Merhaba sevgili danışan ; Bir buçuk sene öncesinde sizde iz veya tramva yaratan bir olay yaşadınız mı ? Çünkü her zaman olan bir durum olmadığını süre belirterek ifade etmişsiniz. bu durumun ortaya çıkmasında belli başlı faktörler vardır ; yoğun stres altında kalmış olabilir , travmatik deneyimler yaşamış olabilir veya depresyon yaratacak duygular içinde bulunmuş olabilirsiniz. Neden son bir buçuk senedir bunun içerisinde olduğunuzu kendinize sorup olay örgünüzü kontrol ettiniz mi ? Başa çıkmakta zorlandığımız veya görmezden gelmeye çalışarak bir kenara ittiğimiz duygular zamanla ruhumuz ile bedenimiz arasındaki bağın kopmasına yol açmaktadır. Duygusal hissizlikle başa çıkmanız için birkaç öneride bulunabilirim ; Duygu yönetimi becerilerinizi kullanabilirsiniz yani örneğin günlük tutarak duygularınızı yazabilirsiniz. O an kendinize “ ne hissediyorum “ sorusunu sorarak cevabı için yoğunlaşabilirsiniz. Düzenli olarak günlük tutmak ve bunun takibini yapmak kendinizi izlemeniz veya gözlemlemeniz için büyük bir fırsat sunar. Çoğu zaman düşünerek görmediğimiz şeyleri yazıya aktarırken keşfedebiliriz. Duygularınızla tekrar barışmak için özşefkat çalışmaları yapabilirsiniz. Duygusal ilginizi azaltan faktörlerden stres gibi uzak durun. Farklı hobiler edinerek öğrenme duygunuzu tetikleyin , örneğin adrenalin yaratacak bir spor dalı olabilir. Hislerinizi sanat veya müzik gibi sağlıklı yöntemlerle ifade etmeye çalışabilirsiniz.

Psk.

Klinik psikolog

Merhaba sevgili danışan ; İçerisinde bulunduğunuz durum tabiki kafa karıştırıcı olmuş , bu şekilde düşüncelere kapılmakta haklısınız. Fakat henüz bir kaç hafta olmuş aranızda muhabbet geçtiği süre. Aynı iş yerinde çalıştığınızı belirtmişsiniz , ofis arkadaşlıklarında bu tarz şeyler olabilmektedir. Diğer insanlara olan iletişimi ve size olan iletişimini anlattığınız kadarıyla karşılaştıracak olursak ; fark olduğunu görebiliriz. Elbette buna net bir cevap vermek iş arkadaşınızdan duymadığımız sürece yanlıştır. Sizi arkadaşı olarak görebilir , konuşmaktan keyif almış olabilir veya herkes gibi hanımefendinin peşinde olmadığınızı gördüğü için ilgisini çekmiş olabilirsiniz. Tamamen iyi niyetli bir yaklaşım yapıyor olabilir. Bunun en net cevabını zamanla kendiniz göreceksinizdir. Açık iletişim kurmayı deneyebilirsiniz. “ Eşinden yakın süreçte ayrıldıysa tabiki duygusal anlamda beklenti içerisine girmek sizi de üzebilir “. Biraz daha gözlemledikten sonra ; birlikte bir kahve içmeye çıkmayı teklif edebilir ve muhabbetinizin iletişiminizin ilerleme durumuna göz gezdirebilirsiniz. Net olarak cevap verip sizleri yanıltmak istemiyorum sevgili danışan ; henüz çok yeni bir iletişim :)

Merhaba sevgili danışan ; Yaşadığınız duyguları anlayabiliyorum , tabiki hepimizin başına kullanılmışlık hissi veya hak etmediğimizi düşündüğümüz olaylar başımıza gelmiştir. Bunlar hayatın akışında olağan şeylerdir. Çünkü milyonlarca insanın hepsinin niyetinin ve düşüncelerinin bizimle aynı olmasını veya herkesin iyi niyetli olmasını bekleyemeyiz. Önemli olan sizin yaptığınız gibi içinde bulunduğunuz durumu fark ederek ona göre davranmaya başlamaktır. Örneğin sürekli bunu yaşadığınızı belirtmişsiniz , insanlara eski veya yeni tanıdığınız kişilere olan yaklaşımınızı sınırlandırarak mesafe içerisinde yaklaşabilirsiniz. Bir olay veya durum karşısında niyetini anlayana kadar kendinizden taviz vermemeyi denemenizi öneririm. Kimse sizinle aynı bakış açısına ve düşüncelere sahip değildir , aynı anne ve babadan olan kardeşimiz bile bizimle farklı karakter yapısında değil mi ? Bunun farkındalığı önemlidir. Siz kendinizden taviz vermeden herkesin iyi niyetli olmadığı düşüncesini kendinize daima hatırlatın ve gelebilecek kötülüklere zararlara karşı kalkan oluşturmaya çalışın bu şekilde. Her zaman güçlü olmaya çalışın ruhen, yaşayacağınız olumsuzluklar daha az etki yapacaktır ve yaşadığınız her kötülük veya durumdan bir ders almaya çalışın. Yaptığınız davranış veya niyetlerin bu zamana kadar size neler kattığını ve sizden neler götürdüğünü düşünün. Bunu nasıl değiştirebilirsiniz peki ? Tüm yaşadıklarınızı gözden geçirerek. Gerçekten içine girdiğiniz durumları hak edip etmediğinizi sorgulayarak ve en önemlisi kendinizi daha önde tutarak. Cevabı zaten sizde saklı sevgili danışan :)

