Şimal Aleyna Hız

Psk. Şimal Aleyna Hız

Afyonkarahisar

Aile ve çift terapisi, Online terapi, Çocuklarda dikkat ve algı, Cinsel terapi, Bireysel terapi, Sporcu danışmanlığı

4.6
(24 Yorum)

Uzman Hakkında

Merhabalar, Psikoloji lisans eğitimimi Examining the Relationship Between Universality-Difference Orientation, Belief in a Just Worldand Xenophobia in University Student bitirme tezim psikoloji lisans eğitimimi onur derecesi ile tamamlamış bulunmaktayım. Herhangi bir soru işaretiniz olduğunda benimle iletişime geçebilirsiniz

Eğitim

  • Lefke Avrupa Üniversitesi - Lisans

Seminerler / Konferanslar (Sertifikalar)

  • BDT temelli Cinsel Terapi Uygulayıcı Eğitimi
  • Bilişsel davranışçı aile terapisi uygulayıcı eğitimi
  • Temel Şema terapi bilgisi
  • Çözüm odaklı aile ve çift terapisi
  • Psikolojik İlk Yardım Eğitimi
  • Sınav kaygısı
  • Çocuklarda dikkat ve algı üzerine testler (AGTE,Metropolitan,D2 vb.)
  • Disleksi Eğitici Eğitimi
  • Temel EMDR
  • Mındfulness
  • Sanat Terapisi
  • Sporcu Danışmanlığı/Spor Psikolojisi

Uzmanlık Alanları

Panik Bozukluk
Travma ve TSSB
Anksiyete
Duygular
Cinsel Problemler
İlişki Sorunları
Sınav Kaygısı
Zaman Yönetimi
Kariyer Rehberliği
Dikkat Eksikliği
Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite
Aile ve Çift Terapisi
Cinsel Terapi

Çalışma Ekolleri

  • Bilişsel Davranışçı Terapi (BDT)
  • Çözüm Odaklı Terapi

Cevaplar (178)

Merhaba sevgili danışan, öncelikle deneyimliyor olduğunuz süreci benimle paylaştığınız için teşekkür ederim. Elimden geldiğince sizlere yardımcı olmaya çalışacağım. Özellikle aileyle geçirilen zaman kimileri için nefes almak gibi; şimdi sizde bu alan daralmış gibi anlatıyorsunuz ve bu hiç yabana atılacak bir durum değil. Ailenizle ilgili “aşırı iyi insanlar” diye özellikle vurgulamanız dikkat çekici. Demek ki, aslında onların sizin için ne kadar kıymetli olduğunu, ilişkilerinizin temelde samimi ve sevgi dolu olduğunu hissettiriyor. Bu noktada, sevgilinizin ailenize karşı böyle bir mesafe koyması, sizde ister istemez bir yalnızlık ya da arada kalmışlık duygusu yaratabilir. Bunu dillendirmeniz de çok önemli. Kız arkadaşınız neden bu kadar net bir şekilde karşı çıkıyor? Güvensizlik mi, geçmişte yaşadığı bir deneyim mi ya da sadece ilişki dinamiğinize dair endişeleri mi var? Bazen problemin kökünü konuşurken bulmak gerekiyor. Açık ve sakin bir üslup ile kız arkadaşınızla konuşabilirsiniz. Örneğin, “Ailemle vakit geçirdiğimde, sanki bir şeyleri yanlış yapıyormuşum gibi suçluluk hissediyorum. Aslında seni çok önemsiyorum ama ailemle bağlarımı da kaybetmek istemiyorum. ” deyip, hislerinizi paylaşmak iyi bir başlangıç olabilir. yazmayı seven biriyseniz sizlere birkaç günlüğüne bir deftere dökmenizi öneririm. Hangi taraf ağır basıyor, kimden ne beklentiniz var, sevginizin neyi göğüsleyebileceğini nerede hayal ediyorsunuz? Bazen yazmak, içinden çıkamadığımız düğümleri biraz gevşemesine yardımcı olmasıyla birlikte farkında olmadığımız şeyleri fark etmemize de yardımcı olur. Başka soru işaretleriniz veya anlatmak istedikleriniz olursa her zaman ulaşabilirsiniz.

Devamını Oku...

