PsikolojiKategorisi

Zihinsel ve duygusal olarak kendini daha iyi hissetmek bazen küçük farkındalıklarla mümkün. Duygularını anlamak, iç dünyanı keşfetmek ve kendine biraz alan tanımak istiyorsan doğru yerdesin.

Soru sor
Filtrele
filtre ikon
Kategoriler

Filtrele

Soru sor
Filtrele
filtre ikon
Kategoriler
Psikoloji

Kendimi hiç mutlu hissedemiyorum zevk almıyorum hiç birşeyden

kendimi hiç mutlu hissedemiyorum hiçbir şeyden zevk almıyorum hayat boş gibi geliyor kimsenin beni sevmediğini düşünüyorum hayatı hiçbir şekilde mutlu olamıyorum kendimi hep yorgun hissediyorum hep halsiz bazı alışkanlıklarından vazgeçemiyorum bu durumda beni aşırı rahatsız ediyor hiçbir şey yapmadığım halde bile çok yorgun oluyorum hiçbir şey yapasım gelmiyor hiçbir şeyde beni mutlu etmiyor artık her ne olursa olsun hep üzülüyorum ağlamak istiyorum ama artık Ağlayamıyorum bile

Psikoloji

Merhabalar bir olay hakkında kaygılanıyorum birine özel bir şeyimi attım tehdit etti beni napmalıyım

Ani değişimilerim var kaygılanıyorum bide boşluk hissi, depresyon, iç catışma, bunlar neyin kaynağından geliyor bide her gün her saniye yaşıyorum bunu kendime zarar vermemek icin kendimden de kaçmak istiyorum ama iste ilaçla geçermi selectra kullandım 50mg etkisi yok dozunu artırsalar gecermi çünkü selectra ilk başta iyi geliyordu yardımcı olursanız sevinirim iç çatışmaya gidiyorum kendimle bu normal değil nasıl geçer ☺️

Psikoloji

napıcağımı bilmiyorum?

merhaba hocam ben uzun süredir hiç buluşmadığım biriyle konuşuyodum sanaldan. . aşırı toksiktik. . benden küçüktü zaten. 2 yıl konuşmuşuzdur. bunu stalklarken benim bulunduğum ilden bir kızla takipleştiğini gördüm ve çıldırdım fake hesaplardan buna yazdım ve kardeşine. bu da anladı tabi aradı beni dün bir daha olmasın vb kötü bi şekilde kaba konuştu. evet yaptığım hataydı ben de açıkladım ve en sonunda engelleştik. kendimi kötü ve değerini kaybetmiş biri gibi hissediyorum. bu aralar herşey üzerime geliyor çünkü. keşke yapmasaydım çok pişmanım bi anlık fevri ve duygusal hareketler beni çok kötü etkiliyor zaten bu huyumu napıcam bilmiyorum. evet o çocukla zaten gelecek yoktu ama beni böyle tanıması görmesi beni üzdü açıkçası. ..

