Psk. İlknur Yılmazgil
Türkiye, Adana
Bilişsel Davranışçı Terapi, Sanat Terapisi, Çözüm Odaklı Terapi, Online Terapi
Uzman Hakkında
Çağ Üniversitesi Psikoloji Bölümünden onur öğrencisi olarak mezun oldum. Bilişsel Davranışçı Terapi, Sanat Terapisi, Kısa Süreli Çözüm Odaklı Terapi ekolleriyle çalışmaktayım. Ergenlere ve yetişkinlere yönelik online ve yüz yüze terapi hizmeti vermekteyim. Terapi sürecinde danışanlarımla iş birliği yaparak, onların içsel kaynaklarını keşfetmelerine ve bu kaynakları daha etkili bir şekilde kullanmalarına yardımcı oluyorum. Birinci gayem kapsayıcı ve destekleyici bir terapi süreci sunarak, danışanlarımın hayat kalitelerini artırmaktır.
Eğitim
- Çağ Üniversitesi - Lisans
Seminerler / Konferanslar (Sertifikalar)
- Moxo Dikkat Testi Uygulayıcı Eğitimi
- Bilişsel Davranışçı Terapi Uygulayıcı Eğitimi
- Şema Terapi Eğitimi
Uzmanlık Alanları
Çalışma Ekolleri
- Bilişsel Davranışçı Terapi
- Sanat Terapisi
- Kısa Süreli Çözüm Odaklı Terapi
- Şema Terapi
Cevaplar (26)
Merhabalar sevgili danışan, Anlattıkların, uzun zamandır yüklenmiş olduğun ağır sorumluluklar ve beklentilerin, seni ciddi anlamda yormuş olabileceğini gösteriyor. Çocukluktan beri büyüklere özgü sorumluluklar almak, kişiyi yaşından önce olgunlaştırıp kendi ihtiyaçlarını ihmal etmeye itebilir. Başkalarının önceliklerini düşünmek, kendini ve isteklerini geri plana atmak, zamanla özdeğeri zedeleyebilir ve özgüven eksikliğine yol açabilir. Kendini değersiz hissetmen, özgüveninin düşük olması ve sosyal ilişkilerde zorlanman, yaşadığın bu yüklerin doğal bir sonucu olabilir. Çocukluk döneminden bu yana hep başkalarına odaklanarak yaşaman, kendi ihtiyaçlarını ifade etmeni ve hayata karşı heyecan duymanı zorlaştırmış olabilir. Bu süreçte, özellikle hayal kurmak veya hedeflere odaklanmak, sanki anlamsız gibi gelebilir çünkü kendinle olan bağını tam anlamıyla geliştirmeye fırsat bulamamışsın. Üniversiteye gitme arzun ve kendi ayakların üstünde durma isteğin, aslında içindeki özgürleşme ihtiyacının bir yansıması. Bu, kendi hayatını kurma ve kim olduğunu keşfetme arzusunu taşıdığını gösteriyor. Karşılaştığın engeller bu arzunun önüne geçmiş gibi hissettiriyor olabilir; fakat bu, kendine yatırım yapamayacağın anlamına gelmez. Kendini keşfetme, içsel gücünü geliştirme ve özgüvenini artırma, yalnızca üniversiteyle değil, küçük ama istikrarlı adımlarla da yapılabilir. Ve tabi ki kaç yaşına gelirsen gel hayallerini gerçekleştirmek için bir adım atabilirsin. Kendine zaman ayırmak, ilgi alanlarını keşfetmek, gerekirse profesyonel destek alarak özgüvenini ve özdeğerini yeniden inşa etmek, bu yalnızlık hissini hafifletmene yardımcı olabilir. Kendi duygu ve düşüncelerini ifade etmeye başlayarak iç dünyana daha çok alan açabilir, küçük de olsa kişisel hedefler koyarak kendin için bir şeyler yapma pratiğini güçlendirebilirsin. Lütfen bu yolculukta en başta kendine nazik ol ve yaşadığın hiçbir şey için kendine yüklenip kendini suçlama. Umarım yardımcı olabilmişimdir. Kendine çok iyi bak 🌼Esenlikler dilerim. Psikolog İlknur Yılmazgil.
