Uzman Psikologlardan Yazılı Destek

Yazılı psikolojik desteğin en ulaşılabilir hali

Psikolojik destek almak hiç bu kadar kolay olmamıştı.Psikologca’da yaşadığınız duygu, düşünce ve sorunlarla ilgili uzman psikologlara anonim olarak yazılı sorular sorabilir, onların detaylı yanıtlarını okuyarak kendinizi daha iyi anlayabilirsiniz.Yalnız değilsiniz, ilk adımı şimdi atın.

Kullanıcı Yorumları

Psikolog Destekleri

Merhaba sevgili danışan, öncelikle deneyimliyor olduğun bu süreci benimle paylaşma cesareti gösterdiğiniz için sizi tebrik etmek isterim. Çünkü bu adımı atmak oldukça cesaret isteyen bir süreçtir. Sizin gibi hassas ve toplumsal olaylara duyarlılığı yüksek olan insanlar için, böylesi sarsıcı haberlerin bu kadar yakınından geçmek gerçekten kolay değil. Bir yanınız “Bu acılar karşısında bir şey yapmalıyım” diyor, öbür yanınız ise elinizden gelenin bir anlam ifade etmemesinden korkuyor. İçeride güçlü bir vicdan sesi var, bu da başlı başına oldukça kıymetli aslında. Ama öte yandan, insan kendini her şeyi değiştiremeyecek kadar küçük ve güçsüz hissedince, suçluluk hissi ile baş başa kalabiliyor. Belki şu an çok anlamlı gelmeyebilir ama şunu söylemeden geçmek istemem: Vicdanınızın ve hassasiyetinizin tıpkı bir pusula gibi sizi doğruya yönlendirdiği anlar olacak. Fakat bu pusulanın terazisi çok hassas; sürekli ağır yük altında olduğunuzu hissettiğinizde ve/veya düşündüğünüzde sizi daha fazla yorabilir. Kendi duygu sağlığınız için de minik nefes aralarına, bir durup “Ben ne hissediyorum ve neden bu kadar yıpranıyorum?” diye sormaya ihtiyacınız var. Duygularımız da bazen tıkanabilir veya kapanabilir. Bu noktada, haberlerden biraz uzaklaşmak veya ara vermek, bu sürede başka şeylerle ilgilenmek örneğin kısa yürüyüşler yapmak ya da sadece kendinizi “gereken kadar, yapabildiğim kadar” ilgilenmeye izinli görmek bile sizin için daha sağlıklı olacaktır. İsterseniz şöyle bir egzersiz fikri önerebilirim: Bugün, yapabileceğiniz çok küçük bir hareket seçin. Örneğin gerçekten içinizden geliyorsa sosyal medyada konuyla ilgili bir yazı paylaşmak, bir yardım kampanyasına minik bir destek vermek, çevrenizle bu konuları konuşmak. .. Bunlar “dünya değişsin” diye değil, vicdanınız ve eylemleriniz arasındaki o uyumu hissetmek için. Bazen de hiçbir şey yapmak istemeyebilirsiniz. Onu da zorlamadan, kendi sınırınızı kabullenerek yaşamak gerekiyor. Çünkü insan arada bir üretemeyebilir, hissedemeyebilir, hatta hissizleşebilir – bu da bir ruhun kendisini koruma yolu olabilir. Ara ara belki de kendisine şu soruyu sormak sizi daha iyi hissettirebilir: "Bugün, kendi kapasitemde neyi değiştirebilirim; en azından ne yaparsam içime siner?" Bu sorunun gün be gün cevabı değişebilir ve bu çok doğal. Her eyleminiz devrim yaratmak zorunda değil. Bazen vicdanlı bir birey olarak kalmak, küçük adımlar atmak ve kendinize de şefkat göstermek, toplumsal olarak iyi bir etki yaratmanın ilk adımı olur. Tüm bu soruların cevaplarının tek bir gecede bulunmadığını unutmamak lazım. İsterseniz bu içsel yolculuğu dönem dönem burada konuşmaya devam edebilirsiniz. Sevgiler

Devamını Oku...