Psikoloji

Yaşadıklarımı taşıyamıyorum

Merhaba psk Betül canbel ara sıra buraya yazıyorum belki hatırlarsınız. Ben 28 yaşımda biriyle tanıştırılmıştım. Bu kişiyi benimle tanıştıran bir evli çiftti benim arkadaşımın arkadaşlarıydı onlara çok güvenmiştim. Bana bu kişiyi çok övdüler ben de o gün heveslendim. Çünkü bir önceki ilişkim 4 sene önce aldatılma ile sonuçlanmıştı. 4 sene kendi içime kapanmıştım çünkü 10 yıllık bir ilişkiydi. Sınava hazırlandığım sene ayrılmıştı benden sonradan ortaya çıktı başkası varmış meğer hep yalanlar söylemiş bana. 4 sene sonra ilk defa bu kadar heyecanlanmıştım. Tanıştık 1 ay uzaktan konuştuk uzak mesafeydi. Eski ilişkisinden kıyafet yüzünden ayrılmışlar kız olduğum gibi sevilmek istiyorum demiş bitmiş tabi ben bunları sonra öğrendim. Kıyafet konusunda dikkat eden birini istediğini söylediler ben de mutlu olacağım bir ilişki olursa güven duyarsam kıyafetin bir önemi olmadığını düşündüm. Tanışmak istedim. Tabi hemen ödün vermedim ilk buluşmaya şortla gittim kendisi muhafazakardı güzel ilerledi süreç biz devam ettik ben de bu süreçte bu fikre sıcak baktım. Mutluydum çünkü gerçekten o her şeyiyle beni etkilemişti. 2. Ayın sonunda evine gittim çok güzel 1 hafta geçirdik tam dönmeden 1 gün önce wp de en başa eski ilişkisinden kalan mesajları sabitlemiş fotoğraflar duruyordu telefonunda. Ben bunları görünce başımdan aşağı kaynar sular döküldü. O an beni yara bandı olarak kullandığını anladım. Yanıma çağırdım ağladı ben çok üzüldüm ağladım. Sonra bana ben senden hoşlanıyorum bunlar sadece bir alışkanlık dedi. Ben içimde bitirdim onu dedi. Ona inanmak istedim. Keşke o gün o evi terk etseydim. Hediyelerini her şeyini attı her şeyi sildi. Sana güvenmek istiyorum dedim. Arkadaşlarımız beni aradı özür diledi. Onlar da şaşırmışlar. Ben eve döndüm. Bizim ilişkimiz 8 ay devam etti. Bu 8 ayda her buluşmamızda ya eskiye dair fotoğraflar mesajlar notlar bir yerlerden çıkmaya devam etti. Ben ortam neresi olursa olsun kimi zaman gözlerim doldu kimi zaman evi terk ettim. Bana hep beni sevdiğini bir anlamı olmadığını söyledi. Bu süreçte kendini muhafazakar diye tanıtıp bana söylemeyip arkadaşlarıyla barda fotoğraflar çıktı. Arkadaşları hep şaşırıyordu bu duruma. Bense onu hep anlamaya yargılamamaya çalışıyordum. Bana kendimi bulamadım diyordu. En son yanına gittim 1 hafta kaldım bu bir haftalık süreçte eskiye dair videolar notlar şiirler gördüm. Terapiye gitmiş gün gün o kişiye günlük gibi anlatmış ve bunları benimle birlikte olduğu halde ve bu kadar şey yaşamamıza rağmen telefonunda saklamaya devam etmiş. Şiirlerin edebi değeri varmış ondan tutuyormuş bunları. Bana bu açıklamaları yaptı. Daha sonra başka bir kız arkadaşıyla konuşmalarını silmiş ben görünce rahatsız oluyorum diye bunları yakaladım. Bunlar sadece yakaladıklarımdı. Akşam arkadaşlarımız uzun yoldan gelecekti hafta sonunu beraber geçirip dönecektik. O yüzden bir şey olmamış gibi davranmam lazımdı. O günü içime gömdüm ama düşünmeye de vaktim yoktu. Biz ertesi gün hep beraber vakit geçirdik ben ruhen orada değildim. Onlar ne yemek yiyelim diye düşünürken ben tüm bu olanları kafamda çeviriyordum. Berbat gün geçirdi herkes benim yüzümden sessizdim hep bu basit gündelik bir çift kavgası değildi. Olanları taşıyamıyordum artık. Onunla yalnız kaldığımda hüngür hüngür ağladım. O arkadaşlarımızın yanına gidince hiçbir şey olmamış gibi devam etti. Herkes beni suçladı. O günü bozduğum için. Döndükten sonra hiç keyif alamadık dediler. Sanki tüm bu yaşadıklarımı ben seçmişim gibi. Olaylara verdiğim tepkiler yüzünden suçlandım. Önceden de bu olanları bazen gözlerim dolar atlatır ortama uyum sağlardım. Ama kimse bana sen iyi dayandın demedi. O gün onu son görüşümdü. Eve dönünce sen bana ailemin yanında da böyle davranırsın diyerek ayrıldı benden. Kız arkadaş konusunda beklentilerim karşılanmıyor dedi. Bana dürüst olmadığının kılıfı beklentilerim karşılanmıyor demekti. Bunu açıkça baştan söylemek yerine mesaj silerek yapıp sonra beklentilerim karşılanmıyor dedi. Bütün bunların yaşanmasına gerek var mıydı ayrılmak için bu kadar kahrolmamı beklemeseydi keşke uzaktayken bitirseydi. Beni suçladı. Yaptıklarını haketmediğimi sen bunların hiçbirini hak etmedin ben yanlış yaptım hep dedi. Sonra ilerde inşallah pişman olmayız diyerek bana umut aşılayıp gitti. Bir insan basından beri bu kadar kendini düşünebilir mi aklım almıyor. Sonradan pişman olmasını bile düşünüp bu kıza bunu söylememem lazım demiyor. Kapıyı açık bırakıp gidiyor. Ben ona dönmedim tam 2 yıl oldu. Kalbim ağrısı da kendimi eve kapatsam da gecelerce ağlasam da dönmedim. yaşadıklarım hala dün gibi aklımda. Hep kendini düşündü onun hayatı onun geçmişi onun geleceği onun beklentileri arkadaşları ben neydim kimdim. Sonra YouTube hesabındaki oynatma listesine pişman olduğuna dair şarkılar ekledi. Bunu gördüğümü gördükçe eklemeye devam etti. Ben bir şeyler değişmiştir diye düşünürken ona adım atmadım yinede sonra profil resmimi her şeyimi kapattım. Bu süreçte babam hasta oldu. Ben açtım profil resmimi ona. Sevdiğime dair şarkılar paylaştım. Ama yoktu. 1 buçuk 2 ay geçti sadece üzerinden şarkılardaki sözler seni asla bırakmam vs. Tabi ben inandım yine. Gerçek sandım. Şimdi bizi tanıştıran arkadaşlarım onun yanına başka bir kızla gitmiş beraber story atıyorlar. Bu nasıl olabilir ya. Kalbi yok mu bu insanların. Bunları yaşatıp yaşatıp nasıl kendilerini aklayabilirler. Arkadaşlarımızda kızıyorum artık o insanın nasıl biri olduğunu görüp hala birileriyle tanıştırma derdindeler. Babam hastayken bile aramadı. Neden böyle umut verip verip beni yarı yolda bıraktı asla anlamıyorum. Kendisini her fırsatta haklı çıkarmaya çalışıyor artık o kadar yoruldum ki hayatıma odaklanamıyorum. Her şeyden çektim kendimi günlerim odamda geçiyor kimseye güvenemiyorum. Bana hayatımın en büyük darbesini verdi. Asla affetmiyorum onu. Ama gidemiyorum da ben ne yapacağım bilmiyorum. O şarkıları da silmiyor resmen bana acı çektiriyor. Yaşattıkları yetmiyor bir de bu belirsizlikleri yordu beni. Bu hayat neden hep en zor tarafıyla sınamak zorunda. Her şeyimi kaybediyorum. 2 senem gitti üzülmekten okuduğunuz için teşekkür ederim. .