Merhabalar değerli danışan, Kış aylarında yaşadığın bu his, aslında mevsimsel değişimlerin zihinsel sağlığımız üzerindeki etkisini gösteriyor olabilir. Kışın güneş ışığının azalması, vücudun biyolojik ritmini etkiler ve duygusal dalgalanmalara neden olur. Bu durum, bazı kişilerde "mevsimsel duygu durum bozukluğu" olarak bilinen bir tabloya yol açar. Bu durum, kış aylarında enerji düşüklüğü, ilgisizlik, sosyal çekilme ve duygusal tepkilerde azalma gibi belirtilerle kendini gösterir. Bahsettiğin "yaşamdan kopmuş gibi hissetme" hali de bu tabloya işaret ediyor olabilir. Bu durumda kendini tanımadığın gibi "uzakta" veya duygusal olarak "izleyici" konumunda bulabilirsin. Dalgınlığın artması, duygu yoğunluğunun azalması gibi belirtiler, zihinsel olarak enerjinin düştüğünün ve bunun iletişimlerine de yansıdığının göstergesi. Zihninin sürekli dolu gibi hissetmesi, ama tam olarak ne düşündüğünü bilememen de bunun bir yansımasıdır diyebiliriz; bu durumda zihinsel olarak yorgunluk ve tükenmişlik hissedebilir, kendini çevrene tam olarak veremeyebilirsin. Anlattığına göre arkadaşlarınla oldukça güçlü bağların var ve onların bu durumu kişisel algıladıklarını söylemen, aranızdaki iletişimi yeniden gözden geçirme gerekliliğini gösteriyor. Onlarla bu durumunu dürüstçe paylaşmak, bu hissin kış aylarında daha yoğun yaşandığını ve bunun senin için de zorlayıcı olduğunu anlatmak, seni anlamalarına yardımcı olabilir. Bu, seninle kurdukları iletişimi kişisel algılamamalarını sağlayabilir. Bu gibi durumlarda, kendine karşı daha anlayışlı ve şefkatli olmak önemlidir. Günlük rutininin içine küçük ama düzenli alışkanlıklar eklemek sana iyi gelebilir; örneğin, açık hava yürüyüşleri ya da kış aylarında mümkünse güneş ışığını almak için daha fazla dışarı çıkmak gibi. Ayrıca, düzenli bir uyku, dengeli beslenme ve hafif egzersizler de bedenini ve ruh halini destekleyebilir. Ayrıca, terapiyle bu durumu daha yakından incelemek, duygusal olarak daha dengede kalmana destek olabilir. Terapi, yalnızca duygularını yönetmene değil, zihinsel yükünü de hafifletmene yardımcı olur. Yaşadığın bu durum yalnızca senin elinde olan bir şey değil; vücudunun ve zihninin sana verdiği bir tepki. Önemli olan, bu süreci daha sağlıklı atlatabilmen için kendine destek olacak adımları atmaktır. Umarım yazdıklarım senin için faydalı olmuştur. Kendine çok iyi bak. Esenlikler dilerim. Psikolog İlknur Yılmazgil.
Merhabalar sevgili danışan, Öncelikle sağlıklı günler dilerim. Anlattıklarına bakınca, yaşadığın fiziksel belirtiler büyük ihtimalle vücudunun strese ya da kaygıya verdiği tepkiler olabilir diyebiliriz. Ellerindeki titreme, kalp çarpıntısı, nefes darlığı ve bacaklarındaki titreme gibi belirtiler, yoğun kaygı anlarında sıkça görülebilen semptomlar. Kaygı, bedenin "savaş ya da kaç" tepkisini tetikleyebilir, bu da vücutta bir dizi fiziksel reaksiyona yol açar: kalp hızlanır, nefes almak zorlaşır ve kaslarda gerginlik oluşur. Geçmişte ellerinin titrediğini ama buna çok dikkat etmediğini söylemen, belki o dönemde de bazı gerginlikler yaşıyor olabileceğin ihtimalini düşündürüyor. Ancak bu belirtilerin şimdi daha belirgin ve sık hale gelmesi, son dönemlerde yaşadığın stresin daha fazla olabileceğine işaret ediyor olabilir. Vücudun sana bu sinyalleri vererek bir şeylerin yolunda gitmediğini ya da fazlasıyla yük altında olduğunu söylüyor olabilir. Son zamanlarda yaşadığın olayları kısaca gözden geçirmeni öneririm. Hangi durumlarda bedeninin tepkileri bahsettiğin şekilde oluyor? Nörolojik açıdan yapılan tetkiklerde bir sorun bulunmadıysa, bu yaşadıkların psikolojik temelli olabilir. Özellikle uzun süreli ya da yoğun stres, kaygı bozukluğu, panik atak gibi durumlar bu tür fiziksel belirtilere yol açabilir. Vücudun bir bakıma zihinsel yükünü taşıyamaz hale gelmiş olabilir. Bir psikologla görüşmek, bu belirtilerin kaynağını keşfetmene ve onlarla nasıl başa çıkabileceğini öğrenmene yardımcı olabilir. Terapi sürecinde, yaşadığın kaygıların nedenlerini daha derinlemesine anlamak, bu tür fiziksel tepkilerle başa çıkmayı öğrenmek ve stresini yönetmek için çeşitli teknikler öğrenebilirsin. Özellikle bilişsel davranışçı terapi (BDT), bu tür durumlarda çok etkili olabiliyor; kaygı yaratan düşünceleri daha sağlıklı bir şekilde ele alman için bir yol sunan ekollerden biri olduğunu söyleyebilirim. Kendini suçlamadan, bu durumu ciddiye alıp bir adım atman, kendin için yapabileceğin en önemli şeylerden biri olacaktır. Doğru terapisti seçebilme dileğiyle. Umarım yardımcı olabilmişimdir. Esenlikler dilerim. Psikolog İlknur Yılmazgil.