Sevgili danışanım,Merhabalar. Yazdıklarınızı büyük bir dikkat ve içtenlikle okudum. Satır aralarına sinmiş o derin sevgi, kırgınlık ve şaşkınlık öylesine hissediliyor ki, böyle bir durumda ne kadar zorlandığınızı tahmin etmek hiç de güç değil. Uzun zamandır emek verdiğiniz, özveriyle sürdürdüğünüz bir ilişkide, özellikle her şey yolundaymış gibi görünürken bir anda böyle bir kırılma yaşamak, insanın içini allak bullak eder. Partnerinizin mesajında, sizi seven ama kendini yetersiz hisseden, içsel çatışmalarıyla baş edemeyen bir insanın izleri var. Size kıymet verdiği açık; ancak kendi içinde yaşadığı çelişkiler, sizi tam olarak karşılayamama korkusu, onu geri çekilmeye itmiş gibi görünüyor. Özellikle şu cümleleri: “Senin gibi sevilmeyi hak ediyorsun ama ben bunu veremiyorum”, “Her namazda dua ettim ama olmuyor” — içten, ama çaresizliğin de bir göstergesi. Şunu söylemek gerekir ki, bir insanın sizi sevmesi, o ilişkiyi sürdürebileceği anlamına gelmeyebilir. Sevmek bazen yeterli olmaz; karşı tarafın duygusal olgunluğu, psikolojik dayanıklılığı ve içsel dengesi de bu süreçte büyük rol oynar. Partneriniz, belli ki kendi iç dünyasında boğulmuş, ve bu duygusal ağırlık altında sizi de kaybetmemek adına bir tür ‘geri çekilme’ stratejisi geliştirmiş. Ama bu strateji, en çok sizi yaralamış gibi duruyor. Sizinse hâlâ o güzel anılara, sarılmalara, “özledim”lere tutunmanız, insan oluşunuzun en sahici hâli. Bu kadar çok sevmişken, bir anda böyle bir uzaklıkla baş başa kalmak, kalpte bir boşluk yaratır. “Acaba bir gün geri döner mi?” düşüncesi zihninizi meşgul etmesi çok doğal. Ancak, bu geri dönüşün olup olmayacağından bağımsız olarak, şu anda en çok sizin kendinize dönmeniz, bu kaybın yasını tutmanıza alan açmanız kıymetli olur. Bilin ki; bu yaşadığınız şey, sizi eksik ya da hatalı biri yapmaz. Aksine, ne kadar derin, ne kadar içten sevebildiğinizi gösterir. Sevilmek, güven duyulmak, özlenmek herkesin hakkı, sizinki gibi yürekten seven birinin de bunu en fazlasıyla hak ettiği aşikâr. O yüzden, bu yaşananlar ne sizin sevme biçiminizin değerini azaltır, ne de gelecekte hak ettiğiniz başka bir sevgi ihtimalini. Kendinize, hislerinize ve bu süreçteki ihtiyaçlarınıza şefkatle yaklaşmanızı dilerim. Gerekirse bir uzmandan destek almak da duygularınızı anlamlandırmanız açısından çok faydalı olabilir. Zira bu tür duygusal kırılmalar, insanın sadece bir ilişkideki değil, kendine olan bakışını da etkileyebilir. Son olarak; hissettikleriniz geçmeyecek değil, sadece zaman ve kendinize göstereceğiniz sabırla şekil değiştirecek. O yüzden, bu süreçte lütfen kendinize karşı nazik olun. Bu süreçte yakınlarınızdan veya bir uzmandan destek almaktan lütfen çekinmeyin. Cevabımın faydalı olmasını umuyor, sağlıklı günler diliyorum. Değerlendirilmesini istediklerinizi yeni bir soru ile sorabilirsiniz. Sevgilerimle,Psikolog Aysel Kacak

Devamını Oku...