Merhaba sevgili danışan ; Hayır diyememenizden kaynaklı olarak iyi niyetinizin suistimal edildiğinde ne hissettiğinizi anlayabiliyorum. Bunun farkındalığına varmak ve çözüm için yol aramanızdan dolayı kendinize teşekkür etmenizi isterim. Çoğu insan hayır diyememe durumunu bir problem olarak görmüyor ve farkında olmadan kendi benliğinden , kendi isteklerinden veya düşüncelerinden uzaklaşabiliyor. Bu durum hemen hemen hepimizin zaman zaman başına gelmiştir. Fakat bunun sürekliliğinin sağlanması ve kontrol dışında gelişmesi tabiki zor ve mental sorunlar çıkarabilmektedir. En azından farkına vararak buraya bu soruyu sormuşsunuz , harika bir adım! :) Hayır diyememenin insanları mutlu etme çabası , eğer hayır derse arkadaşını eşini ailesini üzme düşüncesi , kaybetmek istememe , istenilen şeyi yapmazsa onaylanmama veya istenmeme düşüncesi veya özgüven eksikliği gibi başlıca sebepleri vardır. Öncelikle kendi değerinizin farkına varmalı ve bu hayatta kendiniz için var olduğunuzu , başkalarına sürekli evet diyerek istemediğiniz şeyleri yaparak onaylanmayacağınızı hatırlatmak isterim. Kendinize şu soruları sorabilirsiniz. Evet demezsem neyi kaybederim? Beni mecbur hissettiren şeyleri İlgi, sevgi, dikkate alınmak, fark edilmek için mi evet diyorum? Eğer cevap evet ise bu bir eksikliktir .Karşılanmamış ihtiyaçlarımı böyle mi gidermeye çalışarak kendime haksızlık ediyorum? . Mecbur hissettiğiniz şeyleri bir başka yoldan karşılamayı deneyin. Kendinize verin enerjinizi , sahip olamadıklarınızı. kendi isteklerinizi önemseyin. Birisi bir şey istediğinde hayır diyemeseniz bile farklı yoldan demeye başlayabilirsiniz , istemediğinizi yaparsanız ne hissedeceğinizi belirtebilir ve sınır çizebilirsiniz. Odak noktanızı böyle anlarda sadece kendinize ve o an ki hislerinize yönelterek reddetmeyi deneyebilirsiniz. Hayır demek sizden hiçbir şey eksiltmeyecektir , eğer hayır dediğiniz için çevrenizden uzaklaşacak kişiler varsa doğru olan kararı vermişsinizdir bile :)