Psikoloji

kendimi sabote etmekten nasıl kurtulurum?

Son zamanlarda fark ettiğim bir şey var: Bir işe girmek istiyorum, gerçekten istiyorum hatta bazen motive de oluyorum. Ama işe girdikten kısa bir süre sonra içimde büyük bir sıkılma hissi oluyor. o iş beni geliştirecek bile olsa. Ne yaparsam yapayım o isteği sürdüremiyorum. Başta heyecanla başlıyorum, sonra her şey rutinleşince hemen isteğim kayboluyor. pozitif değişimlere direniyorum resmen hocam sabote ediyorum kendimi olay bu. Bu yüzden kendimi sürekli aynı döngünün içinde buluyorum. İşe giriyorum, bir süre idare ediyorum, sonra sıkılıp çıkıyorum. Bu durum hem beni yıpratıyor hem de özgüvenimi zedeliyor. “Acaba bende bir problem mi var?” diye düşünmeye başladım. Bir yandan istikrarlı bir hayat, düzenli bir gelir ve güven duygusu istiyorum. Ama öte yandan sanki bu tür ortamlarda nefes alamıyormuşum gibi geliyor. Fazla kalabalık ya da stresli ortamlar beni çok çabuk tüketiyor. Gerçekten ne istediğimi ve hangi alanda kalıcı olabileceğimi bulmakta zorlanıyorum. Bu kararsızlık, bazen hayatımın diğer alanlarına da yansıyor gibi. Neden böyle hissettiğimi, bunun arkasında ne olduğunu anlamak istiyorum hocam. psikoloğa gitmek istiyorum ama baya pahalı tabi ondan gidemiyorum da. kendimce kişisel gelişim kitapları okuyorum. ama sürekli aynı döngüdeyim adım atıyorum ama işte 2. nci günde aklımdan aman boşver şimdi sorumluluk alıcaksın ne gerek var senden çok sey beklicekler o işe alışıp düzenli gidersen de en iyisi sen rahatını bozma devam et diyr düşünceler geliyor. .