Merhaba sevgili danışan, öncelikle deneyimliyor olduğun bu süreci benimle paylaşma cesareti gösterdiğiniz için sizi tebrik etmek isterim. Çünkü bu adımı atmak oldukça cesaret isteyen bir süreçtir. Sizin gibi hassas ve toplumsal olaylara duyarlılığı yüksek olan insanlar için, böylesi sarsıcı haberlerin bu kadar yakınından geçmek gerçekten kolay değil. Bir yanınız “Bu acılar karşısında bir şey yapmalıyım” diyor, öbür yanınız ise elinizden gelenin bir anlam ifade etmemesinden korkuyor. İçeride güçlü bir vicdan sesi var, bu da başlı başına oldukça kıymetli aslında. Ama öte yandan, insan kendini her şeyi değiştiremeyecek kadar küçük ve güçsüz hissedince, suçluluk hissi ile baş başa kalabiliyor. Belki şu an çok anlamlı gelmeyebilir ama şunu söylemeden geçmek istemem: Vicdanınızın ve hassasiyetinizin tıpkı bir pusula gibi sizi doğruya yönlendirdiği anlar olacak. Fakat bu pusulanın terazisi çok hassas; sürekli ağır yük altında olduğunuzu hissettiğinizde ve/veya düşündüğünüzde sizi daha fazla yorabilir. Kendi duygu sağlığınız için de minik nefes aralarına, bir durup “Ben ne hissediyorum ve neden bu kadar yıpranıyorum?” diye sormaya ihtiyacınız var. Duygularımız da bazen tıkanabilir veya kapanabilir. Bu noktada, haberlerden biraz uzaklaşmak veya ara vermek, bu sürede başka şeylerle ilgilenmek örneğin kısa yürüyüşler yapmak ya da sadece kendinizi “gereken kadar, yapabildiğim kadar” ilgilenmeye izinli görmek bile sizin için daha sağlıklı olacaktır. İsterseniz şöyle bir egzersiz fikri önerebilirim: Bugün, yapabileceğiniz çok küçük bir hareket seçin. Örneğin gerçekten içinizden geliyorsa sosyal medyada konuyla ilgili bir yazı paylaşmak, bir yardım kampanyasına minik bir destek vermek, çevrenizle bu konuları konuşmak. .. Bunlar “dünya değişsin” diye değil, vicdanınız ve eylemleriniz arasındaki o uyumu hissetmek için. Bazen de hiçbir şey yapmak istemeyebilirsiniz. Onu da zorlamadan, kendi sınırınızı kabullenerek yaşamak gerekiyor. Çünkü insan arada bir üretemeyebilir, hissedemeyebilir, hatta hissizleşebilir – bu da bir ruhun kendisini koruma yolu olabilir. Ara ara belki de kendisine şu soruyu sormak sizi daha iyi hissettirebilir: "Bugün, kendi kapasitemde neyi değiştirebilirim; en azından ne yaparsam içime siner?" Bu sorunun gün be gün cevabı değişebilir ve bu çok doğal. Her eyleminiz devrim yaratmak zorunda değil. Bazen vicdanlı bir birey olarak kalmak, küçük adımlar atmak ve kendinize de şefkat göstermek, toplumsal olarak iyi bir etki yaratmanın ilk adımı olur. Tüm bu soruların cevaplarının tek bir gecede bulunmadığını unutmamak lazım. İsterseniz bu içsel yolculuğu dönem dönem burada konuşmaya devam edebilirsiniz. Sevgiler

Devamını Oku...

Merhaba sevgili danışan, öncelikle deneyimliyor olduğunuz bu süreci burada paylaşma cesareti gösterdiğiniz için sizi tebrik etmek isterim. Elimden geldiğince sorunuza cevap vermeye çalışacağım. Bazı şeyleri uzaktan bakıp sorgulayabilmek büyük bir güç işareti aslında. Bir yıl boyunca kendi iç dünyanızı bu kadar derinden didikleyip çözümlemeye çalışmanız, çok kolay bir yol değil. Şimdi dönüp bakınca, “O gerçekten değişti mi, yoksa yalnızca kaybettiği şeyin değerini yeni mi fark etti, yoksa tek başına kalmaya tahammül edemediği için mi döndü?” diye sormanız çok normal. Çünkü bunun ayrımını yapmak çoğu kez hislerle mantığın iç içe geçtiği, bulanık alanlarda kalabiliyor. Ancak siz bu sisi bir nebze aralamış ve/veya aralamak için çabalıyorsunuz. Belki kendinize şöyle bir soru da sorabilirsiniz: “Geçmişte tükenen ben, şimdi neye ihtiyacım var?” Zira insan bazen kendine, “. .. .. .. için hakkım var mı?” diye sormayınca, yine eski alışkanlıklara, şemalara kayabiliyor. Elbette ki güven duygusu hemen oluşmuyor. Size gelen bu özrün yüzeysel gelip gelmemesini anlamak için sadece “Sözleri mi, eylemleri mi değişti?” diye bakılabilir. Çünkü bazen insan pişmanlık duyar ama bir daha aynı döngülere girmemek için mesafe koymak gerekir. Bunları yaşadıktan sonra karşı taraf yeniden geldiğinde herhangi bir durumdan dolayı tereddüt ediyorsanız, içinizdeki kırılmayı, hisleri ve duyguları yok saymayın. O acı yaşandı, üzerine bu kadar düşünmüş, analiz etmişsiniz; bu sizin duygularınıza ve bakış açınıza çok şey katmış. Bunu küçümsemeyin. Şuanda birilerine güvenmek, içinizi açmak gerçekten çok zor olabilir ama kendinize en çok borçlu olduğunuz şey, hisleriniz konusunda dürüst ve açık olmak olduğunu unutmayın. "Ben izin verirsem," demişsiniz ya, bu noktadan sonra izni önce kendinize, sonra başkasına verin; yani duygularınıza, sınırlarınıza, iyiliğinize, aklınıza gelen daha bir çok şeye. Dilerseniz, bunun üzerine daha somut bir uygulama da yapabiliriz. Örneğin, duygularınızı yazıya dökmek ya da kendinize “Şu an ne isterdim; bu ilişkide neye ihtiyacım vardı, karşılandığında nasıl hissederdim?” gibi küçük sorular sorup cevaplamak bazı düşüncelerinizin netleştirmesine destek olabilir. Aklınıza takılan soruları burada paylaşabilirsiniz, birlikte keşfetmeye devam edelim. Sevgiler,