Merhaba sevgili danışan ; İçinde bulunduğunuz duyguların ne kadar zor olduğunu tahmin edebiliyorum , bunu aşmak tabiki sizlere güç gelebilir fakat hak etmediğiniz şekilde sizlere kötü davranan bir insan için kendinize acı çektirmek özbenliğinize zarar vermekten farklı bir durum yaratmayacaktır. Öncelikle kendi benliğinizin ve özünüzün ne kadar değerli olduğunu. Sevginizi ve ilginizi hak edecek , size iyi davranacak binlerce insan olduğunu hatırlayarak enerjinizi daha olumlu şeylere yönlendirmenizi öneririm. Meselelere sadece zihninizle değil , daha güçlü bir benlik duygusu ve özgüvenle duygularınızı törpüleyerek karşılık verirseniz hayata karşı daha güçlü bir duruş sergileyebilirsiniz. Bireyler arasında duygusal veya bedensel şeyler yaşanabilir ve bitebilir. Bunun oldukça normal bir süreç olduğunu hatırlatmak isterim. Karşınızdaki kişi sizi umursayıp kötü davranmasına rağmen sizi hala onu görmeye istemeye itecek olan durumun kaynağı nedir ? Neden kendinize bu duyguları yaşama hakkı görüyorsunuz ve haksızlık ediyorsunuz düşündünüz mü sevgili danışan. Kendinizi tanımalı ve gerçekçi olarak kendinizin farkına varmalısınız , kendinize saygı duyarak kabul etmelisiniz. Her şey kendinizi sevip saymakla başlamaktadır. Karşınızdaki kişiye olan hislerinizin daha kontrollü ilerlemesi için ise ; birine aşık olmak ya da hoşlanmanın kontrol edilemeyecek dürtüler olduğunu kabul ediniz.karşınızdaki kişiye olan ihtiyaç hissini ortadan kaldırmaya çalışın. Fakat bu duruma üzülüyorsanız bunun sebebini düşünün. Sadece o kişinin varlığı ile mutluluğu bekliyor olabilir misiniz? Kendinizi buna şartlandırmış olabilirsiniz. fiziksel olarak o kişiden uzaklaşmaya çalışın ve aynı ortamlarda bulunmayın. Yalnızlığın tadını çıkmaya çalışın örneğin tek başınıza yapabileceğiniz aktivite seçeneklerinizi çoğaltabilirsiniz. Yeni hobiler edinebilirsiniz.

Sevgili danışan , Öncelikle iki üniversiteyi birlikte okuyor olmanızdan ve istikrarınızdan dolayı sizleri tebrik ediyorum. Herkesin yapamayacağı bir durumu yapıyorsunuz. Kendinizle öncelikle bunun için gurur duymalısınız. Henüz 22 yaşında olduğunuzu belirtmişsiniz. Önünüzde bir çok seneleriniz olacak , geç kalmışlık hissini kendi yerleşmiş inançlarınızdan dolayı hissediyor olabilir misiniz ? Çünkü geç kalmışlık hissini iki faktör etkilemektedir. İlki içinde bulunduğumuz toplum içerisindeki beklentiler ve düzenlerden kaynaklanır diğeri ise kendi yerleşmiş inançlarımızdan oluşur. Her birey resim , spor veya müzik ile uğraşmak ve bu alanda iyi olmak zorunda değildir. Sizler ders konusunda başarılı olduğunuzu düşünürken başka bir arkadaşınız bu özellik onda olmadığı için yakınabilir. Kendinize şu soruları sorabilirsiniz ; tam olarak neye geç kaldım ? Neden geç kaldığımı düşünüyorum ? Hayatta asıl yapmak istediğim şey , öz değerlerimle uyumlu olan şey geç kaldığımı düşündüğüm konu ile aynı mı ? Yoksa çevreme göre mi yaşam standartımı belirleyip kendimi negatif duygulara boğuyorum. hepimiz farklı bireyleriz , her şeye her zaman yetişmek veya iyi olmak zorunda değiliz. Size fikrine katıldığım bir filozof olan Seneca’nın sözünden bahsetmek istiyorum “ : herkes mutlu yaşamak ister , ancak yaşamı mutlu kılan şeyin ne olduğunu görmek konusunda zihinleri kördür. Mutlu yaşamak için atılması gereken elzem adımın kalabalığın gittiği yoldan ayrılmak olduğunu söyler Seneca. “ niçin gösterebileceğim değil de hissedebileceğim türde , işe yarayan iyi bir şey aramıyorum ? . Sevgili danışan ; mükemmeliyetçi bakış açısına sahip olmakta bizleri geç kalmışlık hissine itebilir fakat hayatta geç kaldığımız hiçbir şey yoktur: bir dili konuşup bir enstrüman çalmak veya bir spor alanında en iyisi olmaya çalışmak yapılan işten keyif almak değil onu yapmak zorunda olmak düşüncesinden çıkar. Halbuki size ne iyi geliyorsa onu yapmaya devam etmeli ve hiçbir şeye geç kalmadığınızı , hayatın bir akış içerisinde olduğunuzu kendinize hatırlatmanızı isterim. Sağlıcakla

