Melisa Sude  KAV

Psk. Melisa Sude KAV

Mersin

Bilişsel Davranışcı Terapi, ACT, Şema Terapi

4.4
(15 Yorum)

Hakkımda

İstanbul Kent Üniversitesinden 2024 yılında Onur derecesiyle mezun oldum. Lisans sürecimde İstanbul Bakırköy de bulunan Pozitif Psikoloji Enstitüsünde stajımı tamamladım. Bunun yanı sıra çocuk ergen ve yetişkin alanlarında çeşitli seminerler de yer aldım. İzmir Psikoloji Enstitüsünün düzenlediği Bilişsel Davranışcı Terapi, ACT ( Kabul ve Karalılık Terapisi ) ve Şema Terapi Uygulayıcı eğitimlerimi tamamladım. Şu an online/yüzyüze danışan görmekteyim.

Eğitim

  • İstanbul Kent Üniversitesi - Lisans

Seminerler / Konferanslar (Sertifikalar)

  • DIR101 Floortime
  • İstanbul Kent Üniversitesi Terapi Odadına Hazırlık Normatif Olmayan Çift İlişkisi semineri
  • Gipdermersin Bireye Dokunan Ekoller semineri

Uzmanlık Alanları

Anksiyete
Yetişkin Psikolojisi
Mindfulness/ Farkındalık
Şema Terapi

Çalışma Ekolleri

  • Bilişsel Davranışcı Terapi
  • ACT
  • Şema Terapi

Cevaplar (65)

Merhaba sevgili danışan,Sanki içinizde dışarıdan bakıldığında görülmeyen ama iç dünyanızın ne kadar sıkışmış olduğunu yazdıklarınızdan hissedebiliyorum. Bir taraftan yalnızlık duygusuyla baş etmeniz diğer yandan da aile baskısı yaşamanız gerçekten zorlayıcı bir durum. Çevrenizdeki kişiler size sanki birtakım kurallar koymuş sizde buna uymak zorunda kalmış ve yaşamınızı da yön vermiş gibi duruyor. Şu açıdan da bakacak olursak kendi başınıza bir şeyler yapmanız eğlenmeniz engellenince sizde doğal olarak kendi içinizde bunalmışsınız. Arkadaş çevrenizin olmaması konusu da sizde derin bir sorun olmuş anladığım kadarıyla siz hem içinizi dökecek hem de o kişiyle saçma şeylere de birlikte gülebilmek için birine ihtiyaç duymuşsunuz. Çünkü bazen bir kişinin varlığı bile anlamsız olan sohbetlerde bile anlamlı olabiliyor. Yalnız hissetmemek için bazen kişi sosyal medyaya telefona yönelebiliyor bir tür uğraş bulmak için. Bu bana kalabalıklar için yalnız hissetmek duygusunu anımsattı. .Şöyle bir egzersiz belki de bu yalnızlık duygunuza biraz da olsa iyi gelebileceğini düşünüyorum. Akşamları beş dakikada olsa bir deftere sadece kendi düşüncelerinizi kimseye göstermeden yazmanız. İçinizden geldiği gibi saçma ya da önemli bulduğunuz her şeyi yazabilirsiniz. O defter size bir sırdaş yoldaş olabilir. Unutmayın sizin yaşadığınız bu duyguları bir başkası da yaşıyor olabilir çünkü her şey dışarıdan görüldüğü gibi olamayabiliyor. Umarım burada duygularınızı paylaşınca birazda olsa içinizdeki fırtına hafifleyebilmiştir. Tekrar yazmak isterseniz burada olduğumu bilmenizi isterim Sağlıklı günler dilerim Psikolog Melisa Sude Kav

Devamını Oku...

Merhaba sevgili danışan,Cümlelerinizi okurken şöyle hissettim açıkçası kişinin kendisiyle temas edememesi durumu sonrasında kişiyi iç dünyasındaki benliğinden de mahrum kalmasına neden olabiliyor çünkü kişi aynaya baktığında üstündeki kıyafet ya da makyajından bağımsız sanki başka biri yansıyor gibi hissetmek gerçekten zorlayıcı bir durum. Bu durumun nedenlerine baktığımızda çocukluk çağı travmalarının etkisi büyük orandadır. Kişi kendisine davranıldığı biçimde kendisini tanır ve kendisi hakkında düşünceleri oluşur kişilik bozukluğununda temelinde kişinin kendisini ve diğer kişileri algılamadında sorunlar yatar. Travmaların beyin ve beden üzerinde karmaşık etkileri vardır. Beynin savunmaya geçmesi aslında sizi o anlardan korumaya çalışan bir alarm sistemine benzetilebilir. Yani hissettiğiniz o yabancılık ya da kendinden uzaklaşıyor gibi olma hali ruhunuzun savunma biçimi gibi de düşünülebilir. Şunu söylemek isterim ki kişilik bozukluğu sahip kişilerde iç görü yeteneğine fazla sahip değillerdir o yüzden tedaviye de kendileri gelmek istemezler çoğunlukla çevresindeki kişiler tarafından getirirler fakat siz bu durumun farkındasınız yani iç görünüz var hatta psikoloğa çevrenizden birinin götürmediğini dile getirmişsiniz. Kendiniz bir çaba göstermeniz çok önemli ve güçlü bir adım tebrik ediyorum sizi. Küçük bir egzersiz önermek istiyorum size bir an için oturup gözlerinizi kapatıp içinizden şu an nasılım diye sorarak başlayabilirsiniz. Bunu yaparken Nefesinizi fark edin ve her nefeste şu an güvendeyim diye tekrarlayın. Bu sayede beyne de şimdi tehlike yok sinyali göndereceksiniz. Biliyorum kolay bir durum değil ama şunu unutmayın ki minik bir umut filizi ortaya çıkarır. Son olarak ne zaman isterseniz düşüncelerinizi burada tekrar paylaşabilirsiniz Sağlıklı günler dilerim Psikolog Melisa Sude Kav

Devamını Oku...

