sizce bu tartışma nasıl devam etseydi siz evden gitmek zorunda kalmazdınız? Eşinizden sizce ne duymaya ihtiyacınız vardı? Örneğin eşiniz evet ben böyle bir siteye girdim arkadaşlık kurmak istedim deseydi tavrınız nasıl olurdu? Ya da hayır indirmedim ama bu konuyu konuşmak istiyorum bizim sohbet edemediğimizi ve buna ihtiyacımız olduğunu düşünüyorum deseydi ne söylerdiniz?Bazen duymak istediklerimizi duyamadığımız için bazen de duymak istemediklerimizi duyduğumuz için söner ilişkideki ışık. Bence en çok ihtiyacınız olan şey biraz konuşabilmek. Ben dili kullanarak bu iletişimi daha keyifli hale getirmek de elimizde. "Bu uygulamayı indirdiğini gördüğümde büyük bir şok yaşadım ve kırıldım, kendimi aldatılmış hissediyorum. " gibi bir cümle yani suçlayıcı olmayan bir cümle yapısı kullanıp kendi duygularımızı ifade etmek ben dili olarak açıklanabilir. Böylece karşı taraf savunmaya geçmeyeceği için tartışma büyümez. Hem kendiniz için hem ilişkiniz için en doğru adımı atmanızı ve mutlaka sağlıklı iletişim kurmanızı diliyorum, sevgilerle. .. Psk. Başak Alasya Kaya

Devamını Oku...

Merhaba sevgili danışan,Size ilk ve en önemli önerim kendinize tanı koymayı acilen sonlandırmalısınız. Medya ve internetin etkisiyle bazen günlük yaşamda yanlış bilgilere erişiyor ve bu bilgileri de yanlış yorumlayıp kendimize çok büyük zarar verebiliyoruz. Bunun sebebi aslında beynimizin çok güçlü olmasından kaynaklı. Düşünün öyle güçlü bir organ ki aslında var olmayan semptomları bile bende de var mı acaba endişesiyle var edebiliyor ve kişinin kendisini hasta olduğuna ikna edebiliyor. Üniversitede hocalarımızın ilk cümlesi bu olmuştu bize "Sakın kendine tanı koyma. ". Araştırmakta, öğrenmek istemekte elbette bir sakınca yok fakat bu bende var kesin ben de böyleyim demek kişinin bütün algılarını bozar ve sağlıklı düşünmesine engel olur ne yazık ki. Şimdi bahsettiğiniz semptomlara geldiğimde zaten her iki bozukluğun belirtilerini de tamamen kapsamıyor o yüzden ilk olarak derin bir nefes alın ve tanı araştırmayı sonlandırın. Geçmişteki rüyalarınızı hatırladığınızdan ve anlık olarak gözünüzün önüne gelmesinden bahsetmişsiniz. Freud rüyaları bastırılmış düşüncelerin dışavurumu olarak açıklar. Yani geçmişte yaşadığınız bir olay bir durum ya da ifade edemediğiniz bir duygu bastırılarak bilinçaltına atılırsa rüyalar bu baskıya dayanamadığı için, sizin probleminizi bir an önce çözmeniz için sürekli size bu sorunları hatırlatır. Bazı rüyalar bizi çok daha fazla etkiler. Belki tetiklenmesine neden olan başka bir olay daha yaşamış olabiliriz, belki bastırdığımız olay etkilerini hala sürdürüyor olabilir ya da zihnimiz daha fazla bu baskıya dayanamıyor olabilir. Kısacası size en büyük tavsiyem rüyalarınıza konu olan bu problemi çözümlemeye çalışmanız ve onu görmezden gelmemeniz. Böylece zamanla rüyalar da azalacak, yoğun kaygınız da azalacak diyebiliriz. Sağlıklı ve mutlu günler dilerim. .. Psk. Başak Alasya Kaya

Devamını Oku...