Merhaba sevgili danışan , 2 senelik uzun ilişkinizin bir hafta önce bittiğini belirtmişsiniz ve bu süreçten mutsuzluk duyduğunuzu anlayabiliyorum. Baskınızdan dolayı ilişkinizin bittiğini dile getirmişsiniz. Aşırı baskıcı olmanız acaba partnerinize olan güven eksikliğinizden dolayı mı ortaya çıktı? Bu sorunun cevabını sizin vermeniz gerekmektedir. Neden Baskı kurduğunuzu ve sizi neyin neden rahatsız ettiğini kendinize sordunuz mu? Örneğin sizin partnerinize uyguladığınız baskıyı aynı şekilde size uygulasa ne gibi tepkiler verebileceğinizi veya rahatsızlık duyup duymayacağınızı düşündünüz mü. Bazı insanlar karakteristik özellikleri gereği baskıya ve yönlendirilmeye gelemezler. Bu sebepten dolayı kendisini bunalmış hissederek uzaklaşmış olabilir. Güven problemi yaşadığınızı düşünmekteyim , ayrılık sebebini farklı bir kişi olduğuna yorumlamışsınız. Fakat bunun bir kesinliği yoktur. Yaşadığınız duygular gayet normaldir. Öncelikle kendinize ve ilişkinize sormanız gereken sorular vardır. Gerçekten güveniyor muyum ? Neden baskı kurma ihtiyacı duyuyorum ? Sağlıklı bir ilişki içerisinde miydim ? Ayrılık hepimizin karşılaşabileceği ve sancılı bir süreçtir. Kendinizi suçlamayarak , her kişinin ilişki dinamiklerinin ve taleplerinin farklı olduğunu bilerek bu süreci yaşamanızı öneririm. Sizin için ilişkide doğru olan şeyler , partnerinizin için doğru olmayabilir. Ve bu sizi yanlış veya baskıcı birisi yapmaz. Tekrar barışmak istediğinizi söylemişsiniz. Kendinize bu soruları sorarak partnerinizi karşınıza alıp tüm duygularınızı ve ilişkinizi baştan konuşabilirsiniz. Bu şekilde net olarak neyden rahatsız olduğunu ve sizin neden böyle yaptığınızı dile getirerek ortak bir payda da buluşabilirsiniz. Fakat öncelik olarak bir süre kendinize ve partnerinize zaman vermenizi öneririm.

Merhaba sevgili danışan ; Cinsiyetinizi belirtmediğiniz fakat arkadaşınızın “ kız “ olduğunu belirtmenizden yola çıkarak erkek olduğunuz kanaatindeyim. Arkadaşlık süreniz yeni değil çok uzun süredir devam ettiğini belirtmişsiniz. 8 senelik iletişim içerisinde arkadaşınızın sevgilisi olduğunda veya olmadığında size karşı yaklaşımlarında bir farklılık gözlemleyerek mi bu düşünceye kapıldınız? Her şeyinizi paylaştığınızı belirtmişsiniz. Yakın arkadaşlıklarda bunlar gayet olağan durumlardır. Sizi yakın gördüğü için hayatıyla ilgili gelişmeleri veya fikir alması gereken konuları size sorması çok normal karşılanabilecek bir durumdur. Yarabandı ilişki olarak tabir ettiğimiz durum , sevgilisinden ayrılmış bir bireyin içinde bulunduğu kötü duygulardan arınmaya çalışması ve sevgilisini unutmak adına duygu beslemediği bir kişi ile birlikteliğine devam etmesi olarak adlandırılabilir. Arkadaşınızın sevgilisi olduğunu belirtmişsiniz. Aranızdaki iletişimi gözden geçirerek size olan yakınlığının ne boyutta ve anlamda olduğunu incelemeniz gerekmektedir. Eğer net olarak cevabını bulamıyor ve kafanızda soru işareti kalıyorsa , açık bir şekilde duygularınızı ve hissettiklerinizi arkadaşınıza sorabilirsiniz. Sorarken yanlış anlaşılabilecek kalıpları kullanmamaya da özen göstermenizi öneririm.