Merhaba sevgili danışan,Eşinizle iletişiminizdeki aksaklıklar sizi ne kadar etkilediğini yazdıklarınızdan hissedebildim gerçekten. Her birimiz aslında sevdiklerimizden küçük bir anlayış ilgi beklerken onların yokmuşuz gibi davranmaları bizi derinden üzebiliyor bu gayet doğal bir durum. Tartışmalarınız , eşinizin eve geç gelmesi gibi durumlar içinizde sanki bir şeylerin biriktiği fakat karşı tarafa tam ulaşmadığını düşünmekteyim. Siz bu kadar çabalarken karşı tarafın hiçbir tepki vermemesi kendi öz saygınızı da olumsuz etkilediğini görüyorum. Özellikle bana iftara atıyorsun gibi suçlayıcı ifadeler sizi de ister istemez kendinizden şüphe etmenize yol açmış olabilir. Belki de her iki tarafında birbirine anlatamadığı veya görmezden geldiği noktalar olabilir özellikle de ortada çocuklar varken bu durum biraz daha geri planda kalabiliyor. Çünkü bir taraftan evliliği idare etmek diğer taraftan anne ve baba rolleri gerçekten büyük sorumluluk gerektiriyor. Öncelikle eşinizle diyalog içerisindeyken suçlayıcı bir tavırdan ziyade sakin bir iletişimde kalmayı duygularınızı anlamaya çalışmayı deneyin lütfen. Daha açıklayıcı cümleler kurarak ona ne hissettiğinizi ve duygusal ihtiyaçlarınızı da belirtin. Başka bir önerim ise eğer ki sürekli bu döngüden çıkamıyorsanız bir aile danışmanından çift terapisi desteği alabilirsiniz. Bu evliliğinizdeki iletişiminizi daha sağlıklı ilerlemesine yardımcı olacaktır. Son olarak şunuda unutmayın bu evlilikte yükü tek başınıza taşımamalısınız karşı tarafında çaba ve isteği göstermesi gerekir. Bu süreçte Kendinize de yüklenmeyin yalnız değilsiniz. Görüşlerinizi de bizimle paylaşmayı unutmayın lütfen ☺️Sevgiler Psikolog Melisa Sude Kav

Devamını Oku...

Merhaba sevgili danışan,Yazdığınız cümlelerin arka planında sanki yaşanmış ve anlatamadığınız birçok hikaye birikmiş gibi görünüyor. Kişi güvene dair duygusunu yitirdiğinde kolay kolay birine güvenemez ve yaklaşamaz da sizi anlıyorum. Özellikle de güvendiğiniz biri tarafından incindiyseniz ister istemez bir mesafeli durmaya çalışıyorsunuz. Bu gayet doğal bir durum Sizde kendi kabuğunuza çekilmiş bir kaplumbağa gibi kendi içinizde sorgulamalar ve defalarca en küçük detayı bile düşünür olmuşsunuz. Sevilmemekten korkmanız yalnız kalmaktan korkmanız ya da yarı yolda bırakılmaktan pişman olacağınıza dair hislerinizin altında geçmişte yaşadığınız bir sadakatsizlik veya küçük bir ihmal de olmuş olabilir. Güvenme fobisi kaygı bozukluğu sorunları arasında yer alan dikkate alınması gereken bir konudur. Tedavi yöntemleri baktığımızda ise bir uzman tarafından korkularınızla yüzleşmeye veya korktuğunuz sorulara maruz kalmanız sizin korkularınıza karşı tolerans göstermeye başladığınızı ve bu duyguya başa çıkmaya başardığınızı gösterir. İlginçtir ki bu korkular ne kadar sarsıcıysa kişi bir o kadar sevmeye de bağ kurmaya da aç olur. Muhtemelen içinizede şu sorular yankılanıyor Nasıl tekrar güvenirim? Nasıl başlarım? Birazda şöyle düşünülebilir kişi kötü bir şey yaşamışsa tüm dünyanın kötü olduğunu veya her kişinin potansiyel olarak kötü bir olduğu düşüncesine kapılabilir. Bu noktada küçük adımlarla güven deneyimleri kazanmayı deneyebilirsiniz. Mesela bugün bir kişiyle göz göze gelip ona bir günaydın demek ya da iletişim kurmaya çalışabilirsiniz. Bu şekilde endişelerinize de yavaş yavaş yenmeye başlayacaksınız. Dilerseniz bir başka soruda güven duygunuzun kırıldığı anı paylaşmak isterseniz burda olduğumu bilmenizi isterim Sağlıklı günler dilerim Psikolog Melisa Sude Kav

Devamını Oku...