Devamını Oku...

Merhaba sevgili danışan, öncelikle deneyimliyor olduğun süreçleri burada paylaşma cesareti gösterdiğin için seni tebrik etmek isterim. Çünkü gerçekten kolay olmayan ve cesaret isteyen bir süreçtir. Arkadaş çevrenizdeki dinamikler epey yorucu görünüyor. Aytekin’in hikayesini paylaşması, diğerlerinin hemen beğenip sizin paylaştıklarınızın gözden kaçması… Belki de burada “Ben de fark edilmek istiyorum. ” duygusu olabilir. Buna kim olsa ihtiyaç duyar. Sosyal medyada görünmez olduğunu hissetmek kalabalık içinde yalnız kalmak gibi… Kimi zaman bunu dile getirdiğinizde ‘aşırı tepki’ vermiş gibi gösterebiliyorlar, halbuki altında derin duygular olabilir. Bu duyguları fark etmek kimi zamansa bunlarla yüzleşmek kendinize söylemek bile hiç kolay değildir. Bir de, sıkça tekrar eden o bastıramadığınız istekten söz ediyorsunuz. Burada da bir çatışma var. İnsanın bedeniyle barışması, dürtüleriyle ilişki kurması kolay değildir. Böyle bir durumda şunu önerebilirim: O isteğin geldiğini hissettiğinizde kendinize kızmak, suçlamak veya bastırmak yerine, bir iki dakika durup “Şu an vücudumda ne oluyor? Neremde bir yoğunluk var?” diye kendinize bakın. Bazen hiç hareket etmeden, sadece bunu fark etmek, aslında ihtiyacın sizi nasıl etkilediğine dair ipucu verir. Ve bu gözlem hali, otomatik tepkilerle baş etmekte işinizi kolaylaştırır. Takıntılı olduğunuzu söylemişsiniz… Düşüncelerinizde dönüp duran konular bazen huzurunuzu kaçırıyor olabilir, değil mi? Belki de “Neden hep ben?” sorusunu çokça soruyorsunuzdur kendinize. Tekrar tekrar zihninizde aynı şeyleri yaşamak yorucu olabilir. Bu noktada küçük bir egzersiz önermek isterim: Bir defter alın, gün içinde kafanıza takılan şeyleri madde madde yazın. Sonra, o an için hangisine gerçek bir çözüm bulabileceğinizi işaretleyin. Geri kalanlarını, “Şu anda değiştiremeyeceklerim” başlığının altına yazın. Bu egzersiz ile birlikte kendi düşüncelerinizi dışa vurarak bir nebze rahatlama sağlayabilir. Bazen insan, ilişkilerinde olduğu kadar kendi bedenini ve ihtiyaçlarını da anlamakta zorlanabilir. Özellikle ülkemizde cinsellik çoğu zaman tabu gibi göründüğü için fazladan yalnız kalıyoruz bu mevzularda. Kendinize karşı yargıç olmaktan biraz uzaklaşıp, duygu ve isteklerinize şefkatle bakmayı deneyebilirsiniz. Belki, yaşadıklarınızı parça parça ele alıp, hangi duygunun nereye ait olduğunu ayırmak iyi bir başlangıç olabilir. Umarım cevabım sizin için verimli olmuştur.

Devamını Oku...