Merhabalar sevgili danışan, Bu hissettiğin "geç kalmışlık" duygusu, pek çok insanın zaman zaman yaşadığı bir duygudur. Kendini kaybetmiş gibi hissetmek, zihnini susturamamak ve sürekli düşüncelere dalmak, aslında içsel bir arayışın işaretleri olabilir. Bu tür duygular, hayatında bir şeylerin eksik olduğu hissiyle birleştiğinde, yalnızlık ve kendini izole etme eğilimlerini beraberinde getirebilir. Sürekli olarak yeni hayat kuralları belirleyip, bu kuralların birini ihlal ettiğinde baştan başlama döngüsü de aslında kendinle ilgili yüksek beklentilerin ve mükemmeliyetçi bir tutumun işareti olabilir. Bazen, kendine koyduğun kurallar ya da beklentiler, gerçek hayatta sürdürülebilir olmayabilir ve bir "hata" yaptığında, tüm düzenini yıkıp yeniden başlama isteği, içindeki hayal kırıklığını daha da büyütebilir. Bu da seni, kendini odana kapatma ve temel ihtiyaçların dışında hiçbir şey yapmama noktasına getirebilir. Bilişsel davranışçı terapi ekolünde buna ya hep ya hiç düşünce tarzı diyoruz ve bu çarpık bir düşünce tarzıdır. Bu tür döngüler, genellikle bir içsel tatminsizlik ve duygusal bir boşluk hissinden kaynaklanır. Kendini bir yandan "daha iyi" bir noktada görmek isteyip, bir yandan da sürekli olarak bu hedeflere ulaşamamak ya da başladığın şeyleri sürdürememek seni hem duygusal hem de mental olarak çok yoruyor olabilir. Düşüncelerin seni esir almış gibi hissettiğinde, bunları yönetmek ve zihnini sakinleştirmek oldukça zorlayıcı hale bürünebilir. Bu noktada yapman gereken şeylerden biri, kendine karşı daha esnek olmayı öğrenmek olacaktır. Kendine koyduğun kurallar ve beklentiler, seni motive etmekten ziyade baskı altında hissetmene neden olur. Belirlediğin hedeflere ulaşmak, adım adım ve küçük ilerlemelerle gerçekleşir; her şeyi bir anda çözmeye çalışmak seni daha da çıkmaza sokabilir. Ayrıca, zaman zaman yalnızlık hissetmen doğal olabilir ama bu hisleri kabullenmek ve kendine bu süreçte daha anlayışlı davranmak önemlidir. Bir diğer önemli adım, profesyonel bir destek almayı düşünmek olabilir. Zihnindeki bu yoğun düşünce akışını durdurmak ve daha sağlıklı düşünce kalıpları geliştirmek için bir terapist ile çalışmak, sana zihnini nasıl daha iyi yönetebileceğin konusunda yardımcı olabilir. Bilişsel davranışçı terapi gibi yöntemler, bu tür düşünce döngülerini kırmana ve daha dengeli bir ruh hali geliştirmeni sağlar. Yukarıda da belirttiğim gibi ya hep ya hiç düşünce tarzını bilişsel davranışçı terapi ile çok güzel yönetebilirsin. Umarım bir nebze de olsa yardımcı olabilmişimdir. Kendine iyi bak. Esenlikler dilerim. Psikolog İlknur Yılmazgil.