Psikoloji

Adlandıramadığım o ruh hali

Temmuz ayından beri dönem dönem değişik bir ruh hali geliyor ve ne yazık ki artık bu kadar uzun süredir devam ettiği için iki üç günde bir oluyor. Geceleri uyuyamıyorum uyusam bile rüyamda bile düşünceler akıyor aklımdan. Uyanıyorum ve ilginç bir şekilde zihnimde yarım kopuk belli belirsiz düşüncelerle uyanıyorum. Rüyamda da zihnim düşünüyor ama ne düşündüğümü bilmiyorum. Kopuk yarım düşünceler. Akıp gidiyor ama çok hızlı . Uyuyamıyorum uyusam bile zihnen yorgun uyanıyorum. O dediğim ruh halide şöyle bir ruh hali: Tatsız tutsuz böyle hayata dair heyecanım kalmamış gibi. Eskiden neyden zevk alırdım neyi severdim onu bile anımsayamıyorum. Eskiden sevdiğim şeylerin ne olduğuna bakıyorum onları yapmaya çalışıyorum ama yok onları da sevmiyormuşum ki kendimi sevdiğime inandırmışım . Bir çok şeyi böyle yapmışım aslında. eskiden bölümüme derslerime aşıktım zevk alırdım dinlerken çalışırken şimdi son senem sırf uzatmadan güzelce bitirmek için gidiyorum. Derste aklım anda kalamıyor , arkadaşlarımlayken de anda kalamıyorum. Bir anda bir korkuda geliyor ya geçemezsem sınavdan bir cümle bile kaçırmamalıyım asla kaçırmamalıyım diyorum her şeyi yazmaya çalışıyorum o korku gelincede. Derste hem bununla savaşıp hem de derse odaklanmak için zorluyorum kendimi. Aslında tekken yani arkadaşlarım yokken ve tek oturunca zihnim çok berrak oluyor ger şeyi anlıyorum yazıyorum içim rahat ediyor boş vaktimde gidip ders çalışıyorum içim rahat ediyor. Sonrasında onlar derse gelirlerse ve uzak oturursam dinleyip öğreniyorum. Ama onlar varken zamanımı kontrol edemiyorum gibi hissediyorum hatta sadece zaman değil dersi de onlar yanımda otururken ( hiçbir şey yapmasalar bile ) dinleyemiyorum. Hiç tanımadığım bir insanla tanışıp bir süre bir yerde duracaksam kendimi çok rahat hissediyorum. Ama uzun ilişkilerde arkadaşlık dahi olsa boğuluyorum. Onları seviyorum ama uzun süre kimseyle yapamıyorum buna ailem bile dahil. Herkeste sorun olamaz belli ki bir problememim var. Ama asıl sorun şu dediğim heyecansızlık hali. Bir heyecanım yok bir isteğim arzum nasıl desem sanki her şey çok dünyevi geliyor artık. Bir sistemde dönen çarklar gibiyiz . Herkes kendine yapay bir hedef ya da arzu belirliyor onun peşinde koşarken yaşamaya devam ediyor diye düşünüyorum. Ben artık yapaylık istemiyorum. Konuşmak istemiyorum insan dahi görmek istemiyorum. Bu ruh hali beni benden götürüyor. Bundan sonrada kendimi toparlamak için bir şeyler deniyorum sonra da kendimi dünyalarını yerinden oynatabilirim gibi hissediyorum. Her şeyi başarırım yeterki isteyim ben diyorum. Çok inişli çıkışlı ruh halim oluyor bazen gün içinde bazen hafta içinde bazen saat başı. Bugün mesela güzel uyandım derse gittim arkadaşlarım yoktu dinledim güzelce içim rahat etti sonra çıktım aram vardı beş saat çıktım yaptığım keki yerken hiç tanımadığım bir kıza ikram ettim tanıştım biraz konuştuk sonra vedalaştık kalktım ders çalıştım derse indim. Sonra arkadaşlarım gelmiş dersin ortasında ben dersi dinledim arada koptum ama dinledim öğrendim. Kendime baskı yapıyorum nerdeyse 3 senedir her dersi derste öğrenmek için baskı yapıyorum . Dersi kaçırırsam kendime kızıyorum. Neyse gün bitti arkadaşlarımla konuştuk ettik dönerken donuk değildim içim rahattı. İçim rahat değilken donuk oluyorum. Sonra akşam teyzemde kalmak için şehir dışına geldik. Hayatın burda sakin olması beni çok huzurlu hissettirdi. Sonra eve döndük zaman geçti o kötü ruh hali geldi. Heyecansızlık ve ağlama isteği. Böyle zaman zaman bu his gelince ağlıyorum içimde tutmamak için ki ben 22 yaşıma kadar toplasanız 5 kere ağlamamışımdır. . Ki tutamıyorumda yani elimde değil kontrol edemiyorum eskiden edebiliyordum. Gidio bir yerlerde ağlıyorum bazen saklıyorum bazen saklamakla uğraşmak bile yorucu geliyor. Bir günde nasıl bu kadar iniş çıkış olur insanda? Başta gün içinde değil ayda belli dönemler olurdu sonra gün içine döndü. Kendimi diğer insanlara nazaran çok geride hissediyorum. Ama bu hayatta geri kalmışlık yaşanmışlıkta geri kalmışlık. Yetersizlik değil . Böyle aynı anda telefonla uğraşıp konuşan insanlara bile hayret ediyorum ben ikisini aynı anda yapamıyorum. İki işi aynı anda beceremiyorum. Bir de bazen kendime bir şeyleri yapmak için acele ettiriyorum acelem olmasa bile. Ki çoğu zaman acelem yokken bu baskıyı kendime yapıyorum neden bilmiyorum. Beni bu heyecansızlık ve isteksizlik hali korkutuyor bunu nasıl aşabilirim?