Sevgili danışanım,Merhabalar. “Farkındayım ama engel olamıyorum” dediğinizde, içsel bir sıkışmışlık, bir mücadele hali hissettiriyor yazdıklarınız. Sanki bir yanınız ne olup bittiğini çok net görüyor ama diğer yanınız hızla, yoğun bir şekilde tepki vermekten kendini alıkoyamıyor. Bu tür içsel çatışmalar, kişinin hem zihinsel hem de duygusal anlamda oldukça yorulmasına neden olabilir. Hele ki bu tepkiler en yakın olduğunuz kişilerle yaşanıyorsa, ilişkilerde hem siz hem de karşınızdaki kişi yıpranabiliyor. Yazdıklarınızdan anladığım kadarıyla, olaylar sırasında yaşanan duygularınızın farkındasınız. Örneğin, erkek arkadaşınızın elinin dolu olduğunu fark etmeniz ve buna rağmen o an gelen sinirinizi bastıramamanız, sizin bilinçli bir farkındalık geliştirdiğinizi ancak o farkındalığın henüz duyguların önüne geçemediğini gösteriyor. Bu durum sizin kontrolsüz biri olduğunuz anlamına gelmez, tam tersine, bu farkındalık değişimin başlangıç noktasıdır. Bazen küçük gibi görünen olaylara aşırı tepki verme hali, geçmişte biriken streslerin, bastırılmış öfkenin ya da duygusal ihtiyaçların bir sonucu olabilir. O an yaşanan olay sadece bir tetikleyici olur; aslında zihninizde daha önceden birikmiş birçok duygunun kapısını açar. Belki de hızlılık, pratiklik ya da anlaşılmak gibi sizin için önemli olan bazı ihtiyaçlar geçmişte yeterince karşılanmadıysa, şu anda en küçük aksaklık bile sizi savunmaya geçiriyor olabilir. Bu bir tür koruma mekanizmasıdır; zihin, geçmişte yaşanan zorlanmaları tekrar yaşamamak için aşırı tetikte olabilir. Bedeninizin bu öfke anlarında nasıl tepki verdiğine dikkat etmek de önemli bir ipucu olabilir. Örneğin, kalp çarpıntısı, kasılma, nefesin hızlanması gibi bedensel belirtiler, duygunun yoğunluğunu anlamanıza yardımcı olur. Bu anlarda kendinize “Şu an vücudum bana ne söylüyor?” sorusunu sormak ve birkaç derin nefes alarak kendinizi yavaşlatmak, duygunun biraz olsun yumuşamasına katkı sağlayabilir. Aynı zamanda kendinize öfkelendiğinizde ya da suçlayıcı bir dil kullandığınızda, bu duygular daha da büyüyebilir. Onun yerine kendinize şefkatli bir iç ses geliştirmeyi denemek, süreci farklılaştırabilir. Örneğin, “Şu an sinirlendim, bu benim için zor bir an, ama bunun da bir sebebi var” gibi cümlelerle kendinize yaklaşmak; hem öfkenin şiddetini azaltır hem de içsel anlayışı artırır. Bu, öfkenin kontrolünden çok, onunla iş birliği kurmayı sağlar. Günlük olarak küçük bir gözlem defteri tutmayı da deneyebilirsiniz. Tepki verdiğiniz anları yazmak, o anlarda hissettiğiniz duyguları, bedeninizdeki değişiklikleri ve sonrasında kendinize neler söylediğinizi not etmek, zamanla bu döngüyü daha net görmenize yardımcı olabilir. Bazen sadece yazmak bile, yaşananlara dışarıdan bakabilmek için bir pencere aralar. Peki sizce bu tahammülsüzlük hali en çok hangi ortamlarda veya kimlerle yaşanıyor? Kendinizi en fazla hangi anlarda gergin hissediyorsunuz? Bunları birlikte keşfetmek, bu süreci daha anlamlı kılabilir. Dilerseniz bu soruların cevabını yeni bir soru başlığı açarak yazabilirsiniz(Sorunuzun başında ismimi belirtebilirsiniz) Burada sizi yargılamadan, sadece anlamaya çalışarak eşlik etmeye devam etmek isterim. Bu süreçte yakınlarınızdan veya bir uzmandan destek almaktan lütfen çekinmeyin. Cevabımın faydalı olmasını umuyor, sağlıklı günler diliyorum. Sevgilerimle,Psikolog Aysel Kacak

Devamını Oku...