Merhaba Sevgili Danışan; Öncelikle sorunun içeriği kısa olduğu için , sizlere elimden geldiğince anlayarak yardımcı olmaya çalışacağım. Daha önce yaşadığınız ilişkide çok aşık olduğunuzu ve ilişkiyi çok zor bitirdiğinizi belirtmişsiniz. Toksik bir ilişki içerisinde zamanla ilişki dinamiklerimiz değişir ve aslında bir çok manipüleye veya farklı durumlara mağruz kalırız. İlişki toksikleştikçe ayrılık daha zor hal almaya başlar bunun başlıca sebebi ise verilen zaman ve emeklerdir. Zamanla aşk ve ilişki anlayışımız yaşadığımız toksik ilişkiye göre evrilir. Bu en önemli kısımdır çünkü hem ilk aşkınız olduğunu hem de toksik olmasına rağmen zor ayrıldığınızı belirtmişsiniz. İlk sevgiyi ve bağlanmayı öğrendiğiniz yer ( aile ) ile ayrıldığınız toksik ilişkiniz arasında bir bağ kurabiliyor musunuz ? Yaşadığınız duygular , ilişki içerisinde yaşadığınız problemler size tanıdık geliyor mu ? Çünkü bizler insan olarak sevgiyi ve iletişimi ilk öğrendiğimiz yere göre yaşama eğiliminde oluyoruz. Şuan içerisinde bulunduğunuz ilişkide el üstünde tutulduğunuzu ve ilgi gördüğünüzü hatta mutlu olduğunuzu belirtmişsiniz. Size göre aşkın tanımı nedir bu soruyla baş başa kalıp karşılaştırmayı denediniz mi ? Daha önceki ilişki deneyiminizi siz aşk olarak adlandırmış ve sürdürmüş olabilirsiniz. İlk baştan beri partnerinize olan hislerinizle şuanki hisleriniz arasında neler değişti bunları bir kağıda yazarak , nelerin eksik olduğunu ve neden böyle düşündüğünüzü yazarak bakmak sizlere daha geniş bir bakış açısı sunacaktır

Merhaba Sevgili Danışan Öncelikle hoşlandığınız kişi tarafından reddedildikten sonra özgüven eksikliği yaşadığınızı belirtmişsiniz. Fakat bu doğru bir düşünce değildir. Özgüven eksikliği hissetmenizi gerektirecek bir durum yoktur bu olguda. İnsan olarak genelde reddedilme sebebimizi dış görünüşümüzden ya da bizde olan bir eksiklikten dolayı olduğunu düşünüyoruz. Fakat bu düşünceden çıkmamız gerekmektedir. Hepimizin fikirleri , hayata bakış açısı , ilişkiden beklentileri ve dinamikleri farklıdır. Çok güzel veya çirkin olduğunu düşünmek , başkaları ile kendimizi kıyaslamak ; kendimize yaptığımız en büyük kötülüktür. Öncelikle tek ve bir olduğunuzu hatırlatmak isterim. Nasıl ki siz herkesten hoşlanamaz veya beğenemezsiniz , diğer insanlar da aynı şekilde bu düşüncede olabilirler. Çocukken veya okul yıllarımızda bir çok kişinin hatta sizin bile başınıza gelmiş olabilecek bir durumdur başkası tarafından platonik olarak sevilmek beğenilmek. Fakat siz pozitif bakmamış olabilirsiniz bunun içinde bir çok sebep yatabilir. Karşınızdaki insanda sizin tarafınızdan reddedildi diye özgüveni düşmeyecektir. İkişki istemediğini belirttikten sonra başka birisiyle flört etmesi sizde kırılmaya sebep olmuş , hepimiz zaman zaman belli dönemlerden geçebiliriz. İlişki istemediği bir süreçte bunu dile getirmesi insani olarak çok normal ve olması gereken bir durumdur. Sağlıksız ve isteksiz bir ilişkiniz olması mı sizi daha rahatsız ederdi yoksa bu durum mu mesela? Ek olarak size selam vermemesi sizde negatif bir duyguya sebep olmamalıdır. Hayatında birisi olduğu için , ilişki prensibinde belki farklı bir kişiyle konuşmak doğru gelmiyordur kendisine. Ve bunun sizinle hiçbir ilgisi yoktur. Sizde artık kafanızdan kendinizle alakalı olan kısmı görmezden gelmeye çalışırsanız ve kendinizi suçlamayarak yaşanan durumun gayet normal olduğunu düşünürseniz daha faydalı olabilir. Özgüveninizi nasıl toparlayabilirsiniz ? • Öncelikle kendinizle barışmalı ve acımasız yargılardan uzak durmalısınız. • Olumsuz tepkilerin umudunuzu kırmanıza izin vermemelisiniz. Hepimiz insanız ve her zaman olumlu pozitif şeylerin yaşanmayacağını bilerek kabullenerek hareket etmeliyiz. • İçinizdeki diğer insanlar benden daha iyi gibi söylemlerde bulunan sesi susturmalısınız. Ben iyiyim , daha daiyi olabilirim. demelisiniz. Unutmayın ki en değerli kendinizsiniz. Her şey kendinizi sevmekle başlar. • Yeni hobiler veya yeni uğraşlar edinip kendinizi geliştirmeye çalışarak potansiyelinizin farkına varabilirsiniz. Klinik Psikolog Sinem Özdemir

Psk. Sinem Özdemir

Ankara

Hakkımda

Popüler Yazılar

Hakkımızda

Gizlilik