Psikoloji

neden bir işe girmeye korkuyorum?

merhaba betül hocamben uzun süredir işsizim. normalde girsem girerim ama hiç isteğim ve hevesim yok. girsem de ilk başta zorlanıp çıkıyorum hemen. mesela geçen sefer kliniğe işe girdm göz kliniği idi. aslında yapsam yaparım ama hiç içimden kalkıp işe gitmek gelmiyor. o kadar sorumluluk alıcam vb ve gerek yok çıkarım burdan ben yine şimdi olmazsa deyip en iyisi devam ettirmeden çıkıyorum ve 2. gün gitmiyorum bahaneler üretiyorum. kendimi sabote ettiğiimin farkındayım ama hiç o motivede ve kafada değilim inanın ki. çalışmak bana saçma geliyor ömür boyu çalışıp napıcam ki ne önemi var diyorum. o kliniğe girdiğimde orda çalışan kızlardan da pek hoşlanmadım hepsi birbiriyle sıkı fıkı ama ben yeni olduğumdan o samimiyeti ilerde de göremem deyip çıkmak istedim. zorluğa gelemşyorum hiç uğraşmadan pes ediyorum. sizce neden böyleyim? çok yoruyor bu durum beni. .

Psikoloji

Kendimi neden sürekli yetersiz hissediyorum?