Psikolog Ekibimiz

Psikolog Betül Canbel
Psikolog Aysel  Kacak

Aysel Kacak

Psikolog
Psikolog Şimal Aleyna Hız
Psikolog Gönül Tanır Durmaz
Psikolog Ezgi Aydın

Ezgi Aydın

Psikolog
Psikolog İrem Bor

İrem Bor

Psikolog
Psikolog Nuray Halaç

Nuray Halaç

Psikolog
Psikolog Sena Keşkek

Sena Keşkek

Psikolog
Psikolog Fatma Gizem Bitgen
Psikolog Berrak Kibaroğlu
Psikolog Melisa Sude  KAV
Psikolog M. Çağla  Karataş
Psikolog Melek Mine Namlı
Psikolog İrem Gülsün Zengin

Psikoloğa neden yazılı soru sormalıyım?

Yazılı olarak soru sormak, kullanıcıların kimliklerini gizli tutmalarına olanak tanır. Bu, özellikle hassas veya kişisel konuları paylaşırken, bireylerin kendilerini daha rahat hissetmelerine yardımcı olabilir.

Yazılı iletişim, kullanıcıların düşüncelerini ve duygularını ifade etmeden önce düşünmek için zamanları olduğu anlamına gelir. Bu, karmaşık veya derin konuları ele alırken, duygularını ve düşüncelerini daha net bir şekilde ifade etmelerine yardımcı olabilir.

Yazılı sorular, kullanıcıların herhangi bir yerden ve herhangi bir zamanda psikolojik destek arayabilmesi için büyük bir esneklik sunar. Bu, yoğun çalışma saatleri olan veya uzak bölgelerde yaşayan kişiler için özellikle yararlı olabilir.

Yüz yüze danışmanlık, bazı kullanıcılar için yüksek stresli olabilir. Yazılı olarak soru sormak, bu tür bir baskı olmadan, kendi hızlarında ilerlemelerine izin verir.

Herkes rahatlıkla konuşma seanslarına katılabilecek bir durumda olmayabilir; engelli bireyler, dil bariyeri olanlar veya konuşma bozukluğu yaşayanlar için yazılı soru sormak daha erişilebilir bir alternatif sunabilir.

Psikologlar, yazılı sorulara verilen cevapları hazırlarken daha fazla kaynak ve bilgiye başvurabilir, böylece daha detaylı ve kapsamlı geri dönüşler sunabilirler.

Yazılı olarak soru sormak, bireylerin kendi düşüncelerini ve duygularını derinlemesine keşfetmelerine ve ifade etmelerine yardımcı olur. Bu süreç, kendi kendine farkındalık ve kişisel büyüme için değerli bir fırsat sunabilir.

Kullanıcılar, günün herhangi bir saatinde, kendi uygun oldukları zaman diliminde sorularını yazabilirler. Bu, özellikle zaman kısıtlaması olan veya değişken programlara sahip bireyler için önemli bir avantajdır.

Cevaplanmış Sorular

Şirketiniz için teklif alın

Bu form üzerinden hassas bilgileri (kredi kartı numarası, şifre, vb.) kesinlikle paylaşmayın.

Çalışan Esenliğini Artırın

Çalışanlarınızın mutluluğunu artıracak özel çözümleri birlikte keşfedelim. Size uygun planlarımız için bizimle hemen iletişime geçerek kurumunuza yeni avantajlar kazandırın.