Herkesin her istediğini yaparken, herkese yetmeye çalışırken önce kendime sonrada herkese karşı yetersizlik hissini aşamıyorum. Her günümü doya doya yaşamak istiyorum ve her defasında kendimi çökmüş gibi hissediyorum. Bu kaygıyla ve belirsizlikle yaşamak beni fazlasıyla yordu bu durumla nasıl başa çıkabilirim? Beynimde sürekli susmak bilmeyen sesler ve düşünceler uyuduğum hatta çoğunlukla yemek yediğim için bile kendimi suçlamalar. Rahatsız olduğum konuları karşı tarafa söylediğimde suçluymuşum gibi hissettirilmem ve bi daha konuşmak istemeyip içime kapanmam. Kendimle daha fazla başa çıkamıyorum sanırım 😏

Psikoloji

Kendimi değerli hissetmiyorum

Kimse benim onları umursadığım gibi beni umursamıyor buda beni öfkelendiriyor ne yapmam lâzım? Üstelik canımı sıkıyor bu durum. Kendini çok değersiz hissediyorum. Moralim çok bozuk herkesin zor gününde yanında oluyorum ama en yakınlarım bile benim yanımda olmuyor ve bu bana salakmışım gibi hissettiriyor. Üzülüyorum bir daha kimseye yardım etmeyeceğim diyorum ama öfkem geçince yine aynı şeyi yapıyorum ne yapmalıyım sizce

Psikoloji

Kendimi neden sürekli yetersiz ve değersiz hissediyorum ?

Ben çok sessiz ve ailemin tabiri ile mazlum bir çocukmuşum. Hatta annem zaman zaman üzüldüğünde ya da stresli olduğunuda “anne ben emziğimi alıp ayağının altından çekileyim değil mi” gibi cümlelere söylermişim. Ailem çok disiplinli sert mizaçlı bir aile değildir hatta öyle ki ders çalışma, uyku saatleri vb gibi konularda çokta serbest bırakıldığımı düşünüyorum, bunu pekte iyi görmüyorum, bilakis sorumluluk duygumu kendim oluşturdum ve zaman aldı diyebilirim. Babam ise benim görüşümce bir şeyleri paylaşmak konusunda güçlük çektiğim ve iletişimimin oldukça az olduğu bir adam. Şuan evliyim evlilik sürecinde babama sevdiğim ve evlenmek istediğim kişiyi bile annem aracılığıyla söylemiştik ( bir ablam var ve ondada süreç böyle ilerledi ve onun için bu normaldi. ) bu bana oldukça manasız ve anlamsız geliyor başından beri. Evlenecek kadar bir olgunluğa ulaştıysam neden babama söyleyemeyecek kadar korkağım diyerek babamı karşıma alıp konuştuğumda herkes beni manasız bir şekilde büyük bir başarı sağlamışım gibi tebrik etmişti. Babam evleneceğim insan hakkında hiçbir kötü özelliği olmamasına rağmen ailesini pasif ve eli kolu uzun insanlar olmadığını düşünerek bana çok kötülemişti sonrasında ise ama senin kararın saygı duyarım demişti. Hiç anlamadığım bir şekilde babamın fikirleri beni derinden yaralıyor o gece çok ağladım ama yinede vazgeçmedim babamın hiçbir şekilde memnun olmadığını bilerek hep içten içe bunu kafaya takıp bir süreç geçirdim. Ve şuan evliyim eşim ve ailesi çok çok iyi insanlar babam bana seni çok iyi tanıyorum sen böyle şöyle sebeplerden mutlu olamazsın demişti evlendikten sonra bir gün bile eşi ve ailesi yüzünden mutsuz olduğumu hatırlamıyorum, 6 aylık evliyim. Şuan anlıyorum ki kendi düşüncelerimin peşinden çoğu zaman zaten gidiyorum ama hep pişman olarak mutsuz olarak sonucu benim dediğim gibi olsada. Hatta bana ailede hep çok kararlı ve net derler. Sebebini söyleyeyim mi? Babam üniversite seçimimde seçeceğim bölümü istemedi yine mutsuz olacağımı düşündü ben seçtim. Keman öğrenmek istediğimi ilk söylediğimde annem sen ondan 1 haftaya sıkılırsın dedi gittim kendime kimseye söylemeden keman aldım ve başladım. Hatta pandemi dönemindeydik yüz yüze bir eğitime gidemiyordum hocam ilk başta online öğrenemezssin zor olur dedi sonrasında çabamı görüp yetenekli olduğumu düşündü ve ücretsiz bir şekilde ders vermek istedi. Öylece ben kemanı öğrendiğimde herkes yine dinlemeyi çok sever oldu tebrikte ettiler. Ya da herhangi bir alış veriş yapacağım zaman tek başıma seçer kimseye sormam gibi gibi durumlar yüzünden bir yerden sonra böyle anılmaya başladım. Ama çocukluğumda hiç öyle değildim bir kere ablam ne yaparsa onu yapar hep birilerinin adım atmasını beklerdim. Genelde görünmez bir kişiliktim hatta hala tortuları üzerimde vardır bu çok uzun sürdü çünkü. Ben başardıkça insanlar hatta ailem beni fark etmeye başladı. Örneğin ben mesleğimde çok tercih edilen bir kişi olduğumda babam mesleğimi kabul etmeye başladı. Yüksek lisans yaptım insanlar tebrik etmeye başladı ama şimdiyse üzerime başka bir kılıf taktı babam üniversite hocası ol gibi bir fikir ortaya attı. Buna karşı değilim yanlış anlamayın lakin yinede düşünme sürecinde olduğumu tam olarak neyi istediğimi düşündüğümü söylediğimde bana bunun en iyisi olacağını söylemesinden bile tepkisel olarak nedense rahatsız ve üzüntü duydum çünkü yine üzerimde “başarı” baskısı hissediyorum, ama destekli değil. Sadece “ol” deniyor manevi olarak desteğim bir tek annemdir. Babam maddi olarak güçlü bir adam ve her işimizi halletmiş her şeyimize koşmuştur manevi olarak onunda eksik olduğu noktaların kendi yetiştirilme tarzından olduğunu düşünüyorum. Kendimi müzik aleti çalarak ve resim sanatıyla ilgilenerek bir dönem çok farklı huzurlu bir ruh haline çevirdiğim dönem olmuştu. Keman özellikle bana ayrı bir sakinlik verir çünkü keman ve resimde kendi duygularımın nedense anlaşıldığını hissettiğim bir an buluyorum. Yani aslında kendime dönüyorum kendimi en çok sadece kendim anlıyor ve huzur buluyorum. Eskilerde çok sakin olan sabırlı ve saf olan o çocuk şimdilerse ise öfkeli tepkisel ve sinirlendiğinde lafı ağzında tutamayan bir kişiye dönüştü. Ve söyle bir ayrıntı eklemek istiyorum benim küçüklükten beri dudaklarımı soyma alışkanlığım mevcut bir gün kendimi ölçüp biçtiğimde en çok stresli düşüncelerle boğuşurken bunu yaptığımı fark ettim ve fark ettiğim bir şey daha varki evlendikten sonra bu alışkanlıklarımın çoğunda azalma bitme oldu. Fakat eşim çok iyi bir insan olmasına rağmen ve hiçbir olay yaşamamıza rağmen ona hem güven konusunda zaman zaman şüpheci olmam( küçükken saf olduğum ve her şeye inandığım için beni kandırıp sonra bunu tatlı bulup gülerlerdi) ve aynı zamanda çabuk öfkelenip öfkelendiğimde de fazlaca tepki vermem oluyor. Eşim sakinlikle karşılamasa inanın bu evde çok büyük kavgalar yaşardık aramızda büyük meseleler yokken bile. . Bunların haricinde ise eşime sürekli kendim hakkımda zaman zaman espiriyle karışık sorular sorar ve onay bağımlılığımı aslında devam ettiririm. Artık kimsenin düşüncesine bu kadar bağımlı olmak istemiyorum, kendime özgüvenim çok düşük eşim bile dün söyledi bir iş aldım ve bu iş konusunda strese girdiğimde senin bilgin birikimin var tek eksiğin kendine güvenin dedi. Ki öyle hiçbir zaman kendimden emin veya kendine güvenen biri olamadım ve artık onay bağımlılığı beni çok yordu yeterliliklerimi sürekli sorgulama ve sürekli en iyisini yapma. Biliyorum uzaktan bu şekilde bir teröpatik süreç ilerletilmez ama bilmiyorum böyle yazmak istedim. Bazen içimi günlüklere döker yazarken farkındalığımı arttırıp kendimle gurur duymayı öğrenirim bu seferde alanında uzman biri varken yazmak istedim.